- Kategori
- Kişisel Gelişim
Kimler gerçek Aşkın Sevginin Denklemini çözüyor ?

KİMLER GERÇEK AŞKIN SEVGİNİN DENKLEMİNİ ÇÖZÜYOR?
Haftalardır görmemişsiniz birbirinizin yüzünü… Beklemişsiniz büyük bir özlem ile… Geldiğinde sıkıca sarılmak, omuzunda yatmak o güzel keyifli kavuşma mutluluğunu paylaşmayı hayal etmişsiniz. Belki o akşam, erkenden yatıp, ona dinlenmiş, sevgi dolu gözlerle bakabilmek için heyecanlısınız. Onunla geçireceğiniz bir dakikanın bir saniyenin bile boşa gitmesi istemiyorsunuz. Aşk bu işte… Ilık, fedakar, kendinden geçiren, muhteşem bir duygu…
Ve nihayet buluşmaya gelecek olan sevgili bir itirafta bulunur telefonda… Bir taraf öylesine mutlu ki… Birden içine bir kor gibi iner onca haftanın ayrılığının üzerine gelen önemli haber… “Akşam arkadaşlarla dışarıdayız, maç var eve geç giderim geldiğimde çok yorgun olabilirim” . Eril taraf işte böyle direkttir. Fedakârlık, sevgi, aşk nedir bilmez, hep BEN der… Dişil taraf ise sevgidir, aşktır, sevdiği için BİZ der… Herkesi olduğu gibi kabul edelim de kabul ederken e biraz da almak gerek… Eril ile dişili dengelemekten geçiyor bu da… Yani insanın gerçek potansiyeli…
Sanırım insanı en çok etkileyen şey bu heyecanın karşılığını bulamamak olmalı… Alma verme dengesinde günümüzdeki ilişkilerde hala bilinmeyen bir denklem var. Oysa formül basit ; önce ver kabulü,ver sevgiyi ver anlayışı ve al… Birileri sevgiyi vermekten birileri de almaktan kaçıyor…Bir bakmışınız kadın yada erkek, bir taraf ya sürekli sevgiyi,anlayışı, mutluluğu veriyor karşılığı yok, ya da vermiyor vermedikçe aldıklarını da kaybediyor… Denklem karışmış ve bu denklemi çözebilen çok az çift kaldı şimdilerde…
Denklemin bilinmeyenini keşfedebilmek kozadan çıkmak, kendini keşfedebilmek, kendi uyanışının ve sevginin gerçek anlamını kavramaya bağlı bence… Değerlerini somut hazlardan çok soyut hazların kalıcılığının farkındalığına taşıyabilmek… Zihindeki kelepçelerle bu pek de mümkün değil. Sevginin değerinin cinsel temastan çok daha öte bir manası olduğunu keşfettiğinde insan, somut açlıklarının doyurucu olmadığını anlıyor. Hayatın görünen yüzünden çok, görünenle anlatılan görünmeyen yüzüne doğru bir yolculuğa çıktığında insan anlıyor bazı şeylerin sadece bir oyun olduğunu… Ego almış sazı eline hepimizi yönetiyor. Güzel kadın, yakışıklı erkek, takım desteklemek, mevkii sahibi olmak, her adımı para kazanmak için atmak, iyi araba, pahalı evler… Kadınlığını, erkekliğini unutup fanatik anne, fanatik baba olmak… Kaptırmış gidiyoruz akıntıya… Karanlığa teslim olmuşuz… Kime kendi hayatını yaşamalısın desen parayla, rahat yaşamayla bağlamış kendi hayatını yaşamanın manasını… Zorunluluğum, sorumluluğum var diye insanlar birbirini aldatır olmuş. Yetenekler, tutkuyla coşkuyla dans eden çocuklardan eser kalmamış… İlişkiler ise keyfe keder tatminlerin aracı olmuş.
Peki ne yapalım der gibiyiz. Bunun cevabı ise gerçekte kim olduğumuz ve bu dünyaya vereceğimiz katacağımız değerin tam olarak ne olduğunu bulmak… Ne var ki kimseyi zorla atamayız bu oyunun keşfine… Herkes için doğru bir zaman var.
Oysa çocukluk aşkları gerçek aşktı… Birimiz elimizi uzattığımızda diğeri elimizi tutardı… Şekerler, çikolatalar, oyuncaklar bölüşülürdü hep… Mutluluk paylaşılırdı orada… Ve birbirini görmek için gece uyku bile uyunmazdı… Kavgada bile sevgi vardı eskiden, gülerdik çocukluk aşkımız ile bağırdığımızda birbirimize… Ne kılığına kıyafetine bakardık, ne saçına kalçasına boyuna posuna… Öylesine severdik çılgınca… Olduğu gibi, can atarak, koşarak ve çoşkuyla…
Ben içimdeki çocuğu hiç kaybetmedim. O yine coşkuyla, koşulsuzca sarılıyor hayata… Gün geçtikçe biliyorum ki birçok hemcinsim uyanmaya kendini keşfetmeye adım atıyor. Bu keşif sürecinde ilerledikçe, dönüştükçe, geliştikçe hayatımız değişmeye başlıyor. Belki de kadın olarak incindiğimiz tek şey içimizdeki çocuğu tamamlayan, kendi gücünü, potansiyelini, sevgiyi derinden keşfeden elmanın diğer yarısının henüz daha az olması… Biliyorum ki doğru zamanda doğru yerde o çocuğu tamamlayan parça bize görünür kılınacak. Belki öncesinde bizden büyük parçalar götüren bize gelişimimiz için ayna olan kişilerle karşılaşacağız. Bizler kendimizi keşfettikçe, güçlü, kudretli uyanmış, uyumu ve mükemmel paylaşımı yaşayacağımız eşlerimizi de hayatımızda bulacağız.
Gamze Sağıroğlu
03/04/2013