- Kategori
- Deneme
Kaybetmenin güncesi

Hayat en insaflı davrandıklarına bile uğrayıp gençliklerini alıp, yüzlerine derin çizgiler emanet etti. Sabırla bekledik aldıklarını geri vermesini; hayatın bizden aldıklarını ılık bir yaz akşamı, serin bir rüzgarla yeniden avuçlarımıza bırakmasını ümit ettik. Verdiklerimizi geri istemeye yüzümüz olmadı belki ama içten içe hep bunu umut ettik. Kimi zaman yüreğimizin isyanlarını dillendirdik; kimi zaman ise bir köşeye sinip sessizce bekledik, biraz buruk biraz da kırık bir kalple.
Bazen hayatın bizden aldıklarıyla beslendiğini düşündük, ''Belki de bu düzenin varolabilmesi için hep ona birşeyler feda etmek gerekiyor,'' dedik kendi kendimize. Belkide feda ettiklerimiz anlamlı kılıyor yaşamayı diye avuttuk kendimizi. Yine de ona verdiklerimizi hiç unutmadık, gelecekte birgün tüm bunlar için hesaplaşacağımızı düşünüp her gittiğimiz yere bizimle götürdük hayatın bizden aldıklarının listesini. Liste uzadıkça uzadı ve bizler her gün yeni birşeyleri kaybederken gördük ki; kaybetsekte hergün yeni bir şeyleri, azalmıyor hayatın anlamı. Belki de biz kaybettikçe daha çok anlamlanıyor ve değerleniyor yaşamak. Bizler de hayatın yanında götürdüklerine rağmen azalmıyoruz, aksine her gün çoğalıyoruz. Kaybettiklerimizi ve vazgeçtiklerimizi, kazandıklarımız ve öğrendiklerimizle harmanlayıp daha iyi anlamaya başlıyoruz kendimizi ve diğerlerini. Sonrasında kendimizi bir adım öteye taşıyıp anladıklarımızı anlatmaya başlıyoruz.
Özümüz ise hiç değişmiyor, derunumuzda birşeyleri feda etmek ya da kaybetmek yatıyor her zaman. Kayberek kazanmayı öğrenmekten geçiyor hayatı anlamak. Geçtiğimiz yolların bizden birşeyleri almasına izin vererek aslında yola kendimizden birşeyler katmak ve yol bizi yeniden biçimlendirirken kendimizden kattıklarımızla onu değiştirmek, yeniden şekillendirmek...
Umut DAĞ