Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '14

 
Kategori
Edebiyat
 

Keşke yalnız bunun için sevseydik seni Cemal Süreya...

Keşke yalnız bunun için sevseydik seni Cemal Süreya...
 

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni


9 Ocak 1990 yılındaki ölümünün 24. yıldönümü dolayısıyla Cemal Süreya Haftası’nda  yaşamıyla, soyadıyla, şiirleriyle, özellikle de Üvercinka’sıyla anılan ünlü şair, hemen her kesimden okurunu bir kez daha bağladı kendisine...

1931 yılında Pülümür’de doğan, asıl adı Cemalettin Seber olup 58 yıllık yaşamına yüzlerce dize ve birçok güzellik sığdıran cüretkâr şair! Filozof, söz üstadı, aşk ve yaşam adamı! Aziz Nesin’in Jean Paul Sartre ve Cemal Süreya için ‘’ Dünyanın en küçük devletleri; ikisinde de bir devlet olabilecek kadar birikim var. ‘’ dediği adam...

Kadıköy İskelesi’ ne en yakın oturan şair...

                Oturduğu sokağın adı - son yıllarda düzeltilmediyse - ne yazık ki Cemal Süreyya olan şair...

                Bostancı’ daki Hatay Restoran’ı çok sevdiği bilinen şair...

               ‘’ İster bireysel, ister toplumsal olsun, şiir; her şeyi anlatma özgürlüğünü kullanmalıdır. ‘’ görüşü çerçevesinde, sevmelerinin yanı sıra, sevişmelerini de anlatabilen şair...

                Sevgilisine, ‘’ Önce öp sonra doğur beni. ‘’ diye seslenen şair...            

                ‘’ Biliyorum sana giden yollar kapalı, / Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni ’’ diyecek kadar sitemkâr...

                 ‘’ Ben sana kızsam kendime küserim ’’ diyecek kadar âşık...

                 ‘’ Yoksuluz, gecelerimiz çok kısa/ Dörtnala sevişmek lazım ’’ diyecek kadar cüretkâr...

                 ‘’ Sayın Tanrı’ ya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler. ‘’ gibi dizelerin yanı sıra;  ‘’Bize kavun karpuz veren Tanrı’yı/ Sevmek gerektiğini biliriz... ‘’ de diyebilecek kadar şaşırtıcı...

                 ‘’ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. ‘’ dizesinin başına onlarca neden getirebilecek kadar çok seven...

Kuşlar toplanmış göçüyorlar/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

İyi anlarında sesin kalınlaşıyor/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Uzaklardaydın oracıkta öbür kıtada/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Bir şey var makilerin orda söyleyebilirim/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Seni o kadar yakından görünce/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

................

 

                Ünlü şairin en güzel şiirlerinden biri olarak bilinen Üvercinka’ nın, soyadındaki bir ‘y’ harfini kaybetme nedenlerinden biri olması ihtimaliyle de ayrı bir önemi bulunuyor. Bu şiir, Cemal Süreya’nın yasak aşkının bir ürünü... Henüz orta ikinci sınıftayken âşık olarak evlendiği eşi Seniha’yı aldattığı bir şiir Üvercinka...

                Seniha uğruna tahtaya yazdığı ‘’ Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu, / Masmavi defterime kızıl satırlar doldu. ‘’ dizelerini bir anda unutturan Üvercinka! Bu dizelerden sonra bütün okulun aşkını öğrendiği ve yaşça büyük bir arkadaşından aldığı ‘’ Yahu ne yapıyorsun, sana komünist derler ‘’ uyarısından sonra şiirdeki ‘’ kızıl ‘’ kelimelerini ‘’yeşil ‘’ ile değiştirdiği söylenen gençlik aşkını yaşadığı dönemler...

                Bu dönemlerin ardından evlendiği eşiyle  öyle büyük bir aşkla bağlılardır ki birbirlerini,  ‘’ gibisi olmayan yar ‘’ diye sevecek kadar benzersiz bulurlar. Ve hayat bu; günlerden birgün Cemal Süreya, eşi hamileyken daha sonra ‘’ Üvercinka ’’ adını takacağı aşkıyla tanışır. İşte Üvercinka’ yla aralarındaki tutkulu ve yasak aşk, Türk Edebiyatı’ na en güzel aşk şiirlerinden birini kazandıracaktır: Üvercinka’yı!

