- Kategori
- Siyaset
Kılıçdaroğlu büyük hata yaptı

Çocuk İstismarı
Cemaatlerin önemli bir bölümü, ilköğretim çağındaki çocuklar için yasadışı yurtlar açıyorlar. Buralarda, dindar(paralel olarak da kindar) gençlik yetiştiriyorlar. Bu çocuklar, büyüdüklerinde AKP seçmeni olmakla kalmıyor; AKP karşıtlarına karşı kin duyan, parti militanı oluyorlar.
Bu yurtlardan sık sık çürük ahlak kokuları yayılıyor sokaklara. Öylesine kesifleşti ki bu kokular; burnumuzun direği kırıldı son günlerde.
Midemiz bulanıyor.
Kusuyoruz...
Kusuyoruz...
Kusuyoruz...
***
Karaman’da bir yurtta, 8-10 yaşlarında kırk beş erkek çocuğa tecavüz edildiği haberi sızdı medyaya. Yurt; Ensar Vakfı’nın, yasadışı olarak açtığı bir ev... Vakıf, İslamcı... Aynen AKP gibi... Tecavüz edense yurtta görevli, dini bütün(!) bir öğretmen...
İyi mi?
Arkasından, birçok yerde benzer tecavüz haberleri düştü gündeme. Eski yeni... Duyulan duyulmayan... Unutulan unutulmayan... Olayların çoğu din merkezli mekânlarda yaşanmış ve faillerin büyük çoğunluğu din görevlileri...
Birkaçını anımsayalım:
*Ensar Vakfı Artvin Şubesi; çocuğa cinsel istismardan hüküm giymiş din adamı(!) Mustafa İslamoğlu’nu, Kutlu Doğum Haftası’na konuşmacı olarak davet ediyor. O da pişkin pişkin konuşma yapıyor din üzerine.
*Ensar Vakfı’nın Çorum Şube Başkanlığını yapmış olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Zekai İşler; çocuğa cinsel istismardan hüküm giymiş. İstismarda bulunduğu da bir imamın çocuğu...
*Bir imam, Burdur’da, altı yaşındaki torununa tecavüzden hüküm giyiyor.
Benzer haberlerden başka örnekler:
*Konya'da evli ve üç çocuk babası, imam hatip lisesi müdürü 51 yaşındaki A.D.'nin, öğrencisiyle "imam nikâhı" kıyıp ilişkiye girdiği öğrenildi. Evlenme vaadiyle kandırıyor öğrencisini.
*Antalya'da imam hatip lisesi öğrencisi 19 yaşındaki M.F. aynı okulda eğitim gören 17 yaşındaki A.K.T'ye tecavüz etmiş.
*Başkentteki Keçiören İmam Hatip Lisesi’nde bir öğretmen hakkında 12 öğrencisine cinsel istismardan dava açıldı. Ama öğretmen halen aynı okulda görevde...
*Trabzon’un Akçaabat ilçesindeki Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görev yapan öğretmen Yunus D. hakkında, 17 yaşındaki kız öğrencisi Z.C.’ye tecavüz ettiği iddiasıyla adli ve idari soruşturma başlatıldı.
*SİNOP'un Gerze İlçesi'nde kurulan Gençlik İlim ve Hikmet Derneği Genel Başkanı Rafet E. dernekte eğitim alan yaşları küçük 4 erkek çocuğa cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.
* Halen 2 çocuğa cinsel istismar suçundan tutuklu bulunan eski Rize İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı ve Kızılay Şube Başkanı Mehmet Nuri Gezmiş’in de geçmişte Ensar Vakfı’nda yöneticilik yaptığı ortaya çıktı.
*11 yaşındaki çocuğu taciz eden fahri imam yakalandı.
*Mamak’ta din öğretmeninden 3 öğrenciye taciz...
*Tacizci şeyh 16 yıl sonra dolandırıcı evliya olarak geri döndü.
*Kars’ta görev yapan bir imam, Erzurumdaki kız kardeşine tecavüzden, tutuklu olarak yargılanıyor.
*Çayırova’da, üç yaşındaki bir çocuk, barsakları parçalanmış durumda kaldırıldığ hastanede öldü. İlk bulgular, tecavüz edildiğini gösteriyor.
*Yusufeli Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Kur’an Öğretmeni Rüstem A. küçük yaştaki erkek çocuklara defalarca tecavüz ettiği iddiası ile tutuklandı.
Yaz yaz bitmez.
Bu olaylar Türkiye’de yaşanıyor. Yüzde 99’unun Müslüman olduğu söylenen Türkiye’de...
