Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kayıp kişi…

Kayıp kişi…
 

Onu tanıyalı bir kaç yıl oldu. Çok yakından tanıyamadım. İzin verdiği kadar yaklaşabildim ona. Aykırı biriydi. Bilgisayar programcılığı yapıyordu. Ben ne istersem söylemem yetiyordu ve hemen o programı yazıp benim kulanımıma sunuyordu. Yabancıydı, o yüzden de Türkçe’si pek yeterli olmadığından anlattıklarımı bazen ters programlayıp düzeltmek için de günlerce uğraşıyordu.

İş arkadaşı sayılırdık, aynı yerde çalışıyorduk. İkimizde geçici olarak o işyerinde bulunuyorduk. İşin sahibi olan arkadaşımıza yardım etmek için. Fakat dedim ya, aykırı bir kişi olduğu için sadece istediğimiz programı anlatıyor ve sonucu bekliyorduk…

İçiyordu, deli gibi içiyordu…

Çok az yemek yiyordu…

Ve kimseyle konuşmuyordu…

Deponun bir köşesinde hem konaklıyor, hem de program yazıyordu…

Herkes ona tuhaf bir yaratık gibi davranıyordu ve ondan uzak duruyordu…

O da sadece benimle konuşuyordu. Askerlik fotoğraflarını, annesinin, babasının fotoğraflarını gösteriyordu bana. Yarım yamalak hikayeler anlatıyordu hayatına dair.

İkimiz de ayrıldık oradan ve o başka bir şehre gitti.

Daha sonra aradan uzun bir zaman geçince, mail gönderdi bana. İşe ihtiyacı vardı. Cv’sini görünce gözlerim kocaman açıldı. Muhteşem bir eğitimi ve kariyeri vardı.

Çok merak etmiştim. Ne olmuştu da vatanından bu kadar uzakta ve bu hallerdeydi…

Ama sormadım, belliydi çünkü; bir aşkın peşinden sürükleniyordu.

Bu uğurda normal sayılabilecek insanların vazgeçemediği her şeyden vazgeçmiş ve sonunu kendisinin bile bilmediği bir macerada sürüklenip duruyordu. Bir sele kapılmış kuru bir yaprak gibiydi. Sağa sola çarparak her geçen gün biraz daha parçalanmasına rağmen, hiç umursamıyor, garip bir şekilde hayatla dalga geçiyordu.

Zaman içinde benimle dertleşmeye başladıkça, görüntüsünün aksine ne kadar insancıl bir kalp taşıdığını anlamıştım. Bir gün bana bir kişiyi anlatırken ‘’benim gibi kayıp biri o da’’ dedi.

O zamandan beri düşünüp duruyorum, acaba kayıp kişiler bu kişiler miydi?

Yoksa elindekileri kaybetmemek ve dönen çarktan ayrılmamak için hayatın içinde çok aklı başında görünen kişiler mi?

O şu anda yine kayıp bir kişi. Yani uzun zamandır haber alamadığım bir kişi. Ben onu sadece bu anlamda kayıp olarak nitelendiriyorum. Yoksa onun kendisi hakkında söylediği gibi bu hayatta kayıp olan kişilerden değil o bence.

Değerlerini, hırsları uğruna kaybeden bunca kayıp kişi varken, ben onun için kayıp kişi diyemiyorum.

Foto:http://www.pixiport.com/Gallery-

 
Toplam blog
: 240
: 1628
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Zamandan şikayet ederken, ne kadar hızlı aktığını fark edemeden geçmiş yıllar. Kırklı yıllar, kır..