                Kızı doğmak üzereyken Cemal Süreya ile sevgilisi ayrılma kararı alırlar.  İşte bu zor kararın alındığı ağustos ayının bir günü ‘’ Acıların adını ağustos koymalılar. ‘’ dizesi dökülür kaleminden. Bu durumda ‘’ aşk engel tanımaz ‘’ sözünü, ‘’ aşk engellere takılabilir ‘’ le değiş tokuş etmiş bir şairdir Cemal Süreya... Bu aşk adamı, bu kez mantığını duygularına tercih etmiştir.

                İşte bu acı değiş tokuşun sonucu olarak, yıllar boyu durmaksızın sızlayan bir kalpten sızan ayrılık ve aşk dolu dizeler birikmiştir. Daha sonraları ara ara İstanbul’da gizlice buluşmaya devam etmekten kendini alamadığı Üvercinka’sı evlenip Anadolu’ ya gittiğinde bile uzun yıllar boyu uzaktan da olsa onu takip etmekten vazgeçmemiştir.

                Özellikle Üvercinka şiirinden sonra ünlenen şair, şiirdeki başarısı karşılığında ayrılık acısını cebine koymuştur.

                Yıllar sonra bir söyleşi sırasında Üvercinka’nın anlamı sorulduğunda, ‘’ güvercin ‘’ kelimesini çağrıştırdığını doğrulayan Cemal Süreya, onu aynı zamanda ‘’ barışa, aşka, dayatmaya dönük bir kavram ‘’ olarak tanımlar. Herkesten bir sır gibi sakladığı bu meçhul sevgiliyi kimse bilmez, adı sadece Üvercinka’ dır.

                Yakın çevresinin  iddiasına göre, soyadındaki ‘ y ‘ lerden birini atma nedenine, arkadaşıyla girdiği iddiayı, bilerek bahane olarak göstermişti. Gerçekte, yaşamı boyunca taşıyacağı bu eksiklik, Üvercinka’ yla  olan bir hesaplaşma sonucu ortaya çıkarak verilmiş bir sözün sonucuydu.

                Bir başka söylenceye göre ise üniversite yıllarında arkadaşı Sezai Karakoç ile, Muazzez Akkaya adlı bir kız için iddiaya girerler. Cemal Süreya, bu iddiayı kaybettiği için soyadındaki ‘ y ‘ den vazgeçer. Kız, Cemal Süreya’ yı seçseydi o vakit Karakoç iddiayı kaybedecek ve soyadını Karkoç olarak değiştirecekti, denir. ( Sezai Karakoç da ünlü akrostişli şiiri Mona Roza’ yı işte bu büyük aşkı için yazmıştır. Şiirin her dörtlüğünün ilk dizesindeki baş harfler birleştirildiğinde ‘’ Muazzez Akkaya’m ‘’  ortaya çıkmaktadır. )

                Yaşadıkları büyük aşk acısı sonucunda ruhlarındaki boşluğu ve acıyı giderebilmek için arka arkaya en güzel eserlerini veren pek çok sanatçının ve edebiyatçının kaderini yaşamıştır Cemal Süreya... O dönemdeki şartlarını ve düşüncelerini bilemiyoruz elbette. Bir şekilde Üvercinka’sından ayrılmamanın bir yolunu bulabilseydi.  Üvercinka, okurlarının değil de  sadece kendisinin olsaydı. 

 Keşke yalnız bunun için sevseydi onu.

 Biz Üvercinka’sızlığa razı gelirdik. O gelmeseydi.

 Keşke yalnız bunun için sevseydik onu.

           

ÜVERCİNKA       

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrı’ya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmıs kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı'nda aksam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil

  

 
Toplam blog
: 28
: 1805
Kayıt tarihi
: 31.07.13
 
 

İ.Ü Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ..