Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '07

 
Kategori
Kitap
 

Kayık ve güneş

Kayık ve güneş
 

bazen yasanır ya


Deniz yeni uyanmış, dalgalarla esniyor yeni güne; rengi tam mavi. Uzaklarsa halen çok uzak. Kıyı yakınında bir sandal sallanıyor tek basına; o kadar eski ki terk edilmiş sanki, çıtaları çatlamış. Anlaşılan derin dalgalarla
boğuşup bir ömrü öyle yiyip bitirmiş. Sanki çatlaklar gamzesi gibi gülümseyip
duruyor ortalığa, bazen martılar konuyor üstüne, şimdi de güneş. Yaz şarkısı
çalıyor kırık teypte, onun da birazdan pili biter, boşluğa doğru olduğu yerde sayar sandal; hayattan bıkmış gibi. Gözlerim uzağa dalıyor, sandalın en ucuna o kadar uzak ki; gözlerim bile alamıyor inceliği, biraz beyazlık var ama onu da uzaklık karartıyor gözümde. Denizin ortasında yaşamak böyle bir şey galiba; uzaklarla dolu bir mavi. Onun esnemesi ile savrulup boşlukta olduğumuz yerde sayıyoruz.
Hayat ne garip tanrım. Zaman alıp basını gidiyor, şarkılar çalıyor ve bir bir susuyor. Güneş tepemde dans ediyor, gözler arıyor bir şeyleri ama kendi de bilmiyor. İçimde derin bir kıpırtı; gitmek istiyor buralardan. Uzaklara dokunmak istiyor; ama bağlıyız hayata gidemiyoruz. Gitmeler her daim zordur, sen istersin ayaklar gitmez; o da istese sandal bağlıdır, çözülemez.Çocukluğumuzdan belli; bazı şeylere herkesin ağlayarak istediği şeylere hep gevezelik yaparak kavuştum. Hiç ağlamazdım ama çok yaramazdım. Kendimi hala o günlerdeki gibi hissediyorum; ama şimdi gevezelik yapmak yerine göz yaşları ile tepki veriyorum. Sandalım gibi çatlamış tüm duygularım , gündüzle mavi olduğum gibi akşamla siyah olup kayboluyorum uzaklar gibi. Aslında kayıp gibi gözükse de düşününce hayattaki her şeyin aslında birer kayıp olduğu ortaya çıkar. Her birimiz boş bir sandal gibiyiz. Her birimiz kıyıya bağlı gitmiş ilerlemiş gibi hissetsek de başta rüzgara kapılıp rüyalar görmekteyiz. İşte hayatın tanımı da bu; zaman geçtikçe çatlaklar çıkar ellerimizde, yüzümüzde aldırmayız. Ama bilmeyiz ki birer gamze olduklarını hayatın izleri olduklarını. Savrulup gideriz bilinmeze, bilmek istemediklerimize. Sorular hep cevapsızdır. Anlamsızlık ise çözmeye çalıştıklarımız.

Ve bir fırtına çıkar; güçsüz bir kayık gibi ters döneriz. Şimdi istesek de aynı olamayız denizin mavi boyunda. Yaşamsal ılımlılıktan gün geçtikçe topallayarak ilerlemeye çalışırız. Son haykırışlardır ama o da zamanla daha da büyüyen bir fırtınaya döner. Bir gece bir uyanırız ıssız bir adada yapayalnızız ve hiç bir fikre sahip değilizdir. orda bile yaşamaya çalışırız; ama bilmeyiz ki çoktan yaşanmış ve bitmiştir. Şarkı başa döner güneşten uyuyakalmışızdır kafamızı kaldırdığımızda halen kayıkta, gece karanlığında, uzaklara uzak rüyalara yakın bir gün geçirmişizdir ama ayak hiç bir zaman kayaya basmaz...

 
Toplam blog
: 29
: 526
Kayıt tarihi
: 31.12.07
 
 

Şafak Soysal Ünıverste öğrencısıyım, yazı yazmayı ve okumayı cok sevıyorum sanırım bu kadarı yeter..