Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Ker-bela...

Ker-bela...
 

Eski bir cinayetin yere çizilmiş krokisiyim. Bedenim o şehirde değil artık. Failine gülümseyen nadir cesetlerdenim. Dilimin ucunda Kazancı Bedih nakaratları. Yaşadığım ömrün tadı damaklarımda. Sivrisinekler sokmaz ölüleri, boyuna soru soran çocuklar rahatsız etmez. Üstelik üşümez ölüler, üstelik terlemez. İşte bu yüzden karakızım, ciğerimi elindeki hançere bastırdıktan sonra yani, ben bir sürü kadın sevdim. Çünkü diriler, öldüremez bir daha ölüleri…

Beni yolcu etmiştin ya… Ben giderken aslında sana geliyordum. Neden öldün sen? Öldükten sonra beni öldüreceğini bile bile… Ben hep otuz beşimde kaldım. Sen hep yirmi dördünde… Ama sen öldükten sonra dirildin ya… Koşturdun ya hayatın sokaklarında. Bu yüzden yaşlanıyorsun, bu yüzden özlüyorsun beni. Ben hep otuz beşimde ölüyorum. Ölüler unutmaz cinayet saatini. Seni, satır satır siliyorum. Beni bir daha göremeyeceğinin hazzıyla ölüyorum. Kendimi, nekrofili kadınlara parça parça veriyorum.

Bir ömür hayattan ne ister diye sorardım hep. İçimi dağlayıp geçerdi Ekim. Güneşi cıpcılız sanırdım. Kavrulurdu od’unda gül yaprakları, bir sigara dumanı gibi kaçardı gözüme. Kokusu sen, acısı ben… Otuzlar yıkıldı başımdan aşağı, kırklandım… Yirmiler sızıp gitti gülüşünden… Artık, Kasım karları düşecek İstanbul’un sırtlarına. Eteklerinden aşağı doğru bir çocuk kayacak. Özenecek ona yıldızlar. Sağnak hayatların altında bozkır açacağız, bir kış akşamı olur gibi içimizde, ayrı ömürlerde yaşlanacağız…

Açık denizde liman: http://www.youtube.com/profile?user=yesilsogan

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..