- Kategori
- Anılar
Karda kayak başkadır. "anım"

kaymak aşktır ,sende gel,hem olur hem bulursun .
Bundan yıllar öncesiydi, elime parayı verip beni çarşıya yolladılar. Babam hemen pide ekmek alıp eve dönmemi istemişti. Kar başka, kar güzel yaşayana efsane.
Ben bu efsanenin neresindeyim bilemiyorum ama, yaşadığımı biliyorum. Tepede çocuklar gelişigüzel biraradalar, ellerinde kızaklar renkli renksiz, aynı zamanda üzeri kuzu postuyla süslü olanı da var en dikkati çekeniyse salonun beyazıydı. Salo sarışın kıvırcık bukleli saçlı içe çökük mavi gözlü yüzünde hafif çillerle donanmış kapanmayan, hep gülen açık ağzı ve görünen dişleri. Kimsenin dikkat kelimesi bile onda birşeyler çağrıştırmaz. Yanındaki aksak Recep'de bir tuhaftır oda dura dura güler sorulunca; dinlenerek gülerim, der vakur edayla, bu arada yüzü, eli abi pantolonu giyenleri saymayayım ayıp olur. Sakıp, alabildiğine neşeli hatta derler seninle ömür bitmez sidikli Naci, de orda Beresini gözlerine kadar çekmiş hadi ilerleyin ki sıra bize gelsin diye sızlanır. Sakıp kıllarından kör sanırsın köpeği bulmuş, karda bağdaş kurmuş köpek ayaklarının üstünde kaybolmuş sandığı köpeğinin varlığı bile; onu ziyadesiyle mutlu etmış ki; hamur yoğurur gibi okşayıp seviyor. Ya Sevilay kendine şarkı söylüyor "Sığaramın dumanı, yoktur yarın imanı" , kalabalık ara ara artıp, eksilse de.
Sevilay ağrasif ama, iştirak ediyor.
Bu kadar kalabalığa girerek avucumda ki, ekmeğin parasını kızağımı da yanına bir ikişeyde alıp koptum, başladım tepeye tırmanmaya, bir yandan kızağı çekiyorum diğer yandan parama dikkat için elimden geldiğince korumaya gayret ediyorum. Kendimi birden o coskulu kalabalığın ortasında buldum, kayıyordum kaymak ne kelime uçuyordum.
Zamanı hatırlamıyorum, öğle yukarı aşagıda geçirdim ama o anı hiç unutamam; sanki kanat takmıştım, uçuyorum en aşağıya indiğimde ise; caddeyi geçip çanak satan Hamdi amcanın dükanının içindeydim komikti ama, neşeyle şoku aynı anda yaşamak çok farklı bir duygu; içim acıdı zira tüm çanakların üstünde oturduğumdan, adamın ziyanı çoktu. Ak sakalından yaşlar süzülüyordu.
_A be yavrum ne ettin! ekmek paramdı, dedi. O an ikinci şoku yaşadım, babamın verdiği ekmek parası da elimde yoktu, ekmek nasıl alacaktım !
Eve gelmesine geldim de üşümüş, yorgun biraz utanır halimle sedirdeki yastıkĞA kavuşmaktan başka dileyim yoktu.