Kombinezonuma bir göz at…

…fikrini söyle nasıl olmuş; bir nevi ödev, yazılı sınav mahiyetinde,  sözlü mülâkat iyi geçti. Beni partiye kabul edecekler gibi yazılı ifademi de beğenirlerse; karşında geleceğin milletvekili duruyor olabilir.

---İyi de anam babam; sen siyasete soyunuyorsun ben de köye gitmek için hazırlık yapıyorum. Hangimizin davası öncelikli?

Bu yıl siftahım bile yok; köyde bekleyenlerim var. Bir tomar kâğıt, hem de elle yazmışsın. Bu doktor reçetesini çözmem zaman alır.

Bunları beraberimde götüreyim; vaktim oldukça okurum; güze doğru sana geri verir tabii ki naçizane fikrimi de beyan ederim.

Olmaz mı Perihan? Sen zaten Çeşme’desin gelen gidenin çok olur. Gündüzleri deniz kum; geceleri okeydi iskambildi derken… Hem zaten siyaset de partiler de yaz tatilinde. Onca yıl; sensiz gündemi halletmişler, birkaç hafta daha bekleye koysunlar.

…Aaa aşk olsun âlemsin yani o da ne demek şimdi? Sen kendi göbek bağını kendin kesiyorsun; bunca yıldır benden bir rican olmadı diye tafra yapma gözünü sevdiğim; benim tanıdıklarım çok, bilirsin, lâkin hassasiyetimi bildikleri için samimi düşüncelerinin bir bölümünü gizlerler geri kalanını da hep süslerler.

Gerçekleri pek bir örterler.

Hoş; sen de dekore ederek düşüncelerini sunarsın ama yine de hakikatlere kılıf geçirmezsin.

---Anlaşıldı. Çıkar bakalım, şu kombinezonunu, dosyasından, bir göz atalım.

…Ne kombinezonu? Şaşırdın galiba; lâf döndürmeyi bırak, şakanın sırası değil. Sen; benim hayal gücümü kanıtlayacak; partiye alkışlarla alınmamı sağlayacak, garantileyecek bu “KOMBİNASYONA” bir göz atacak mısın atmayacak mısın onu söyle!

---Anlaşıldı Perihan; sen kararını ver. Kombinezon, kombinasyon veya kompozisyon; bana getirdiğinin, adını koy da yol alalım. 

…Yok, öyle yağma; ben: Siyaset deryasına yelken açmaya hazırlanan; olgun bir birey olarak;  seçmen tuzağına düşmem. Benim ne dediğimden öte senin ne anladığın önemli şu üç kokolardan hangisi uygun ise doğrusu odur.

Siyasete atılıyorum diyorum; dil öğretmeni olacağım demedim.

***

“Perihan’ın  Düşleri” Kompozisyon

Bir sabah telefonunuzun ve sokak kapınızın zilleri aynı anda çılgınları oynar; oynarsa: Geceliğiniz veya sabahlığınızla açtığınız kapınızın önünde; kara gözlüklü ciddi adamlar buyur etmeden içeri dalarlarsa şoklara girmez misiniz? Girersiniz, girersiniz de belli etmezsiniz; zaten fırsat bulup da yıkayamadığınız; yüzünüzün gözünüzün çapakları görmenize müsaade etmez.

Ciddiler: Konuşmaya başladıklarında, tutunacak dal, yaslanacak yer ararsınız.

“Toparlanın gidiyoruz. Siz rastgele kura usulü seçildiniz. Devletimizin milletimizin idaresi, kaderi; belirli bir zaman için sizin ellerinize teslim; yani bu ülkenin vatandaşlarına… Tüm üst düzey seçilmişler uzaylıların daveti üzerine; uzaya doğru ışınlanmış bulunuyorlar.

Dünya ülkelerinin liderleri bu toplantıya katılmak zorundalar çünkü enerji kaynaklarına sahip olarak; bir gün geri dönecekler.

 Tümü olmasa da aralarından seçilecek; on, on beş kadarı eli boş dönmeyecek.

Bir yıl sürecek görevinizi icra ederken yeni kanun tasarıları sunabilir yürürlüğe koyabilirsiniz. Var olanları; ancak referandum eşliğinde yok edebilirsiniz.

Süreniz dolduğunda yaşınız kaç olursa olsun UZAY MEKİĞİ fonundan emekli olacaksınız. Maaşınız ise: Kilo ile boyunuzun çarpımı ile “Ay kü” sayınızın toplamına endeksli olacak.”

Böylelikle; ömrü vefa eden her vatandaşımız; yaşamında bir kez kırmızı koltuğa oturabilecek, TBMM Arenasında tüm etkinliklere katılabilecek.

Parayla değil sırayla; sistemi: Siyasi partilerin geleceğini geçmişini yok edebilir. Partisiz bir yaşam milleti depresyonlara sokmasa dahi; siyasetçinin kökünü, türünü yok edebilir.

Ayrıca uzaya ışınlanan liderler bir gün elbet döneceklerdir.

Onları kim karşılayacak? Parti, bayrakları, sloganları: Devlet müzelerinde koruma altında iken…

Sembolik olsa bile siyasi partiler soluk alıp verebilmeliler.

Milletin soluğunu kestikleri dönemlerin anısına; onları hayatta tutabilmek elzemdir.

***

Bu kompozisyonun ana fikri sizlere ütopik görünmesin.

İşte arz ettiğim nedenlerden ve farklı, geniş, ileri görüşlerimden ötürü

Bendeniz Perihan’ın partiye can simidi niteliğinde kabul edilmesini; üyeliğinin onaylanması arz ve niyaz ederim.

İmza: Perihan Pervasız

 ***

---Ben doğa aşığı, fani bir kulum Perihancım; sen ve kompozisyonun: Boyutları aşmışsınız. Ne diyeceğimi biliyorum da uygun kılıf bulamıyorum. Senin düşlerin başımı döndürdü.

Ben şimdi köyümün yolunu nasıl bulurum?

6 Temmuz 2012 Cuma

Alev Meisel/İzmir