Nasıl anlatılır bilmem ama “iğrenç bir durum” demek bile yeterli değil.
Benzer her olay sonunda, dindarların ve dini referans alan siyasetçilerin isyan çığlıklarının, kulakları sağır etmesi beklenirdi değil mi?
Beklenmez miydi yoksa?
Kuran’a göre Lut Kavmi; eşcinsel yönelimleri yüzünden, korkunç bir biçimde, helak edilmiş. İslam’da zinanın haram olduğuna kimsenin itirazı olamaz değil mi?
Karaman’daki yaşanan olay, zinadan da Lut Kavmi’nin sapıklığından kat kat daha ahlaksızcadır. Çünkü daha çağdaş bir dünyada yaşıyoruz. Çünkü çoğunlukla, korumasız çocuklara yöneliktir bu cinsel istismar. Üstelik iktidarın korumasındaki bir vakfın, yasadışı kurumunda yaşanmıştır. Öyle Bakanın dediği gibi bir kez falan da değil... Onlarca belki yüzlerce kez...
Dindarlığı kimseye kaptırmayan iktidar mensuplarının sus pus olması normal bir tutum mudur yahu?
İnsanlık açısından, görev ve sorumluluk açısından normal sayılması düşünülemez bile! Ne yazık ki AKP açısından normalleşmiş durumda...
Bu olaylar, iki olasılığı düşündürüyor ister istemez:
Birinci olasılık: Türkiye halkının yarısı, hâlâ AKP’nin kuyruğuna takılmış olduğuna göre dindar geçinenlerin ezici bir çoğunluğu, dindar falan değildir. Dini kullanan çıkarcı çığırtkanlardır. Bunların başını çeken de AKP siyasetçileridir.
İkinci olasılık: Bu taciz ve tecavüzler Müslümanlığa aykırı değildir.
Kim, hangisini kabul ederse etsin; insanlığa ve ahlaka aykırı olduğu sugötürmez bir gerçektir.
***
Gelelim zurnanın zırt dediği yere:
İktidarın bu iğrenç olay karşısında suskunluğu bir yana; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı’nı koruma telaşına düştü.
Bu tutumunu, net olarak ortaya koyan açıklaması şöyle:
“Tabii ki bu olayı bizim hizmetleri ile her zaman gurur duyduğumuz bir Vakıf ile ilişkilendirilmek istendi ki bu Vakfımız da bir süre görev yapmış onun da ne kadar olduğunu vakıf çalışanları tarafından açıklandı. Her zaman kötü niyetli insanlar, bazı işleri suiistimal edebilen insanlar olabiliyor. Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.”
Bakan; kırk beş çocuğun, defalarca tecavüze uğramasını değil, Ensar Vakfı’nın suçlanmasını dert edinmiş. Ülke genelinde, yasadışı yurt açan ve bu yurtlardaki küçücük çocukları ne idiği belirsiz kişilerin insafına bırakan vakfı korumayı, birincil görevi saymış.
***
AKP döneminde kadına şiddet olayları yüzde bin dört yüz artmıştır. Yine aynı dönemde öldürülen kadın sayısı, 5 bin 406’dır. Bu sayı saptanabilen sayıdır. Gerçek sayı daha da fazladır. Devlet Bahçeli’nin açıklamasına göre ise 7 bin 122’dir.
Çocuk istismarı, AKP döneminde, yüzde dört yüz oranında artmış. Son on yılda, istismardan etkilenen çocuk sayısı kaç olabilir sizce?
Yaklaşık 250 bin... Türkiye Psikiyatri Derneği; Türkiye’de istismara uğrayan çocuk oranı yüzde otuz üç.
Çıldırası geliyor insanın!
Bu rezalet ortadayken...
Ve bu rezaletin asıl sorumlusu, AKP zihniyeti iken...
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve onların müritleri; mal bulmuş mağrubi gibi Kılıçdaroğlu’nun kullandığı deyimi eğip bükerek ortalığı bulandırmanın ve çocuk istismarını unutturmanın çabasındalar. Adı, çocuk istismarcılarıyla birlikte anılmaya başlanan bir vakfı aklamak için yırtınıyorlar. Ana muhalefet liderine, koro hâlinde, sokak ağzıyla saldırıyorlar.
Ne demiş Kılıçdaroğlu?
“Valisi konuşmuyor; Emniyet Müdürü konuşmuyor; Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor; Aileden Sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette, o da konuşmuyor.”
Kıyameti koparmaları bu sözler yüzünden mi acaba? Bence hiç ilgisi yok... Onlar zaten ortalığı toz duman etmek için bahane arıyorlardı.
