- Kategori
- Bilim
Kendi icadımı takdim ederim. 3 boyutlu fotoğraf

Konuya önce biraz filozofi açıdan yaklaşacağım. Ama merak etmeyin bilimden hoşlananlar sonunda yazımı çok sevecekler. Konunun bir makaleden çok bir icat tanıtımı olduğunu hemen bildireyim. Onun için merak edenler lütfen tamamını okusun. Merak etmeyense hemen yazımı terk etsin, lütfen.
İnsanın hayat amacının sadece gıda tüketip uyumak, nefes almak, bunun yanında ekstra olarak televizyon seyredip internete takılmak, ara sıra maçlara gidip küfretmek, bazen hızlı araba kullanıp adrenalin yüklenmek veya bol bol cinsel ihtiyaç gidermekle sabit olmadığına inananlardanım. Hadi olayı biraz daha geliştirelim, hayatın amacı bence çoluk çocuk sahibi olup onları iyi bir şekilde yetişmelerini sağlamak, ondan sonrada hep birlikte oturup mısır patlağı yiyip güzel bir hayat sürmekte değildir bence. Peki o zaman nedir hayatın amacı? İnanalar için bu şekildedir ki, Allah bizi bu dünyaya göndermiş. Sınava gelmişiz. İnanmayanlar içinse sınav yok ancak inanmayan fakat bir hayat amacı edinmiş çok kişi gördüm.
Tamam sınava gelmişiz gelmesine de amaç sadece iyi bir insan olup dini vecibeleri yerine getirmekle bitiyor mu? Sınavı geçmek için bu yeterli olabilir çok kişi için. Ama ya şu başlangıçtan beri bahsettiğim yaşam amacı? Bence amaç sadece iyi insan olup sınavı geçmek te değil. Allah’ın müslümanlara ilk emrini bilirsiniz. Oku ! Okumanın amacı nedir? Öğrenmek? Öğrenmenin amacı nedir? Bilmek ve bildiklerine bir şeyler eklemek, bildiklerini başkalarına aktarmak, insanara az yada çok bir fayda sağlamak. Evet benim felselerimden biri bu. Hayatın amacı, güzel, mutlu bir yaşam sürmek ve iyi bir insan olmanın yanı sıra insanlığa bir şeyler katmaktır bir yerde. Önceki anlattıklarımı inkar edecek değilim, çocuk sahibi olmak, iyi bir şekilde yetiştirmek çok zor ve önemli bir iştir. Hayata amaç katan şeylerden biridir belkide. Ancak insanlığa katkımız sadece yeni bir insanı yetiştirmek olmamalı.
Bir başkasına bir harf öğretmek, bir elbise dikmek, bir arabanın veya bir eşyanın vidasını üretmek veya bunu tasarlamak veya ekmek yapmak veya bir yazı yazıp diğerlerinin düşünmesini sağlamak katkıdır, amaca ulaşmaktır benim gözümde. Size katkısızsınız diye bir şeyi elbette söylemedim, söylemem de. Hatta insan belkide yaşayarak, ekmek davasıyla çalışarak ister istemez katkıda bulunmak mecburiyetinde kalıyor. Bir silah üreticisi, bir bomba yapımını sağlayan kimyager veya bir Hitler’de hayata çok şey katmışlardır. Belki çoğuna göre negatif bir katkıları olmuştur ama yinede katmışlardır. Yine de hayatta bulunma amaçlarını yerine getirmişlerdir. Bu dünyaya ot olarak gelmiş, etliye sütlüye karışmayan, evden kahveye, kahveden eve giden, karısı tarlada, bahçede veya başka birisinin evinde temizlikçi olarak çalışıp, evde ev işlerini yapıp çocuklarına bakarken onlara bile en ufak bir katkısı olmayıp sadece yük olanlar veya okumuş askerliğini yapmış, koca adam olmuş ama hala ana, baba parası yemeye devam edenlerin benim gözümde negatif katkı sağlayanlar kadar bile değeri yoktur. Ben bu kişileri sülük olarak isimlendiriyorum. Hiç bir değer üretmeyip başkalarının sırtından geçinen asalaklar.
