Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kimse Bakmadı Bana Kadıköy'de!

Ne ilginç. İnanılması çok güç bir cumartesi geçirdim 48 saat önce.

Anadolu Yakası’nın en işlek yerlerinden birinde, Kadıköy’de, Bahariye’yle Moda arasındaki Serasker Caddesi’nde, o upuzun, kalabalık mı kalabalık, hareketli mi hareketli yol boyunca, Allah’ın tek bir kulu broşür vermedi, bunun için yolumu kesmedi, anket yapmak, tatile göndermek için yalvarmadı bana!

Yüzümde sinekkaydı tıraş. Üzerimde tiril tiril beyaz Beymen gömlek. Altımda jilet gibi lacivert Lecopeer kot. Yürüyüşüm gayet rahat. Tavırlarım fazlasıyla kendinden emin.  Ayakkabılarım marka olmasa da, yeni boyanmış, cıncık gibi, bağcıkları özenle bağlı. Amma velakin, yüzüme bakan yok!

Ne endamıma bayılan gördüm ne çaktırmadan süzen. Ne göz ucuyla kesen vardı ne varlığıma aldıran.

Oysa saçlarımı itinayla taradım evden çıkarken. Boynumda, kıyafetimi tamamlayan, mavi şık bir kravat. Ve istiyorum ki; birileri görsün, fark etsin beni. Ama nerdeee! Ara ki bulasın Cem’e ilgi duyanı!

Hadi, dedim, madem kimse iplemedi orada olduğumu. Bari anketörler çevirsin etrafımı. Ne bileyim işte. Broşür dağıtan öğrenci çeksin kolumdan usulca. Hiç olmadı, bir garson buyur etsin beni mekana.

 Ama yok arkadaş! Tüm Kadıköy, bütün çarşı, söz birliği içinde. Hiçbiri yüz vermeyecek o gün anlaşılan.

Yaa, diyorum içimden, Kızılay’a kan bağışlayın!, diyen de mi çıkmayacak aralarından? Yahut, Sevgiline çiçek alsana, yakışıklı!’yla  asılacak çingene de mi kalmadı ortalıklarda?! Demek o an milyon piyango bileti alsam, birine dahi amorti vurmayacak! İyi ki anamdan cumartesi doğmamışım!

Oysa pasaklı mı pasaklı, pejmurde mi pejmurde, saçım sakalım birbirini karışmış, pabuclarım boyasız kaç kez geçtim oralardan, kaç defa dolandım saatlerce, amaçsızca o semtin sokaklarında…

Gelgelelim, iki gün önce yüzüme bile bakmayanlar, o sefil hallerime, yani nasıl anlatsam, sanki özel tören, tek kişilik ayin düzenlerdi eskiden, desem hiç abartmam, hatta belki biraz da eksik söylemiş olurum.

Acaba çok mu yaşlandım? Fazla mı çaptan düştüm? Dilenciler bile dolaşmadı ayağıma. Kimse malını satmaya çalışmadı, bir tek satıcı laf atmadı yanından geçerken; bağırmadı, seslenmedi arkamdan…

Yok yok, anladım. İstanbul şakacı günündeydi. 1 Nisan olmasa da; tüm ahali bana sarmakla meşguldü.

Yoksa, saatlerce piyasa yaptığınız halde, adres soran bile çıkmıyorsa karşınıza… Hele sanki bedavaymış gibi, İngilizce kursuna davet edenler de atlamamışlarsa önünüze… Ya rüyadasınız, ya İstanbul’da değilsiniz. Ya insanların başı fazlasıyla kalabalık ya da gerçekten önemsenmeyecek denli sıradansınız.

Gömleğin, pantolonun en iyisini giymek güzel de… Biraz da onları taşıyanın tarz olması lazım.

Herkes kendini önemli sansa/saysa da… Kişi, başkalarının tartısına da vurabilmeli kendini.

Şimdiye dek kimse “Yoğurdum ekşi,” demedi ama… Malın değerini hep piyasa belirledi!

22 Temmuz 2019 Pazartesi 23.20

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..