Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Kemalistlere cemaatten zeytin dalı,Erdoğan'ın sınavı...

Kemalistlere cemaatten zeytin dalı,Erdoğan'ın sınavı...
 

Görsel,analiz.com


Türkiye’de TBMM’yi oluşturmak için yapılan 12 Temmuz 2011 seçimleri AKP’nin %49,9’luk zaferi ile noktalandı. Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP ise beklenen başarıyı yakalayamadı. CHP’de gömülü olan silahlar hemen seçim sonuçlarının mürekkebi kurumadan çekildi. Baykal ve Sav ortaklaşarak Kılıçdaroğlu'nu deviremeyecekleri için MYK'da değişiklik yapabilmek amacıyla parti içi muhalefet bayrağının arkasına dizildiler.

Baykal liderliğindeki CHP, hiçbir dönem ebedi muhalefet olmanın dışına çıkamamıştı. Üstelik CHP gibi köklü bir partiyi baraj altında bırakma gibi bir sicilinde sahibi olan Baykal ve müritleri yeniden gündemdeler. Kılıçdaroğlu’nun etrafında kenetlenip iki yıl sonra yapılacak yerel seçimlere hazırlanmak yerine CHP’nin tapusunu üzerlerine almak için kazan kaldırdılar.

Altı ay gibi kısa bir sürede ortaya iktidar olma hedefi ile çıkan Kılıçdaroğlu, yeni projeler üretip seçim meydanlarında kendini halka anlatmak için olağanüstü bir çaba harcadı. Seçim sonuçlarına bakılınca gerekli hedefi tutturamadı. Ortadaki sonuç üzerinden yapılacak olan muhalif girişimler o bildik “küçük olsun ama benim olsun” vasatlığından başka bir anlama gelmiyor ne yazıkki.

Ana muhalefet partisinde bu gelişmeler yaşanırken iktidarada bir anlamda cemaat tarafından bir bakıma ‘nota’ veriliyor. Seçim sonuçlarından sonra Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, “Sayın Erdoğan'ın ustalık döneminin ilk iki sınavı yeni kabinenin teşkili ve yaklaşan Yüksek Askerî Şûra çalışmalarıdır. Ustalık döneminin başlangıcını test etme fırsatını böylece bulmuş olacağız” diyerek AKP ve dolayısıyla Erdoğan’dan beklentilerini sıralıyor. Bu görüşleri ifade ederken yaptığı tahlil AKP iktidarının oturduğu zeminide ortaya koyuyor.

“AK Parti, muhafazakâr demokrat dinamizminin, siyasetteki karşılığıdır. Ortada particiliği aşan bir uyanış var, bir geliş var. Bu diriliş hamlesi, iç-dış bütünlüğü ile birlikte okunmalıdır. İşte bugün başlayan Türkçe Olimpiyatları şöleni... İşte muhafazakâr demokratlığın, coğrafyaları aşan, dünyaları kucaklayan dinamizmi... Evrensel insanî değerlerde buluşan, kaynaşan yeni bir baharın nesli...”

Hemen hemen aynı günlerde Vatan gazetesinde yer alan haberde ise Gülen ile yapılan röportaj yayımlanıyor. Söz konusu röportajda Gülen, ‘Kemalist’lere bir bakıma zeytin dalı uzatıyor. Özetle devlet içerisinde yer alan bir takım gruplardan söz ediliyor. Gülen’e göre imparatorluk bakiyesi Türkiye’de aslında sorun yok. Ancak,”..kısmen bir takım harici tesirlerle de, birlikte kardeşçe yaşamadan rahatsız olan ve bunu menfaatlerine aykırı bulan çok küçük fakat tesirli grup veya gruplar var” diye görüşünü belirttikten sonra; “Müslümanlar ve Kemalistler diye iki grup yok. Şahsen, sözünü ettiğim küçük grubun da bir gün gerçeği göreceğini, onların da menfaatlerinin, hayrına olanın, farklılıkları zenginliği olan Türk toplum mozaiği içinde kaynaşmaktan geçtiğini göreceklerini ümit ediyorum.”diyor.

Aynı günlere denk gelen iki açıklamayı alt alta okuduktan sonra cemaatin AKP ve dolayısıyla Erdoğan’a açtığı kredinin sonsuz olmadığı kanaatine edinmek mümkün.

Gülen’in Türkiye’deki sözcüsü Gülerce, Erdoğan’ın “..yeni kabinenin teşkili ve yaklaşan Yüksek Askerî Şûra”daki..” uygulamalarına bakarak tutum alacaklarını ifade ederken cemaatin lideri Gülen’de ‘Kemalist”ler ile aralarında uzlaşılmaz bir durum olmadığına dair kanaatini kamuoyu ile paylaşarak santranç tahtasında hamlesini yapıyor.

Her iki açıklamayı dikkatle okuduğumuzda yeni hükümette kimlerin yer alacağı ve Yüksek Askerî Şûra da kimlerin yükseleceği’ne bakılarak cemaatin alacağı tutumun ipuçları ortaya çıkıyor.

Özellikle Gülen’in söz ettiği “..kısmen bir takım harici tesirlerle de, birlikte kardeşçe yaşamadan rahatsız olan ve bunu menfaatlerine aykırı bulan çok küçük fakat tesirli grup veya gruplar..”ın tasfiye edilip edilmediğine bakılacak.

Seçim öncesi yazdığım yazıda kullandığım başlık aslında yaşanan seçim süreçlerinin röntgenini çekmekti. Cemaatin seçim süreçlerine etkisini kaleme almıştım. Şimdi yapılan açıklamaların ışığında yazıda söz edilen tespitlerin objektif değerlendirmeler olduğu ortada. Kurulacak hükümete, kabineye bakmak iktidarın hangi duyarlılıklarla hareket ettiği konusunda fikir sahibi olmamızı sağlayacak. Benim nacizhane görüşüm cemaatin düş kırıklığı yaşayacağına dair.

Erdoğan, kuracağı kabine ile kendisine sorun yaratan yüklerden kurtulmak isteyecektir. Ulusal ve uluslararası kamuoyunda Erdoğan iktidarını eleştirilere muhatap eden uygulamalarda cemaatin etkili olduğu üzerine yapılan değerlendirmeler boş değil. Erdoğan iktidar gücünü paylaşmayacak, kendi ağırlığını ve dolayısıyla liderliğini şüpheye yer bırakmayacak biçimde “ustalık dönemini” hissettirecek.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..