Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '06

 
Kategori
Felsefe
 

Keşke' leri kovun kapınızdan

3-5 dizeye sıkışmış tüm şiirlerin hazin yanıdır "keşke"ler... Kırık oyuncakla oynayan bir çocuğun eksik mutluluğu gibi, hayatta eksik kalan yanımızın serzenişleridir "keşke"ler...

Hayatın cilvesi bu ya; hiçbir zaman da eksik olmaz bu keşkeler kurduğumuz cümlelerden. Bu sözcüğü konuşmalarımızda kaç kez kullandıysak, o kadar ıs-kalamışızdır hayatı ve yarınları!...

Dört mevsimlik ömrümüzün hazanı hep bu "keşke" ile süslüdür. Gözlerden akan yaşın, dudaktan süzülen sitemlerin adresi de 'keşke'dir. Bir bakıma mağlubiyetlerin ta-kısıdır "keşke"...

Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış, ya da hakkıyla yaşanamamış yılların ve gecikmiş itirafların ağıtıdır "keşke..." Bazen çarpılıp çıkılmış bir kapıda, bazen yazılıp yollanmamış bir mektupta, bazen göz yumulmuş bir haksızlıkta, bazen vakit varken öpülmemiş bir elde, bazen de dilin ucuna gelip ertelenmiş tatlı sözde gizlenmiştir bu "keşkeler..."

Bazen ise feri sönmüş bir çift gözde, ya da yitip gitmiş bir güzelliğin ardından iç çekişte saklıdır keşkeler... Peki, ölüm müstesna her şeye bir panzehir sunan hayat; bu "keşke"lere çare sunmuyor mu? Tabii ki sunuyor.

"Keşke"nin panzehiri "iyi ki"dir. İlki ne kadar pısırıksa, ikincisi o denli yiğittir. "Keşke", çoğunlukla bir "âh" ile kopup gelir ciğerden. Esefler, hayıflanmalar, yerinmeleri peşinden sürükler...

"İyi ki" ise, muzaffer bir "oh" ile büyür ve herşeye rağmen a-yakta kalabilmenin cüretiyle büyür. "Keşke'Ti cümlelerde nasıl ya-şanmamışlığm, yarım kalmışlığın o ezik tuzu kuruluğu varsa, "iyi ki" ile başlayan sözlerde de göze alabilmişliğin, riske girebilmişliğin, tadına varabilmişliğin mağrur yaraları vardır.

Keşke mi, iyi ki mi? Bizlerde bu iki kavramdan hangisi ağır basıyor acaba? Keşke mi, iyi ki mi? Hayatın yaşadıkça sonu gelmeyen hoyrat çileleri karşısında, elbette bizlerin de "keşke" deyip a-cı acı yutkunduğu zamanlar olmuştur eminim. İşin bu yanı için yapılacak pek de fazla bir şey yok. Fakat bizlere 'keşke'li cümleleri kurdurtan hataları yeniden yaşamamak için hangi projelere imza atıyoruz?
İşte, işin mihenk noktası da bu. Yani keşke diyecek şeyleri yapmış olabiliriz ama, keşke'li cümlelerin sokağında kalıcı olmamak için bir-şeyler yapabiliyor, bunun için bir savaş verebiliyor muyuz?

Eğer verebiliyorsak doğru yoldayız demektir. Çünkü; sürekli keşke ile yaşamaya alışanların bir başka ifade ile 'keşke'cilerin hayatı, kasvetli bir pişmanlık me-zarlığıdır.

Oysa tüm karanlığa inat, tüm tersliklere inat hayata "iyi ki" tarzıyla bakmayı başaranlar, en azından huzuru ve haklı gururu yaşayanlardır.

Kendinizde cesaret bulduğunuz bir zamanda; bahar kokan "i-yi ki"lerinizi toplayın ve karamsarlığın pençesindeki "keşke"leri-nizden çıkartın. Eliniz de ne kalıyorsa, hayatınıza hakim olan renk de odur.

Ne kalıyor; keşke mi, iyi ki mi?

"Keşke"leriniz, "iyi ki"leriniz-den çoksa, telafi için elinizi çabuk tutun. Tutun ki; size umut bağlayanlar, size bakarken, feri sönen gözleriniz "keşke" diye hayıflanmasın.
Yüreğiniz yanıp kül olmasın...

 
Toplam blog
: 5
: 839
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Kadir Çaça, 03 Mayıs 1983 yılında Mardin'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul'da tamamladı..