Hayatta bulunma amacını gani gani yerine getiren benim tanıdığım en büyük insanlardan biri Mustafa Kemal Atatürk’e saygılarımı, şükranlarımı sunarım. Allah günahlarını bağışlasın ve cennetin en güzel köşesini versin inşallah.
Amaç sadece bir tane olmamalı elbette. Biri bittiyse bir başka amaç edinmeli insan. Veya aynı anda yüzlerce amaç sahibi de olabilir. Hepsini yerine getiremeyebilir belki, getiremeyecektir de. Öldüğü gün bile aklında aaaa ben şunu yapacaktım, zamanım kalmadı diyecektir. Demelidir de. Diyemiyorsa eğer asalaklık görevine devam ediyordur. Gelelim baştan beri yaptığım felsefenin asıl amacına. Yani benim yaşam amacıma. Dediğim gibi benim de bir tek amacım yok. Ancak bu yazının sonunda iki tanesini elde edebilirsem ne mutlu bana. Gayeme ulaşmış olacağım. İki tanesi diyorum, bunlardan birisi bu yazının varlığıyla ortaya çıkmış oluyor. Az buçukta olsa okuyanların fikir kazanmasına yardımcı olduğumu umuyorum. Diğeriyse bu yazıyı yazmamdaki asıl sebep olan icadımı tanıtmış olacağım. İlgisini çekenler belki beğenecekler, belki başkalarına da gösterecekler. Belkide birisi çıkıp buna bir şey daha ekleyecek geliştirecek. Tamam neyse, fazla dağıtmadan tanıtıma geçelim.
Size kesin bir tarih veremem, yaklaşık 20 yıl oluyordur. Sanıyorum lise 2. sınıftaydım ve yıllardan 1990’dı. Heralde öyle olsa gerek. Şaşı bak şaşırların yeni tanıtılmaya başlayıp, gazetelerde yayımlanmaya başladığı dönemlerdi. Gerçektende şaşı bakmış ve şaşırmıştım. Hatta bazı yakınlarımında şaşırmasına sebep oldum. Zaten herhalde o tarihten sonradır ki bir nesneye bakarken bile sağ gözüm sağa, sol gözüm sola bakıyor. Ne güzel. Atatürk gibi! Şaka yaptığımı düşünenler fotoğrafıma yakından bakabilir.
Bazılarınız sorabilir, bu şaşı bak şaşır da neyin nesi diye. Anlatayım. Aslında fiziki olarak her normal resim gibi iki boyutlu olup ancak bakan kişinin sayfa yüzeyine değil de daha ileriye bakmasıyla ortaya üç boyutlu bir görüntünün çıktığı, sayfa düzlemine normal olarak bakıldığındaysa bu şekli görmenizin mümkün olmadığı resimlerdir. Cümle çok uzun oldu. Şöyle kısaltayım, aslında iki boyutlu olan fakat üç boyut olarak görülebilen resim.
Gerçektende şaşırmıştım. Şaşkınlığın da verdiği merakla bu resimleri nasıl yapıyorlar diye üzerinde bayağı düşündüm. Sonrasında ben bunu nasıl üç boyutlu olarak görebiliyorum diye de düşündüm. Baştan beri söylediğim gibi bunlar gerçektende resim. Yani fotoğraf değil. Bilgisayar yardımıyla çizilmiş resimler. Bunu fotoğraflara uygulayamaz mıyız diye de kafa patlattım. İster inanın ister inanmayın ama ben bunu başardım. Fotoğrafı üç boyut ortamına aktarmasını başardım. Vede bunu başka hiç bir yerde daha önce ve hatta daha sonrasında da ne gördüm nede duydum. O zamanlar bilgisayar kullanmasını bilmiyordum, bilgisayarım yoktu ve internet veya kütüphaneden de araştırmadım! Tabi araştırmamış olmayı övünç kaynağı yapmak istemiyorum ama durum bu. Bu buluşumu sadece övünmek için anlatmıyorum. Birazdan size bunu nasıl gerçekleştirdiğimi ve sizin de bunu kendi başınıza yapabileceğinizi anlatacağım. Ben bu aracı hayatımda birkaç kere yaptım. Şu anda elimde hazırda yok. Onun için eklerde çizim kullanıyorum. Çalışır mı, çalışmaz mı diye bir şey söz konusu değil. Aleti doğru olarak yapmanız durumunda kesinlikle çalışır. 3 boyutlu fotoğrafı görebilmeniz için insanın bedenen ihtiyaç duyacağı tek şey görebilen iki tane gözdür. Allah kimseden almasın malesef tek gözü olanlar 3 boyutu farkedemezler. Ayrıca bu alet için hiç patent hakkı başvurusunda da bulunmadım. Bu alet sayesinde bir şey kazanacak olursanız beni unutmayın ha!
