Kayıtsızlık en kötü tavırdır

21. yüzyılın özgürlük manifestosu şeklinde lanse edilen bir kitap Öfkelenin. Yazarı Stephane Hessel. 93 yaşında bir delikanlı. Geçtiğimiz günlerde İspanya'da, Madrid'de toplanan kalabalık kendilerine bu kitaptan aldıkları ilhamla "öfkeliler" diyordu. 

Öfkelenin, aslında bir bildiri gibi, daha çok bir kitapçık, içi dolu bir kitapçık. Hessel diyor ki, "insanoğlu tarihin akışını değiştirmeye kadirdir. Tarih, yaratıcı yurttaşların eseridir."  

Sonra bugün Avrupa genelinde yayılan ırkçılığa, Fransa'nın göçmenlere bakışına gönderme yapıyor. "Ulusal Direniş Konseyi'ne sadık kalınsaydı bu toplum göçmenlere kuşkuyla bakılan bir toplum olmazdı."  

Peki bu konseyin programı neleri içeriyordu? Hessel'den dinleyelim: 

*Bütün yurttaşlara, kendi emekleriyle sağlayamadıkları yaşam olanaklarını sunmaya yönelik eksiksiz bir sosyal güvenlik planı.  

*Yaşlı emekçilerin kalan günlerini huzur içinde geçirmelerini sağlayan bir emeklilik sistemi.  

*Enerji kaynaklarının, elektrik ve gazın, kömür işletmelerinin, büyük bankaların devletleştirilmesi.  

Ve Türkiye'nin en büyük dertlerinden birinden söz ediyor. Bugün bu dünyanın sorunu. "Gerçek bir demokrasinin bağımsız bir basına ihtiyacı vardır. Günümüzde tehlike altında olan bunlardır."  

Herkesin bir öfkelenme nedeni olmasını öneriyor Hessel. Ülkemize baktığımızda bunu bulmak çok da zor değil, yeter ki gördüğünüzle yetinmeyin. Israrla size gösterilmeyeni arayın. Sadece kendinizi düşünmeden, biraz da ülkenizi düşünerek hareket edin. "Öfkelenme nedenleri bugün o kadar da açık seçik olmayabilir" diyor Hessel de, arayıp kendiniz keşfedeceksiniz. Türkiye'ye uyarlarsak, basın bugün iktidarın güdümü altına girdiği için elbette size öfkelenme sebepleri vermeyecek, toz pembe bir tablo çizecek. Sizin arayıp bulmanız gerekiyor, niyetiniz varsa tabii. İlk olarak, muhalif ve bağımsız basını okuyarak başlayabilirsiniz işe. 

"Kayıtsızlık en kötü tavırdır" diyor Hessel. Bir insan tutuklandı, yıllardır hapiste, yargılanması bitmiyor, hakkında hüküm verilmiyor, iddia edilen deliller bir bir çöküyor. Siz, sizin başınıza gelmedi diye görmezden gelirseniz bir gün sizin de başınıza gelir. Nitekim, bugün aslında başına bir şey gelen Türkiye'dir. 

"Gençlere şöyle diyorum: Çevrenize bakın, öfkenizi haklı çıkaracak konular bulursunuz. Göçmenlere, kaçak işçilere, Çingenelere yapılan muameleler gibi. Sizi güçlü bir yurttaş hareketine götürecek olan somut durumları bulursunuz. Arayın, bulursunuz."  

Hessel, Filistin'e de değiniyor.Gazze'yi ziyaretini anlatıyor, İsrail politikalarını eleştiriyor ve sinirlenmek umudun yok edilmesidir diyerek öfkeyle siniri birbirinden ayırıyor, İsrail'in "şiddetsiz terörizm" iddiasını eleştiriyor. Bu konudaki öfkenizi, Yahudi karşıtlığı veya ırkçılıkla dile getirmenizi söylemiyor lakin, Türkiye'deki İslamcıların, dincilerin yaptığı gibi yapmak bir yere ulaştırmaz insanları. Hitler'i kahramanmış gibi yansıtmak ancak sizi ırkçı ve nefret suçlusu yapar. 

Konuyu terörizme getiriyor ardından. "Bomba atan teröristler bağışlanamaz" diyor, "şiddete başvurmama, öğrenmek zorunda olduğumuz yoldur." diyor. "Şiddetin umuda sırt çevirdiğini anlamak gerekir." 

Öfkelenin, Cumhuriyet yayınlarından çıktı. Cumhuriyet Gazetesi'nin tanıtım ilanında yayınlandığı gibi "umut varsa, kitapla var..." 

Rica ediyorum, birazcık öfkelenin. Sebep istiyorsanız, arayın! Bulursunuz...