- Kategori
- Eğitim
Karıncanın Dünyası
Bir gün Samanyolu denen şu galakside gezegenler arasında seyr-ü sefer eylerken dünya denen gezegen dikkatimi çekti. Dürbünümün zum ayarını arttırarak dünyayı seyre daldım. Değişik geometrik şekillerden oluşan kara ve deniz parçaları mevcuttu. Gezegende dürbünümse seyreylerken arada dere küçük şirin güzel bir kara parçası dikkatimi çekti. Bilgi çemberimden burasının adının Türkiye olduğunu öğrendim. Dikkatimi çeken bu ülke üzerinde sabitleyip dürbünümü biraz daha zumladım. Müthiş cezp edici insanlar, yaratıklar ve dikkat çekici güzel alanlar.
Bitki örtüsünü görmek isterken bir karınca kervanına denk geldim.
Aman tanrım o da ne? Kervandaki karıncalardan iki tanesi kafa kafaya tosladı. Yan taraftan koşarak gelen dişi bir karınca avazı çıktığı kadar bağırmakta:
- Yetişiiiiin kocamı dövüyorlaaar. Karınca komşular yetişin.
Diyerek yeri göğü inletiyor. Ortalığı birbirine katıyor, sakin ol, bir şey yok diyenlerin inadına yapıyormuşcasına git gide volümünü arttırıyordu.
Kolay değil kocasıydı tabi. Canı, cananı, her şeyiydi onun. Bütün bildiği ve gördüğü dünya, gezegenler ve hatta evren oydu. Daha ne olsun?
Ya ona bir şey olursa nasıl yaşardı. Kıyameti olurdu. Hayat enerjisi kaybolur, nefes bile alamazdı.
Eğer ona bir şey olsaydı. Mateminden dolayı dünyadaki bütün fabrikalar şalter indirir, okullar tatil olur, esnaf kepenk kapatır, hastaneler acil servislerinden başka bir yer çalıştırmaz, ibadethaneler hınca hınç dolar onun için dualar edilir, ülkeler bayraklarını yarıya indirir, savaşlar bir günlüğüne durur, askerler mevzilerine çekilir, güneş bile somurtkan bir şekilde doğar, hele ayı hiç sormayın geceden evine çekilirdi.
O da bir şey mi? Maazallah ya ona bir şey olsaydı? Bırakın dünyadaki gelişmelerin durma noktasına gelmesini, dünya bile dönmek istemezdi o zaman. Belki de diğer gezgenler de mateme geçer, Samanyolu galaksisi çekilmez bir hal alırdı.
Evet.
Karıncanın duası da dünyası da böyle.
Ya sizin? Ya bizim?
Galaksi bizi için yaratılmadığı gibi gezegenlerin yörüngeleri de biz mutlu mesut yaşayalım diye ahenkle çizilmedi. Ve hatta dünya da ne bizim için ne de etrafımızda dönmüyor. Ülkelerin, savaşların, hastanelerin okulların, fabrikaların belki de hiç biri bizden haberdar değildir.
Ama dünya bizim farkımızda değil diye biz de kendimize küsecek değiliz.
Öncelikle yaşadığımız evreni olmasa bile dünyamızı ve çevremizi tanıyacağız. Kimin nerede, nasıl şartları varsa bilip kendimizi ona göre geliştireceğiz.
En önemlisi de biz ve sevdiklerimiz bizim için önemli.
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar.
- Hoca kıyamet na zaman kopacak?
- Hangisini soruyorsunuz demiş, hoca.
- Aman hocam o nasıl söz, kaç kıyamet var ki?
- Benim bildiğim iki tane. Biri karım ölünce kopacak ki bu küçük kıyamet. Diğeri de ben ölünce kopacak, bu da büyük kıyamet.
Evet. Dünyanın dengesini de enerjisini de biz ayarlayabildiğimiz ve kendi çevirdiğimiz ölçüde kıyamet kopmaz.
Ancak o zaman mutlu oluruz.
Ben varsam her şey var. Ben yoksam dünya yansa umursamam.
O zaman;
“Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”
“Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şZülfü Livaneli'nin söz ve müziği kendisine ait olan Ada adlı parçasında geçen, şarkıdaki gibi "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak herşey" .
Önce kendimizi, sonra da sevdiklerimizi önemseyecek ve onların kendilerini değerli hissetmelerini sağlayacağız.
Bırak dünya dönsün.
Sen, benim etrafımda dön.
İşte ben
O zaman mutlu olurum.
Seyfettin YILDIZ
Yaşam Koçuey.”