- Kategori
- Çalışma Yaşamı
Kırsal İstihdam ve Önemi
Ülkemizde kırsal istihdam dendiğinde aklımıza başta tarım sektöründe istidam edilen insanlar olmak üzere ormanlarda istihdam edilen orman köylüleri gelir. Bugün 75 milyonu aşan nüfusumuzun % 22, 7 ‘si kırsal kesimde yaşamaktadır. Tarımsal üretim ve bir kısmı da orman işlerinde istihdam edilen çiftçilerimiz ve orman köylülerimiz ülkemizin doğal kaynaklarının değerlendirilmesinde ve ekonomiye kazandırılmasında rol oynarlar. Ülkemizin tarım ve orman alanlarının korunmasında geliştirilmesinde ve de işletilmesinde emeklerini ve imkânları ölçüsünde sermayelerini ortaya koyarlar. Bu hizmetlerini sahip oldukları tarım işletmeleri ya da mevcut tarım ve orman işletmelerine hizmet vererek gerçekleştirirler.
İstatistikler her ne kadar tarım sektörünün milli gelir içindeki payının azaldığını, ihracattaki payının azaldığını gösterse de tarım hala içimizdeki 4 kişiden birinin geçim kaynağı olmaya devam etmektedir. Diğer taraftan çağımızda sıklıkla tartışılan ve BM’nin en önemli gündem maddelerinden biri olan gıda güvenliği ve küresel ısınma karşısında çevre sorunları tarımsal üretimi geliştirilmesi, tüm ülkeleri gıda kaynaklarının ve ormanların korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir bir üretim için politikalar geliştirilmesi noktasında bir araya getirmektedir. Tabii bu şartlarda kırsal istihdamın daha da ön plana çıkmaktadır. Çünkü kırsalda istihdam diğer sektörlere göre kolay gibi görünmekle birlikte çalışma şartları ağır bir yaşam tarzıdır.
Kaynakların daha çok tarım ve orman alanlarında toplandığı geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde kırsal istihdam ekonomik ve sosyal kalkınmanın altın anahtarıdır. Ancak bu ülkelerde kayıt dışı istihdam nedeniyle tarım ve ormancılıkta gerçek veriler tümüyle görülememektedir. Gerçekte kırsal istihdam miktarları daha da yüksektir.
Gelişmiş ülkelerde ise tarım ve ormancılık diğer sektörlere göre ekonomi içinde oransal olarak geri planda görülmekle birlikte gerçekte en çok korunan ve desteklenen üretim alanlarıdır. Çünkü kırsaldan göçen insanlar çalışma ve yaşam şartlarının ağırlığından bir daha kırsala dönmemektedirler. Tarımsal üretimin ve orman alanlarının gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekte stratejik konumunun korunması gıda ve çevre güvenlikleri bakımından gelişmiş ülkeler kırsaldaki nüfusun muhafazasına özel önem vermektedirler. Hatta bu ülkelerin kırsal alanda verdikleri destekler ve uyguladıkları politikalar üretim ve fiyat bakımından dünya ticaretindeki ekonomik dengeleri bile etkileyecek düzeydedir.
15 şubat 2013 tarihinde yayınlanan Kasım 2012 itibariyle yapılan TÜİK hane halkı İşgücü İstatistiklerine göre ülkemizde kurumsal olmayan nüfus verilerine göre nüfusumuz 73,9 milyon görünmektedir. Bu nüfusun 23.4 milyonunu kırsal nüfus oluşturmaktadır. Ülkemizde 15 yaş ve üstü nüfus genel toplamda 55.1 milyon görünürken kırsalda 17.3 milyon olarak görünmektedir. Ancak istihdam edilen kayıtlı nüfus olarak toplam çalışan nüfus 25.3 milyon kırsalda istihdam edilen nüfus 8.8 milyondur.
