Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '16

 
Kategori
Deneme
 

Katliamın büyüyen sesi

Katliamın büyüyen sesi
 

Aylardır Halep’te yaşanan durum insanlığın geldiği son noktayı gösteriyor. Bir çok ülkenin dünyanın malı için binlerce, on binlerce insanın ölümüne neden olmasında nasıl bir mantık aranmalı?

Gökyüzünü saran çocukların feryatlarına kulak tıkamak çözüm olanı getirmiyor. Çözümden daha uzakta bir yaşamı benimsemek bunun adı.

Neler olup bitiyor bu kadar kısa zaman içinde dünyanın sözde yaşamında? Dikkatle göz gezdirildiğinde ve bakıldığında karanlığın giderek dünyayı daha çok sardığı görülürken hala daha devam eden olayların sonunun gelmemesi acı olanın yaşanmasına neden oluyor.

Nerede kaldı insan adının yaşamına imkan verecek olan girişimler?

Çözümün giderek karmaşık bir sisteme dönüşmesine neden olan saldırıların karşılık bulması, gözyaşları içinde yaşamın içerisinde yer edinmeye çalışan masum binlerce insanın yok olmasına neden olması acının göstergesinden başka nedir ki….

Ne zaman bu kadar acı ve kan ile yıkandı toprak?

Ne zaman bu kadar çok ölüm haberinin sesi oldu gökyüzü?

Doğanın nazarında yokluk ne zaman bu kadar artarak koca bir boşluğu yarattı?

Binlerce soru ile karşılanan insan akıl almaz derecede yok olanı gözlemlemeye başlarken art arda gelen ölüm haberleri ile bir kez daha sarsılıyoruz. Hem de her geçen gün ve her geçen saniye….

Durmak bilmez açlığın yarattığı kaos ortamında ölen binlerin, on binlerin sesi eşliğinde yeniden hayat bulmak artık imkansız olanı çağırıyor. Bu ortam yok olmadıkça gerçek olan yaşamın izlerini göremeyeceğiz.

Dünya sessiz kaldıkça bu tür girişimlerin sonucu yıkım olarak yansıyacak. Yaşam ve ölüm bu kadar iç içe hiçbir zaman için yaşamak zorunda kalmamışken şimdi birlikteliklerini insanoğlu kendi eliyle yaratıyor.

İnsan akıl almaz bir varlık değil mi? Yarattıklarının aksine her geçen saniye daha fazlasını yok ediyor. Anlamsız olanı çağırıyor ve yapıyor. Doyumsuzluğunun zirvesinde tek başına kalabilmek adına tüm bu çabalar…

Tuhaf bir sistemin aracı gibi insanoğlu.

Anlamak ve anlamlandırmak mümkün değil. Ne zaman mümkün olmayı başardı ki…

Yaşanılan bu ortamın iyileştirilme çabaları ile dolup taşması gerekirken yaşanılanlara tanık olmak ve sessiz kalmayı tercih etmek, birçok şeyi onaylamak değil mi? Yaşam ve ölüm birlikteliklerini bozmaya çalıştıkça kendi eli ile insan tekrarını yaratıyor.

Bu halde olmak ve olanlara göz yummak yazık, çok yazık…

Bu tür tablolar renklenmedikçe hep siyah beyaz olarak kalacak yaşamın içinde. Değiştirmek ve iyileştirmek ise yıkımı beraberinde getiren bizlerin elinde. Her şey insanlığın elinde ve vicdanında yatıyor. Dışarı çıkarmayı ne zaman başaracak? İşte onu zaman en iyi hali ile gösterecek….

 
Toplam blog
: 38
: 410
Kayıt tarihi
: 10.10.16
 
 

Şuan hala ünivesite öğrencisiyim. Tarih bölümü 3.sinifa gidiyorum. ilgi alanlarımın başında edebi..