- Kategori
- Güncel
Kemal Kılıçdaroğlu'nun son günlerdeki söylemleri üzerine

Giriş
Genel kurultay sonrası genelbaşkanlığa seçilen (getirilen mi deseydim acaba?) Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok şey bekledi çok kişi. Medya daha kurultaydan başlamak üzere Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını sürekli manşetlere taşıdı ve bol bol Kılıçdaroğlu’nun görüntülerine ekranlarda yer verdi. İlk günlerde belki her şey yolunda gibiydi. Ama zaman geçtikçe uzun bir maraton olan siyaset kulvarında performasyonu giderek düştü Kılıçdaroğlu’nun ki başlangıçta destek verenlerin akıl verici eleştirileri başladı.
Erken indiği meydanlarda Tayyip Erdoğan’ın da boy göstermesiyle malzemesinin bitmesinden midir, somut projeler üretememesinden midir, tekrarlara düşmesinden midir, sürekli soru soran dosyacı tavrından mıdır, oturmamış lider şahsiyetinden midir nedir, başlangıçta kendisine açılan karşılıksız krediyi çok çabuk tüketti.
Kılıçdaroğlu’nun en bâriz hâtası
Kılıçdaroğlu’nun en bâriz hâtası tâ Gençlik Kolları’ndan pişerek gelen Erdoğan’la laf yarışına girmesi. Kabul etmek gerekir ki Kılıçdaroğlu ne hitabet performansı, ne kelime hazinesi zenginliği, ne de kitleleri harekete geçirmedeki başarı anlamında Erdoğan’la boy ölçüşemez. İlk günlerin anketlerindeki “hayır” yüzdesinin Erdoğan’ın alanlara çıkmasıyla düşmesi de bunu göster miyor mu?
Kılıçdaroğlu ‘nun Meydanlardaki Söylemleri
Referandum vetiresi başladığından beri Kılıçdaroğlu CHP “Anayasa Paketi”ne niçin “hayır” dediklerini bir türlü açıkla(ya)mıyor. Hep aynı yuvarlak sözler: AKP’nin Anayasası, sivil dikta, yüce divandan kaçış için hazırlanmış bir paket, yargıyı ele geçirmeye çalışıyorlar… Hatta bâzen (Ordu’da seslendirdi bunu.) “Bu Anayasa paketinin fındık taban fiyatlarına bir faydası var mı?” gibisinden sözlerle komik duruma bile düşüyor Kılıçdaroğlu… (Ekonomik paket mi sandı acaba, diyesim geliyor.)
Bülent Arınç’ın Kılıçdaroğlu’yla ilgili doğru tespiti
Bülent Arınç doğru bir tespiti seslendirdi geçenlerde: "Kemal Kılıçdaroğlu neyi nerede konuşacağını çok iyi biliyor." Arınç’ı bu tespite götüren Kılıçdaroğlu’nun Tunceli de iken genel aftan bahsetmiş olması. Niçin Tunceli’de böyle bir cümle sarf etmeye mecbur hissetti kendisini Kılıçdaroğlu? Cevap çok basit: Çünkü Tunceli’de - ili topyekün töhmet altında bırakmak değil amacım ama- gerek PKK’da yer alıp gerekse silahlı aşırı sol terör örgütü mensup olup eylem yaptığından dolayı yüzlerce Tuncelili genç cezaevinde. Bilinçli bir ifade bu. Meselenin garip olan yanı genel afla “hayır” arasında kurulan ilinti.
Değirmenin suyu
Kılıçdaroğlu sürekli soru soruyor ve dosyacı davranıyor dedim de popülist davrandığını söylemeyi unuttum. Dündü galiba Kılıçdaroğlu meydanlarda iken AKP’nin gazetelere verdiği “evet” reklamlarını diline dolayarak, “Bu reklamların tanesinin değeri 40 bin lira. Eski parayla 40 milyar. Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Recep Bey açıklasın da bilelim.” deyiverdi. E pes yahu! Bu soru elbette ortalama insanın aklını çelebilir. “Sahi yahu 10 bin tane reklam verse AKP yüz binleri bulur bunun maliyeti.”
Doğru da bu tespit bir bakıma. Burada Kılıçdaroğlu’nun bilerek es geçtiği ortalama insanın da aklına gelmeyen hazinenin partilere verdiği para. Son üç yılda AKP 209 milyon 643, CHP 93 milyon 923, MHP 64 milyon 155 TL hazine yardımı aldı. Toplamda 367 milyır 721 bin lira. Varın eski parayla kaç lira ettiğini siz hesaplayın. Bu hesapla reklam için harcanan paralar devede kulak kalmaz mı?