Şimdi; Erdoğan’a, Davutoğlu’na ve AKP ağalarına soruyorum:
1- “Önüne yatmak” deyiminin anlamını, eski bakanlarınızdan Muammer Gülere sordunuz mu? O da bu deyimin cinsel ilişki anlamına geldiğini mi söylüyor acaba?
2- Bakan Güler, Reza Zarrab’a; “Abicim sen rahat ol. Vallahi öyle bir şey varsa, senin önüne ben yatarım ya!” derken, cinselliği mi kast etmişti? İddianız bu mu?
3- Kılıçdaroğlu; iki yıl önce, bir tv programında, Enver Aysever’in sorularını yanıtlıyor. Aysever, Bakan Güler’in “Senin önüne yatarım.” derken neyi kastettiğini, bunun argo bir deyim mi olduğunu soruyor. Kılıçdaroğlu, “Hayır, ‘Ben bakan olduğum sürece senin kılına kimse dokunamaz.’... Türkçesi budur. Bölgesel bir ağızdır bu.” diye yanıtlıyor.
Belli ki Kılıçdaroğlu o zaman da şimdi de bu deyimi “koruma-kollama” anlamında kullanmış. Gerçek anlamı da bu zaten. Artniyet olmadığı apaçık ortada.
Peki, siz neden ille de “cinsel ilşki” anlamı çıkarmaya çalışıyorsunuz?
4- Bir kadın bakana, ilgisiz bir deyimi bahane ederek böyle bir yakıştırma yaparken yüzünüz kızarmıyor mu?
5- Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, başka AKP’liler, Kılıçdaroğlu’nu “sapık” olarak nitelendirdiler.
Cinsel ilişki ile uzak yakın bir bağlantısı olmayan deyimi kullanmak mı sapıklıktır yoksa bu deyimi “cinsel ilşki” algısı yaratmak adına kasıtlı yorumlamak mı?
6- Kurumlarında çocuklara tecavüz edilen; özel günlerinde, tecavüzcülerin konuşmacı olduğu vakfı koruma telaşına düşenler mi siyasal sapıktır yoksa suçsuz-günahsız, korumasız çocukların haklarını savunanlar mı?
7- Birilerinin, söylemediği ya da kastetmediği bir şeyi; söylemiş ya da kastetmiş gibi yansıtmak, apaçık bir iftiradır.
Dilinizden düşürmediğiniz İslam; iftirayı büyük günah saydığına göre siyasal çıkar elde etmek için neden iftiraya sarılıyorsunuz? Yoksa demokrasi gibi İslam’ı da amacınıza ulaşmak için bindiğiniz bir tramvay olarak mı görüyorsunuz?
8- Son sorum, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na:
Kılıçdaroğlu; günlerdir “önüne yatma” deyiminin, koruma-kollama anlamına geldiğini söylüyor. Gerçek anlamı da bu... Siz de bunu bal gibi biliyorsunuz.
Peki, siz neden hâlâ “cinsel ilişki” anlamı taşıdığında ısrar ediyorsunuz?
Aşağılanmış ve çirkin bir hakarete uğramış olmakla yüceleceğinizi mi sanıyorsunuz?
***
Tüm bunlara karşın, AKP kurmayları ve müritlerini suçlamıyorum.
Teşbihte hata olmaz; Artvin yöresinde bir atasözü vardır:
“Sıçandan doğan dağarcık keser.”
Makyavelizm, sonradan edinilir aslında ama onların fıtratında var.
Asıl suçlu, Kemal Kılıçdaroğlu’dur bence.
“Kılıçdaroğlu’nun suçu ne?” diyeceksiniz.
Sıralayayım suçlarını:
Bir bayan bakanı, Ensar Vakfının önüne yatmakla suçlarken; iktidarın, sinekten yağ çıkarma ustası olduğunu akıl edememesi...
İktidar cenahının, bu suçlamayı kullanarak tecavüz olayını unutturabileceklerini; bir kısım zevatın, aklının belden aşağı çalıştığını düşünememesi...
Çocuklara tecavüz edilmesini sıradan bir olay gibi karşılayan AKP müritlerinin; bakanlarını ve siyasal hısımı olan Ensar Vakfı’nı korumak için yaygara koparacağını öngörememesi...
Rakibinin; Makyavelizmin çamurunda yüzmekten zerre kadar utanmadığını bildiği hâlde tam da onların istediği bir biçimde konuşması...
Kısaca, dikkatli bir siyasetçinin asla düşmeyeceği büyük bir hataya düşmüş olması...
***
Bir siyasetçi şunu asla unutmamalı:
Timsah; avını altetmek için önce kendi bataklığına çeker.
Haydar Bibinoğlu