Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kırk yaşıma kadar hayvanlardan korktum ben!

Kırk yaşıma kadar hayvanlardan korktum ben!
 

Kız kardeşimi köpek ısırmıştı, o dört ben ise beş yaşındaydım…

O çok korktu diye, ben de korkmak durumunda kalmıştım, sanırım…

Özellikle köpekler, fobi derecesindeydiler, hani gördüğümde, beş sokak geriye kaçan cinslerden.

En çok da kızdığım insanlar, ellerinde tasma da olsalar, köpek bacağıma doğru geldiğinde, korkumu gördüklerinde gözlerimde ya da tavırlarımda “ Yok, yapmaz bir şey!” demeleriydi…

Hatta azarlandığım zamanlar da mevcuttur, köpek sahiplerince…

Kediler de bir ayrı korkumdu…

Yaklaşmadıkları sürece problem yoktu da… Evinde kedi besleyen bir arkadaşıma gittiğimde, üzerime atlama olasılığını bilirim, yaşamıştım, hoş kedicik sevmiş olmalıydı ki kucağıma atlamıştı ama… Gel de o zamanlarda anlat bana…

Ufacık kedicikleri gittiğim yerlerde odaya kapattırmak gibi zalimce suçlarım oldu yani benim…

İlk eşimden ayrıldığım günlerdi…

Yüzde yüz düşünce gücünü okuyordum, tam da korkuları yenmek bölümünü…

En korktuğum hayvanlardan biriydi karafatma, hoş, o dönemler korkmadığım hayvan yoktu ki…

Salonda yere oturmuşum bir Ağustos öğleni, korkuları yenme bölümünü tam da okurken, parkelerin üzerinden geçmeye başladı bir karafatma!...

Önceleri olsa, Kamilllll, koş yetişşşşşş diye çemkirirdim, o da hem halleder karafatmayı hem de bundan mı korkuyorsun diye gülerdi…

Ahhh… O karafatma öyle bir denk gelmişti…

Bir anda, kararımı vermiştim!...

Kocaman bir yer bezi alıp, karafatmanın üzerine kapatıp, sonra avuçlayıp, balkondan aşağıya sallamıştım!...

Konumum, karafatma ve o kitap, koskocaman bir eşik atlatmıştı bana…

Haa, bu arada, Yüreğinin götürdüğü yere git kitabını da es geçmeyeyim…

Kurtların yenilebildiğini de ilk orada midem bulanmadan öğrenmiştim…

Sonra…

Hiç beklenmedik bir şey olup da, aşık olunca, oğlum da istiyor diye, adamın köpeğini eve alınca ikinci evliliğimde, köpekle ilk tanışmamda, köpeğin neredeyse boynuna sarılan ben!...

Şansıma, çok eğitimli ve asil bir köpekti Dak… İngiliz Pointer…

Mel mel bakardı gözleri…

Bunlar hayvanlar alemine geçişimdeki mihenk taşları…

Aşk nelere kadirdi!...

Ya da, hayvanlar alemine geçmem için tüm bunlar birer basamaktı…

Hangisiyse hangisi…

Her bir olaya teşekkürüm bakidir…

Oğlumun isteğiyle alınıp, çoğu evlerde yaşandığınca, oğlumdan çok bizim üzerimize vazife olan bir güzel kızım var!...

Sizler için doğaldır muhtemelen de, eskiden beri tanıyanlar için Şok!... Şok!... Şok!... Haber!... dir bu…

“Hayvan!” diye güya küfür ediyor insanlar, yok… Yok!... Onlar keşke hayvan olsalar!...

Vallaha bizden iyi biliyorlar sevgiyi…

Teşekkürü…

Elbet, içine de etti kanepelerin, ama… Çok küçüktü geldiğinde be anacım…

Yirmi beş günlükken, koptu da yaşlı anacığından, daha hav bile demeyi öğrenememişken, geldi elimize…

Hangi ana, o yavruya boynunu, koynunu açmaz ki?

İyyykkkk İykkk diye ağlarken…

İyi ki aşılmış eşikler…

Teşekkürler!... Her kimin emeği geçti ise…

Dokunamazdım bile ben o yaratığa…

Oysa… Canım benim… Güzel kızım… Akıllı…

Ahhh… Keşke insanlar da biraz hayvanlardan feyz alsalar!...

Hep, kızmıştım, köpek haklarını koruyanlara!

Bunca etrafa atılmış insan yavrusu varken, köpeklerden dem vurmak ne diye…

Hala savunuyorum, bir köpek, evde büyümeye alıştırılmamış olsa, iyi kötü büyüyebilir dış ortamda…

İnsan da büyüyor köprü altlarında, ama…

İnsan köpekten daha evcil!...

Kollarım ısırıklar içindeyken, bu arada iş yerim batmış ve ben sıfırı tüketmişken… Oğlum da artık ilgilenmiyorken…

Sağlığımız öncelikli olarak, sağlığı için aşılarını, besinlerini ötelemiyorken, ancak ötelemezken bir çok şeyden feragat ederken, henüz bir buçuk yaşındaki kızımızı verebilecek yerler bulunabilirken…

Veremiyorum işte!... Düşünemiyorum bile…

Saten çarşaflar arasında yatmaya alıştırınca, sokağa salınabilir mi annesinden kopartılan bu hayvan?

Beklemez mi yaşadığı her an, gelip de alacak beni sahibim!...

Yine konudan konuya geçtim…

Vallaha ben karıştım…

Neyse efendim, sonuç itibariyle, sevgili kızım bana çok şeyler öğretti, elbette ki yaşam öncelikli olarak!

Yine de… Köpek sokağa atılamıyorken, sokağa atılma durumunda kalan çocuklara içim acıyor…

Seçmek zorunda kalsam: Köpeğin mi sokak çocuğu mu diye…

Ahhh… Keşke maddi olanaklarım el verse de, ikisi de diyebilsem…

İlle de seç denilse: Çok zor bir seçim… Keyif için alınmış bir minicik köpecik…

Keyif için oluşmuş, sokağa atılmış bir minicik!...

İnsandan yana kullanırım oyumu… Bu kesin…

Ama…

Offf… Allahım, bana öyle bir güç versen ki, her birine yetebileyim!...



Gülgün Karaoğlu
Nisan,02/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..