Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Kesmek: Bu bizim işimiz! Turkiya çok uzaktır.

Kesmek: Bu bizim işimiz! Turkiya çok uzaktır.
 

Komşumun kocaman yeşil alanı, resim bana ait; "Kedi köpek fare! İnsan gölgesi adlı galerimden...


Hiç kimse bizden iyi kesip atamaz.

Adamın lafını keseriz; iyice kafamız bozulursa; kafa keser, pencereden sokağa fırlatırız.

 Subay adlı vatandaşın Berlin’de iki üç hafta önce yaptığı gibi; tabii ki onun bir mazereti ve iki kadını beş çocuğu var; belki geçim sıkıntısından belki de gurbetin soğuk yüzünden; kriz geçirmiştir.

 Allah şifasını ya da başka bir şeyini mi verir onu bilemeyiz.

***      

Büyüsün gelişsin diye keseriz; döner döner keseriz.

***

İslam’a sıcak bakan; Müslimlere kucak açan; ilkokullarda din derslerini programına alan bir Almanya ikiyüzlü bir Almanya var karşımızda.

İkiyüzlü belki de bin bir surat.

Bizim kafamız basmıyor. AB Birliği diyoruz da başka bir şey demiyoruz.

Köln Yüksek mahkemesinin kadısı sünneti yasaklamak için harekete geçmiş. Savunmasız çocuklara yapılanı; tecavüz olarak nitelendirmiş.

18 yaşında reşit olduklarında; isterlerse kendileri karar vermeliymişler.  Neden olmasın? Evlilik ve sünnet bir arada; tasarruf edildiği gibi bir taşla iki kuş vurulur.

En sevmediğim söz dizisi “Taşla kuş vurmak” Jargon dışı kalmalı bu münasebetsiz sözler.

Nerde kalmıştık?

Almanya’daki sünnet yasağına bir bakımdan sevinmeliyiz çünkü Türkiye için yeni bir sektör; doğabilir.

“Sünnet Turizmi”

“Şakaşuka beş yıldızlı otelimizde; uzman eller tarafından çocuklarınız sünnet edilir. Bir çeyrek altın bizden; bir haftalık konaklama sizden; rezervasyonlarınızı bekliyoruz.”

Damping fiyatlar!

***

Bizim milletin farklı çalışan kafası çıkış yolları arar ve de bulur.

Almanya’nın komşuları şimdiden hazırlığa başlamıştır.

“Pize gelin pe more  TURKİYA çok uzaktır. Cançağızım piz anında, şip şip şak şak haleder kezer piçer dikeris.”

Eğer işin ucuzuna kaçılırsa; olabilecekleri düşünmek bile keyif kaçırıyor.

***

Politikayı ve politikacıları hafife alanlar yanılırlar.

Önümüzü yönümüzü hızımızı kesen ve gaz verenlerdir onlar…

Şimdi efendim bu bilgelere benim de sormak istediklerim var.

Yücenin bir kulu olarak…

“Sizler: Yeni doğanlarınıza sormadan ibadethanenize götürüyorsunuz; kafasına okunmuş üflenmiş su dökerek bir mezhebin üyesi yapıyorsunuz. Çocuk: Belki Katolik olmak istemeyecek belki Martin Luther’in yolunu izleyecek; belli mi olur. 18 yaşına geldiğinde Budist de olmak ister ateist de”

Pardon ben karıştırdım; siz çocuğun bir yerlerini kesmiyorsunuz. Dolayısıyla tecavüz sayılmaz.

 

Öyleyse diğer soruma geçeyim.

Zengin komşularımızın koskocaman bir yeşil alanı var.

Ulu ulu ağaçları kesecekler; orman bakanlığı izin vermiş.

“Kesin! Demiş yüz yıllık çam ağaçlarını, zeytini, dutu, çınarı…

Beton binaları dikin; göht göhte olsun insanlar; daracık sokakta araçlar da göht göhte; birbirlerine hırlasınlar.”

İzmir’i her gün sünnet ediyorlar.

Kimin umurunda?

 O bir ana!

Sahipsiz; dünya güzeli...

Dünyanın yüce mahkemeleri!

Ben size başvursam; elime ne geçer ki?
Anladım. Hiçbir şey…

“Karışmayız çünkü siz her zaman bir yolunu bulursunuz” Diyorsunuz.

Ya sünnet meselesi?

“O çok başka bir durum; geleceğe yatırım yapıyoruz. Müslümanları: Çaktırmadan yokuşa sürüyoruz. 30 yılda kendi anadilini unutanlar: 30 yıla varmaz sünneti de unuturlar.”

***

Ülkemin doğası sizleri ne alakadar eder?

Ülkemin insanı: Kendi doğasına lâkayt kaldığı sürece…

Suç bende; denize düşünce insan; ne bulursa sarılıyor işte.

---Kesme! Ulu ulu ağaçları deri sektörünün devasa lideri komşum. “Ağaç kesen baş keser” Derler.

Yoksa sen de Yaradan’a inanmıyor musun?

 

   28 Haziran 2012 Perşembe

Alev Meisel/ İzmir Merhaba güzel şehrim.

 

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..