Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '17

 
Kategori
Üniversitelinin Sesi
 

Kırmızı Rujlu Kızlar Senfonisi

Kırmızı Rujlu Kızlar Senfonisi
 

Bir öğrencinin yalnızlığıdır kırmızı


 
 
Hadi o keskin bakışınla beni benden al ve vur beni yüreğimden kırmızıya buladığın dudaklarındaki tebessümle. Sen bir kafe köşesinde açacak çiçek değildin aslında. Gece arzuları söndürülecek bir kız olamazdın. Tamam para ganiydi, sen sosyetik düşler kuruyordun, benim ellerimde tütün kokusu, sende son model parfümlerin müptelalığı. 
 
Celladına aşık olan kadınlar yazımı yazdım geçen okudun mu, sesime hayran insanların gerçek yüzlerini görünce bir bir kalbimin mezarlığına gömdüm. Öldürdüm hepsini. Ne diyordu Oscar "Herkes öldürür sevdiğini ama herkes öldürdü diye ölmez". 
Kendinden geçmiş kızların sürüsüyle geçtiği bu boş sokakların birden kahkahalarla dolması o sokağın çıplaklığına engel olamıyor. Ne acayip bir an içinde bulunuyor insan.
 
 Geçen hangi bölümde olduğunu bilmediğim bir kız boyuna yakınıyorken, karşısında aç kurtlar gibi bakan adam akşam acaba ben bunda arzularımı söndürebilir miyim diye düşünüyordu kesin. Gözlerindeki metni okusaydın, kızın kendinden bile habersiz düşlerde nasıl tutkuyla yer aldığını görürdün. Denizli'de çınarda gezmeyi seviyorum sırf bu sahte yüzlerden dolayı, daha kendini bile keşfedememiş ruhlardan sıyrılıp anlık zevklerde gençliklerini helak eden insanları görünce ruhum daralıyor. Ben ak sütten çıkan ak kaşık mıyım sanıyorsun.
 
 En günahkar olan benim aslında biliyor musun? Şiirlerimin en derin yanında bu okulda bir köşede kalmış yalnızlığımda nice kırmızı ruj izini bulursun. Her biri damgasını ruhuma vururcasına izlerini bırakıp gitti. O günden sonra umurumda bile olmadı beni arzulayan kızların varlığı, ben sadece seçen oldum. 
 
İyilik değiştirecek bu dünyayı biliyorum ama iyiliğime eşdeş bir ruh hala yok yanımda. Herkes dudaklarda gizlenen bir anlık öpüşlerin payı peşinde. Of bu sıralar tutkunun ne demek olduğunu sorgulamıyor değilim hani. Ellerimin kadifemsi bir dokunuşu düşse ruhuna kıvrım kıvrım kıvranmaktan içindeki tüm nehirlerin aktığını ve susuz kaldığını görürdün. Dudakların çatlardı, dilin damağın birbirine yapışır, dizlerinin üzerine çöker yalvarır bulurdun kendini. Bazen bakıyorum da geleceği nasıl kurtaracağız biz diye düşünmeden edemiyorum. Cebimdeki üç kuruşun hesabını ben değil artık ev arkadaşı dediğim silik siluetler tutuyor. "Kaç şarap eder bu Birce?"
 
Bakıyorum gözlerindeki gülüş birden ayın yüzüne düşüyor, ay ışığını sanki bu kafeler dolusu kadından alıyor. Acıları olanlar kendinden geçip bir köşede avuç içi kadar apartların soğuk yalnızlığında ağlayarak yok etmeye çalışıyor. Geçen gece bir şiir yazmıştım, bittiğinde kahvemden bir yudum alırken gelen sarı saçlarından suçlu hatun bir süre sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı karşımda. "En değerli şeyimi kaybettim geçen, bir avuç kan ile bir ömür pişmanlık bırakarak, dağınık bir uyku düşmanı mekanda" diye ağlarken anladım ki bazıları kaybettiklerinin sonunda ağlayan insanların hala utanç denen olguyu yaşattıklarını gördüm. 
 
Şimdi bu yazıyı okuyorsun, beni bulmaya çalışacaksın kampüste, anlam veremediğin bir çekimle bana geleceksin. Ay tamamlanınca beni sana unutturmayacak, bu yazı aklına gelecek, tutkuların ardı sıra seni esir alacak. Şimdi ben şiir yazacağım ama sen şiirlerimde bir mısra olmaya çalışacaksın, bir Venüs gibi bana gelmek isteyeceksin, bir Afrodit gibi tutkunu saklayacaksın ve mistik bir aşkla beni bulacaksın. Sesim kalbine dokunan kadın, beni bul. 
 
Üniversitede hep böyle bir yapı vardı, kendine bile fayda sağlayamayan insanların yanında geleceği kurtarmaya çalışan bizler. İyiliğe inanan ve yol alan bir halde şimdi ayaklarımın çalışmaktan nasıl şişliğinin iç acısını hissediyorum. Öğrencilik zor işte kimine göre, hiç bir şeyi olmayan, tek varolanı aşk olan biri için. Çalışarak okumaya çalışıyorum ama ayaklarım sanki şişkinliğiyle gülüyor bana. Hayat dalga geçiyor gibi. Kimileri ateşli halleriyle dünyayı yaşadığını sanıyor. Ey saçlarından meltem rüzgarı saklanan kız, beni bul. Hadi oturup durma, kalk gel.
 
BAKİ EVKARALI
 
http://www.facebook.com/bakican
htttp:/www.instagram.com/senaristbakican
http://www.twitter.com/bakievkarali
 
 
Toplam blog
: 121
: 758
Kayıt tarihi
: 13.03.14
 
 

1979 yılında Denizli'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Serinhisar ilçesinde tamamladıktan son..