Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

19 Mart '15

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Kendimize benzettiğimiz çocuklarımız…

Kendimize benzettiğimiz çocuklarımız…
 

Daha iyi bir yaşam, daha konforlu bir yaşam, daha zengin bir yaşam hedeflerine doğru ilerlerken, doğal olarak, eşimize, anne-babamıza ve çocuğumuza kalan zaman azalmakta. Bunun sonucunda da ihmal edilmiş, mutsuz ve kendisini önemsiz gören çocuklar ye


Çocuğun en büyük ihtiyacı sevgidir, ilgidir. Siz ona sevginizi hissettirdiğiniz sürece, ilginizi üzerinden eksik etmediğiniz, ihtiyaçlarını düzenli karşıladığınız, duygularını, düşüncelerini ve hayatınızı onunla paylaştığınız sürece çocuğunuz mutlu bir çocuk olacaktır. Yarın büyüdüğünde o da sevdiklerine sizin ayırdığınız kadar zaman ayıracaktır.

Günümüzde “zaman” insan için en önemli değer haline geldi. Herkes zamanla yarışmaktadır. Kişinin yapması gerekenler çoğaldıkça, zamanı iyi kullanma becerisini de geliştirmesi gerekiyor. İşimize, hayattaki sorumluluklarımıza ayırdığımız zaman, sevdiklerimize ayırdığımız zamandan daha fazla olduğu bilinen bir gerçek.  

Daha iyi bir yaşam, daha konforlu bir yaşam, daha zengin bir yaşam hedeflerine doğru ilerlerken, doğal olarak, eşimize, anne-babamıza ve çocuğumuza kalan zaman azalmakta. Bunun sonucunda da ihmal edilmiş, mutsuz ve kendisini önemsiz gören çocuklar yetişmektedir. Zamanı geri çağırma şansımız olmadığından o değerli zamanınızı çocuklarınız için şimdi kullanmanızı öneririm. Kariyer yapmak ve daha çok kazanmak isteyen bir babanın anısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunun sonucunda çocuklarımızı nasıl kendimize benzettiğimizi göreceğiz.

“Bir gün, çocuğum doğdu. O dünyaya geldiğinde, yetişmem gereken uçaklar ve ödenmesi gereken faturalarla meşguldüm. Ben uzaklardayken yürümeyi öğrendi. Konuşmayı da öyle.

Ve biraz büyüdüğünde, "Senin gibi olmak istiyorum baba" demeye başladı. "Ben de büyüyünce senin gibi olacağım." İşyerine telefon açıp, "Baba, eve ne zaman geleceksin?" diye sorardı ikide bir.

"Ne zaman geleceğimi bilmiyorum oğlum.
Ama geldiğimde birlikte güzel vakit geçireceğimizden emin olabilirsin."

Yıllar öylece geçip gitti. Oğlum on yaşına geldi. Ona güzel bir top aldım.

"Top için teşekkürler baba!" dedi, "Haydi oynayalım."

"Bu hafta sonu tamamlamam gereken işler var" dedim. "Bugün olmaz, haftaya, tamam mı?"

"Tamam" dedi, fakat yüzündeki gülümseme eksilmedi. "Büyüyünce baba" dedi, "ben de senin gibi olmak istiyorum."

Yıllar öylece geçip gitti. Oğlum önce ilkokuldan, sonra liseden, sonra üniversiteden mezun oldu. Bu durumda, başka birçok baba gibi, benim de söylemem gereken bir şeyler vardı. "Seninle gurur duyuyorum" oğlum dedim. "Gel, şöyle biraz oturalım; sana diyeceklerim var."

Başını salladı ve gülümseyerek:

"Arkadaşlara sözüm var baba" dedi. "Sen arabanın anahtarlarını verebilir misin bana? Sonra görüşürüz, oldu mu?"

Yıllar öylece geçip gitti. Emekli oldum. Artık bol bol vaktim vardı. Oğlum ise başka bir şehirde iyi bir iş bulmuştu, orada yaşıyordu. Bir gün ona telefon ettim.

"Eğer sence de uygunsa, hafta sonu buraya gel de hasret giderelim" dedim.

"Sevinirim baba" dedi. "Bir bakayım, müsait bir vakit bulabilirsem, gelirim. Ama şu sıralar işlerim çok yoğun. Fakat seninle görüşmeyi ben de istiyorum, baba."

"Peki, ne zaman gelirsin oğlum?"

"Ne zaman olur bilmiyorum, baba. Şimdi bir iş görüşmem var, ona yetişmem gerek. Sonra ararım seni. Geldiğimde birlikte güzel vakit geçireceğimizden emin olabilirsin."

Ve telefonu kapattığımda, oğlumun çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini anladım. Çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini...

Örnek aldığı babasına benzediğini... Büyüyünce tıpkı babası gibi olduğunu... “

 Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

 

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..