Karacan kardeşler dede yadigârına kavuşurken...

Eskiden gazeteleri, memleket meselelerine duyarlı, yazı yazmayı da bilen idealist kişiler çıkarırlardı. Basın Tarihi’ne bir göz atarsanız, bütün gazetelerin kurucularının, aynı zamanda o gazetenin başyazarı olduğunu görürsünüz.

Şöyle bir hafızamı yokladığımda,

Necmettin Sadak - Akşam,

Ahmet Cevdet Oran -İkdam,

Yunus Nadi - Cumhuriyet

Sedat Simavi - Hürriyet

Cemalettin Saraçoğlu - Yeni Sabah,

Ahmet Emin Yalman - Vatan

Zekeriya Sertel - Tan,

Ve Ali Naci Karacan Milliyet gazetesinin aklıma gelen kurucu ve başyazarlarıdır.

Bunlar bir kısmı tutunan ve o yüzden günümüze kadar gelen, bir kısmı da eskide kalmasına rağmen adı az çok hatırlanan gazeteler ve onların kurucularıdır. Oysa adını sayamadığımız ve hatta bilmediğimiz pek çok idealist gazeteci, zor şartlarda çıkardığı gazetesini bir süre sonra kapatmak zorunda kalmış ve hayattan yokluk ve yoksulluk içinde göçüp gitmiştir.

Günümüzde ise gazeteler, tamamen ticarî bir kuruluş hüviyetine bürünmüş, medya alanının genişlemesiyle, radyo, televizyon ve internet sitelerinden oluşan ve kamuoyu üzerinde önemli etki bırakan, bu şekilde de başka işlerin yolunu aralayan kârlı bir işletmeye dönüşmüştür.

Durum böyle olunca gazete sahipliği, genelikle gazetecilikle ilgisi olmayan, ama siyasi ve ticari hırsı ön plana çıkan kişilerin eline geçmiştir.

*****

Bizim gibi yazma heveslilerine geniş bir alan ve imkân sunan Milliyet Blog’un bağlı olduğu Milliyet gazetesi, Basın’da çıkan haberlerden öğrendiğimize göre, kurucusu ve başyazarı rahmetli Ali Naci Karacan’ın torunlarının da ortak olduğu bir konsersiyum tarafından satın alınmıştır.

Dede yadigârı bir varlığı, yıllar sonra yeniden sahiplenmek, bir torun için herhalde tarifi zor bir sevinç kaynağıdır. Ali-Ömer Karacan kardeşleri bu girişimlerinden dolayı kutluyor ve babalarını, dedelerini aratmayacak bir yayın politikasıyla, Türk basın tarihine damgalarını vurmalarını diliyorum.

Blog’uuzun âkıbetinin ne olacağı sorusu, bilindiği gibi tüm yazarlarımız tarafından merak ediliyor. Pek çok arkadaşımız, “Türkiye’nin bir numarası olmuş bir Blog sitesi herhalde kapatılmaz, kapatılmamalı” gibi düşüncelere sahip biliyorum. Ancak bizim kimseye akıl vermek gibi bir yetkimiz olmadığı kanaatindeyim.

Milliyet gazetesini tekrar Karacan ailesinin bir parçası haline getirmeyi amaç edinenler, elbette Blog için nasıl bir yöntem uygulayacaklarını da düşünmüşlerdir.

Şahsen benim tek arzum ve ricam, -arzu edilmeyen ve beklenmeyen bir sonuç olmasına rağmen-, eğer kapatılması gibi bir durum söz konusu olursa, bir sabah uyandığımızda elimizdeki anahtarların açmadığı kilidi değiştirilmiş bir kapıyla veya cıvıl cıvıl bir site yerine yerinde yeller esen boş bir arsayla karşılaşmamamızdır.

Lütfedip bizi bilgilendirirler ve hiç değilse yazılarımızı kopyalayıp alma fırsatı tanırlarsa, minnettar oluruz.

Öte yandan elbette yazmaya devam edin derlerse seve seve belki daha da yeni bir heyecan ve iştiyakla yazmaya devam ederiz.

Bakalım devran ne gösterecek.

Görelim Mevlam neyler, neylerse Güzel eyler inşaallah..