Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kentleşme ve Kent Yağması…

Kentleşme ve Kent Yağması…
 

Nasıl ki bir ülke, ülkenin çeşitli yerlerinde yaşayan insanlara aitse, kentler veya köylerde herkese aittir. Bu genel bir tanımdır. Kentler için yerel bir tanımda kentin, öncelikle o kentte yaşayanlara ait olmasıdır. Belediyeler, kenti her anlamda daha iyi yaşanır bir hale getirmek, başka bir deyişle kent insanına hizmet için vardır.

Kentleşme, Türkiye’ye özgü bir olay değildir. Yeryüzünün her yanında, kentlerin çekme ve köylerin itme güçleri altında bu devinim gözlemlenir. Kentlerin çekici ve köylerin itici özellikleri arasında her yerde ayrımlar vardır. Bu güçlerin etkileşimi altında, köylerden kentlere doğru nüfus akımları olur. Bu akımları ters yöne çevirmek, ne istenilir bir durumdur, ne de olanaklıdır. Ne var ki, bu devingenliğin başıboş bırakılması, planlı bir düzenlemeye konu yapılmaması bu akımlara “erozyon” niteliği kazandırır.

Bu erozyonları kırsal alanlar üzerindeki etkisi; geçim olanakları daralmış bu yerleşmelerde yaşayanların büyük düşlerle kentlere göçmesi, köylerin atılgan, genç, becerikli ve girişimci öğelerini yitirmesi biçiminde kendini gösterir. Büyük kentlere gelenlerin çoğu, baba ocaklarından, alışagelmiş oldukları çevrelerinden uzaklaştıklarından, gereksindikleri özdeksel ve tinsel destekten yoksun kalırlar. Parlak iş hayalleriyle geldikleri büyük kentlerde, çoğu kez bunları gerçekleştiremediklerini görür; “işsiz” ya da “gizli işsiz” durumuna gelirler. Küçük köy topluluğunun oynadığı denetim işlevinin etkisi azaldığından, toplum için yararlı olmayan, hatta zararlı yolara kapılmaları olasılığı da artar.

Burada şu gerçeği belirtmekte yarar vardır. Her iktidar kendi zenginini yaratır. Her iktidar derken parti ayrımcılığı yapmıyorum. İktidarda olan belediye İmar planı değişiklikleri ile bir takım çevrelere dolayısı ile kendisine rant yaratır. Günümüzde bu konudaki kıstas plan program değil, belediyecilik işlerini yapanların iştahı olmuştur. Belediyeler, ekonomik çıkar, siyasi yandaş gözetme, hatır-gönül gibi bir çok sebeple, görevleri kenti daha yaşanılabilir bir hale getirmek olmasına rağmen, bahsi geçen nedenlerden dolayı kent sakinlerinin yaşantılarını her gün daha çekilmez bir hale getirirler. Bu sözlerimize çarpıcı bir örnek olarak Istanbulu gösterebiliriz. Önce siyasi rant için gecekondulaşmaya çanak tutulmuş, daha sonra ekonomik rant için bu alanların plansız, sağlıksız çok katlı binalarla doldurulması sağlanmıştır. Kentin nefes alması, trafik durumu, altyapı konusu, sosyal yaşamı, sanatı, bir yana bırakılmış, legal veya illegal nereden bir rant sağlanmışsa, oraya hiçbir kurala uymayan imar izinleri verilmiştir. Güzelim İstanbul giderek o tarihi, coğrafi güzelliğini kaybedip, milyonlarca insan ve binanın üstüste yaşadığı (bu nasıl yaşamaksa) sağlıksız bir kent durumuna gelmektedir. Bir deprem ve şehircilik uzmanının “7, 5 lik bir depremde İstanbulun %70 i yok olur, ordu bile giremez” sözleri gerçekleri açıklar niteliktedir.

Peki, Belediyeler bu kadar başıboş, bu kadar kontrolsuz mudur? Belediye başkan ve meclisleri, imar planlarını resen düzenleme veya değiştirme yetkisini nasıl ve nereden almışlardır?

Evet. Bu konuda belediyeler başıboştur. Gerçi danıştaya dava açmak her zaman mümkündür ama oradan bir karar çıkana kadar çoktan atı alan Üsküdara geçmektedir.

Şu an İstanbula üçüncü köprü yapılmaktadır. Bu köprü rant avcılarının dediği gibi trafik konusunu çözecekmidir? Tabii hayır. Bu tespitte örnek ikinci köprüdür. Kentin nispeten boş olan kuzey kesimi yeni semtlerle dolacak, su havzaları, ormanlık alanlar talan edilecek, merkeze gidiş geliş, kentte yaşam dahada zorlaşacaktır. Belediye başkanı iken “üçüncü köprü İstanbulun intiharı olur” diyen sayın Erdoğan bu gün üçüncü köprüyü savunmaktadır. Bu da gerek siyasi, gerek ekonomik rantın hangi boyutlara ulaştığının bir göstergesidir. Kentler büyümüyor, yağmalanıyor. İnsanların iyi yaşama hakları ellerinden alınıyor.

Yazımızda Istanbuldan örnekler verdik. Çünki en göz önünde ve en çok yağmalanan şehrimizden biri.

Perşembe 27/8/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..