Gelelim bu aracın yapılışına. Gerekli malzemeler, iki tane normal düz ayna. Aynaların büyüklüğü çok önemli olmamakla birlikte normal bir fotoğrafı görmenize yetebilecek büyüklükte yani 10x15cm ebatlarında olması idealdir. Aynadan hariç yine boyutları yaklaşık aynalar kadar olacak iki parça düz tahta ve sistemi üzerine sabitlemenizi sağlayacak alt tahta. Tahta olması şart olmamakla birlikte sanıyorum kullanımı en rahat malzeme tahta olacaktır. Alt tahtanın ölçülerine de 30x20cm diyebiliriz mesela. Düzeneğimiz için gerekli malzemeler bundan ibaret. Bunun haricinde bir tane fotoğraf makinası gerekli. Fotoğraf makinasının hiç bir özel fonksiyonu olmasına gerek yok. Ekteki şekle göre aracımızı oluşturacağız. Aynalar iç kısımda, panel tahtaları sağ ve solda olmak üzere dışarlarda olacak. Aynaların gösteren kısımları birbirine neredeyse ters yönde, yani 300°açı yapacak şekildebirbirine yanaşık olmalı. Aynalar ve panel tahtalarının hepsi zemin tahtasına 90°yani dik olmalı. Birbirleriyle aralarındaki açıların hepsi 60’ar derecedir. Sözlü olarak anlatıldığında anlaşılması zor olabilir. Şekle baktığınızda düzeneğin ne kadar basit olduğunu göreceksiniz. Düzeneği hazırladığınızı kabul ederek görüntüyü nasıl sağlayacağınıza geçiyorum. 3 boyutlu fotoğraf elde edebilmeniz için iki fotoğrafa ihtiyacınız var. Bunlar, aynı sağ gözünüz ve sol gözünüzle gördüğünüz iki ayrı görüntü gibi olmalıdır. Yani iki tane fotoğraf çekmeniz gerekiyor. Siz hiç kımıldamadan, görüntüdeki nesneler de hiç kımıldamadan, yer değiştirmeden çekilen, biri sağ gözünüz hizasından, biride sol gözünüz hizasından çekilmiş iki tane birbirine çok benzeyen fotoğraf. Fotoğrafları çekerken başınızı hiç oynatmamaya dikkat edin. Fotoğraf makinasının konumunu aynı nesne için hizalayın. Fotoğrafları çekip 10x15 cm boyutlarında bastırdıktan sonra sağ gözünüz hizasından çekmiş olduğunuz fotoğrafı aparatın sağ kısmına, sol gözünüz hizasından çektiğiniz fotoğrafı da aparatın sol tarafına yerleştirin. Bunların aynalar üzerindeki görünümleri neredeyse aynı yerde belirecektir. Ancak 3 boyutlu olarak görebilmek için yapmanız gereken burnunuzu iki aynanın birleştiği yere yaklaştırıp iki gözünüz de açık olarak sağ gözünüzle sağ aynadaki görüntüye, sol gözünüzle de sol aynadaki görüntüye bakmaktır. Fotoğraflar iyi yerleştirildiğinde iki gözünüzün gördüğü iki ayrı görüntü aynı yerde belirir ve size 3 boyut izlenimi verir. Sanki siz o fotoğrafı çektiğiniz anda orada bakıyormuşsunuz gibi her şeyi derinlemesine görürsünüz.
Resimler için Galerimde 3 Boyutlu Resim Göstericisine bakınız.
Bu kadar.
Saygılarımı sunarım.
Herkese mutlu yılar,
Bu da benim bu aleti yapmayı deneyecek olanlara armağanım olsun.
Ertunç Alpman