- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kelimelerin gücü

(www.math.nyu.edu/~crorres/Archimedes/Lever/)Bir kelime bile dünyayı sarsabilir.(Sabahattin Genc
Her kelimenin kendine özgü bir etkileme gücü vardır. Bu güç sadece kelimelerin yüklendiği anlamlardan ve kelimelerin yapılarından kaynaklanmaz. Kelimelerin, kullananlara, okuyan ya da duyanlara göre farklı etkileri olabilir.
Kelimelerin sözlükteki güçleri ile sayfalardaki güçleri farklıdır.
Yazarlar kelimelerin gücünü güç katabileceği gibi kelimelerin anlamlarını da boşaltabilir. Yazarlar bunu nasıl yaparlar? Bunun belirli reçetesi yok. Kelimelerin cümlenin içindeki sırası; kelimenin içindeki cümlenin paragraftaki yeri, paragrafın metindeki yeri… vb. durumlar kelimenin gücünü etkiler. Konu, tema da kelimelerin gücünü etkiler. Dahası var; zaman, ortam, anlatım özellikleri… vb. özellikler de kelimelere hayat verebilir.
Kelimelere ses unsurları, görsel unsurlar yüklenerek izleyenlere istenilen etki yaratılabilir. Bu unsurların etki dereceleri farklıdır. Genel olarak, sırf örnek olsun diye ölçüler verenler oluyor; özellikle eğitimciler bu örnekleri sıralıyor: İnsan okuduğunun %20 sini sonradan hatırlar; insan gördüğünün %30’unu sonradan hatırlar. Hem okuduğunun, hem gördüğünün % 50 sini; bizzat yaptığının %70 ini sonradan hatırlar. Bu rakamlara kafayı takmayın. Zaten tam olarak da hatırlamış değilim. Gelmek istediğim nokta kelimelerin ses ve görsel unsurlarla etki güçlerinin artırıldığıdır. Yukarıda değinmiştim ortam ve zaman öğeleri de kullanılıyor. İnsan psikolojisinden yararlanarak ön hazırlık çalışmaları da yapılıyor. Bu çalışmalar en çok da reklam sektöründe görülmektedir.
Reklam sektörünün kolları çok uzundur. Sadece ticarette değil siyasette de reklam ön planda. Reklamın yapıldığı alanları saymaya gerek yok. “Reklam nerde yok ki?” deyip kesmek en iyisi.
Siyaset manevi değeri çok yüksek olan bir kurumdur. Siyasetçiler de kendilerini menfaat beklemeksizin ulus hizmetine adayan kişilerdir. Reklam da nihayet bir duyurma, bilgilendirme hizmetidir. Durum böyleyken biz hep yanlış algılıyoruz. Sanki kendimizi kandırılıyor hissediyoruz. Bizleri kandıranlar yok mu? Olabilir. Ama bunları istisnadır. İstisnalar çoksa o zaman korkulur. Neyse, biz siyaset hakkında da reklam hakkında da bir hüküm verebilecek kapasitede değiliz. Bizler hüküm versek de vermesek de bu kervanlar yürüyor. Yürüsün bakalım. Bakalım bu yollar eskir mi? Biz kelimelerin gücünü kavrayabilirsek beyinlerimiz kolay kolay yıkanamaz; o zaman da kervanlar yola çıkamaz.
Kelimelerin gücü hakkında hatırlatmalarda bulundum. Ne derece etki bıraktığımızı bilemem. Aynı şeyleri ünlü biri söylemiş olsaydı etki her halde çok daha fazla olurdu. Demek ki, söylemeyi unuttuğuz bir şey daha var kelimeleri kimin söylediği de önemlidir. Reklam sektörü bunun farkında.
Bütün bu söylediklerimizi bilerek, tecrübe ederek yazdık. Şimdi de hiç anlayamadığım bir hususu belirteyim. Beyin yıkamada, etkilemede kelimelerin, sesin, görüntünün ötesinde de unsurlar varmış. Beynimize akan mesajlar oluyormuş. Güzel anlatamadın mı? Anlamadım ki anlatabileyim.
Özetle, bizi etkilemeye çalışan güçler tarafından kuşatılmış durumdayız. Yüce Allah (cc) cüz-i irademizi kullanmakta bizi serbest bırakırken, bizi etkilemeye çalışanlar irademizi serbestçe kullanmamıza engel oluyorlar. Gel de buna üzülme.
Üzüntü çare değil tabii. Çare aklımızı kullanmaktır.
Aldığımız eğitimden ötürü aklımızı kullanabilecek kapasitede olamayabiliriz. Bunu kabul ediyoruz. Onun için hiç olmazsa gelecek kuşaklarımız akıllarını kullanabilecek biçimde yetiştirilmelidir.
Genç kuşakların “Güç bizde artık!” demelerini duymak, güzel günleri görmek ve yaşamak isterdim.
Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 20. 04. 2011