Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Kiralık beyinler

Kiralık beyinler
 

Çocukluk dönemimiz geçip omuzlarımıza sorumluluklar yavaş yavaş yüklenmeye başladığında şu yaşam denen koşu parkurunda yerimizi alırız… Ve doğduğumuz andan itibaren öğretilmeye başlananların yanına yenilerini ekleyerek iyi bir derece yapmak için koşar dururuz… Bazılarının hedefi bellidir ve kararlılıkla koşarlar hedefe doğru. Bazıları ise ne yapmak istediğine karar veremeyenlerden oluşur. Bu grupta amaç parkurun dışına çıkmamaktır… Oysaki ne istediğini bilmemek ve boşlukta koşmak en zararlısıdır… Birkaç adım sonranın hesabını düşünmekten şu an attığın adım için sağlıklı düşünemez ve tökezlersin. Ve birde sıkıldığı da ya da koşmaktan yorulduğunda kendini parkur dışına atan bir grup vardır… Kaygısızca davranır. Omuzlarına yüklenmiş sorumluluklar umurunda değildir… Ya parkur dışına atar kendini ya da diğer iki gruptan birinin sırtında devam eder yoluna…

Ben bu kaygısızca ve sorumsuzca diğerlerinin sırtında devam edenleri genelde patronlara benzetirim… Bazılarının hakkını yememek gerekiyor tabii. Çünkü o yere gelebilmek için ciddi koşuları bitirip nice insan taşımış sırtında… Fakat bunları geçirdiği günleri çabuk unutmuş olacak ki o yeni parkurda hiç düşünmeden biniyor diğerinin sırtına. “ Ben yaşadım ve başardım. Bundan sonrakilerde aynı devrelerden geçsin” diye düşünüyor olabilir. Hedefini seçememiş ve kararsız olanlar patron kısmının kölesi durumunda koşuya devam ediyor. Yani patrona göre o evreleri geçiriyorlar.

Sistemini kurmuştur… İşler bu sisteme göre devam eder. Ama bu sistemi yürütecek beyinlere ihtiyaç duyar. “Beden gücü değil benim istediğim. Belki dışardan bakıldığında beden gücü, direnç gerektiren bir iş ama benim istediğim sağlam ve iyi düşünen beyinler” diyor… “Her şey hazır” diye ekliyor konuşmasına. Sonra devam ediyor “ Önce çalışacağımız ofisi kiraladım. Daha sonra çalışma masaları ve diğer ofis malzemelerini. Ana sistemi kuracağımız binlerce dolarlık malzemeyi de 5 yıllığına kiraladım. Şimdi sıra aktif ve üretici beyinler bulmaya geldi” diyor… Yüzümde öfkeyle karışık bir gülümseme var. Çünkü aklından geçenleri tahmin edebiliyorum. Ama o öfkeli gülümsemenin ne anlama geldiğini fark edemiyor. Hızla anlatmaya devam ediyor. “İşte” diyor gözleri parlayarak… “Kiralık Beyinler” … Yüzümde aptal bir ifade ile bakıyorum sadece… Sistemi tamamlayacak olay bulunuyor… O 7 yaşında başlayıp senelerce okuyup emek veren ve mesleklerin de iyi yerlere gelmiş ya da öğrenme heveslisi binlerce genç beyin bir ofis malzemesi gibi kiralanacak nesne olarak görülüyor… Bu duruma sevinmeli mi yoksa üzülmeli mi? Aydan aya vereceği ücretle kiralıyor o beyni. Ve maalesef o kira bedeli asgari standartlarda geçinmeye bile yetmiyor.

Şimdi o parkurda koşmak için çaba göstersen ne olacak… Çünkü hedef belli beynini kiralık isteyecek insanlar topluluğu… Çalışan-emek veren-işini seven insan unvanını almak yerine “Kiralık Beyin” sınıfı olarak değerlendirilmek heves kırmaz mı acaba?

Şimdi iş o parkurda koşan ve hangi gruptan olursa olsun tüm insanlar iyice açın kulaklarınızı “ Kiralık Beyinler” ARANIYOR… Bedeli onlar için çok ucuz, bizim içinse bir hayat denecek kadar ağır… Eee kabullenelim artık. Alınmak, gücenmek yok… Çünkü kiralanan bir nesneden farkımız yok… Ve böyle düşünmelerine de biz sebep oluyoruz…

Resim : www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 194
: 1525
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1981 yılında aslında istenmiyor olsam da geç alınan karardan dolayı hayattayım:)) Haritacıyım ve işi..