Bu verilerden de görüldüğü üzere ülkemizdeki çalışanların % 23.8’i tarımda istihdam edilmektedir. Kırsalda işgücüne katılma oranı % 54.1, İstihdam oranı % 51 görünmektedir. Ülke genelinde işsizlik oranı 9.4 görünürken, bu oran şehirde % 11.3, kırsalda ise 5.6’dır. Önemli bir gösterge de kayıt dışı çalışanların durumudur. Kayıt dışı hiçbir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmaksızın çalışanların oranı Kasım 2012 tarihi itibariyle toplam nüfus sayısının % 38.5’i iken, kırsalda bu oran % 84.2 gibi yüksek bir orandadır.
Kırsaldaki kayıt dışı istihdam sorunun ülkemizin çözmesi gereken sorunlarının başında gelmektedir. Her ne kadar kırsalda yaşayanlar için önemli bir yasal düzenleme ile tarımda kendi nam ve hesabına sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmışlarsa da sorunları çözmek mümkün olmamıştır. Kırsalda yaşayan insanların sosyal güvenlik primini ödeme güçlerinin düşüklüğü sistemin çalışmasının önündeki en büyük engeldir. Milli gelirden en az payı alan orman köylerinde durum daha da kötüdür. Büyük bir kısmı mevsimlik iş olan tarım ve orman işlerinde uygulanan fiyat ve ücret politikalarına bağlı gelirdeki dalgalanma nedeniyle bırakın prim ödemesini geçim sağlamak bile zorlaşmaktadır. Bu sorunu çözecek bir modelin geliştirilememesi tarımdaki kayıt dışılığı artırmaktadır.
Hepimiz biliyoruz ki bir ülkenin doğal kaynakları bağımsız bir ekonomi politikası uygulamasında en büyük hareket gücüdür. Bu doğal kaynakları koruyacak, geliştirecek ve sürdürülebilir şekilde üretime sokarak harekete geçirecek kesim tarım da çiftçiler ve ormanda orman köylüleridir. Çağımızda tarım ne kadar endüstriyel bir alan haline getirilmeye çalışılırsa çalışılsın şehirdeki insanları bu ağır iş alanlarında çalıştırmak kolay değildir.
Tarımsal üretim ve ormanda yaşamın şartları ağır bir yaşam tarzı olduğunu dikkate alan ekonomi politikaları ve istihdam politikalarına ihtiyaç vardır. Kırsaldaki sorununu çözemeyen bir ülkenin kalkınmasını beklemek hayalperestliktir. Kırsalı boşaltarak ülkenin gıda güvenliğini sağlamakta yanılgıdır. Gıda güvenliğinin ve ormanların stratejik gücünü elinde barındırmak bu yönde sosyal politikalara ve destekleri de gerektirmektedir. Bu nedenle her şeyi salt karlılık mantığı içinde ele alarak kırsaldaki yatırımların kısa zamanda beklenen istihdam yaratmasını beklemek mümkün değildir.
Kırsal istihdamın kayıt altına alınması kırsalın ekonomik gücünü dikkate alan ve prim ödeme gücünü artıracak politikalarla mümkündür. Bununda çözümü sistemden çok sistemi destekleyen politikaların uygulanmasından geçmektedir. Tarımda iyi bir fiyat politikası, orman işlerinde iyi bir ücret politikası ve alternatif gelir kaynaklarının geliştirilmesi, kırsalda sürdürülebilir bir yatırımın sağlanabilmesi için yerelin riskini göğüsleyecek ya kamu ya da kooperatif yatırımlarına ihtiyaç vardır. Kırsalda başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ülkede uygulanan politikalarda bu yöndedir. Aksi halde kırsalda yatırım ve istihdam sorununu çözmek büyük bir hayaldir.
Ülkemizde dağıtılan onca fon kaynağına rağmen kırsalda yatırımları artıramadığımız, yeni iş alanları yaratamadığımız, bırakın köyleri bazı şehir ve kasabalarımızın da dahi hızla nüfus kaybettiği gerçeği çok iyi görülmelidir. Ekonomisi tarıma dayalı kırsal bölgelerde destekler çekildiğinde birçok yatırımın batma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı göz ardı edilmemelidir. Herşeyi özel sektör mantığı içinde çözüyoruz dense de kırsalda kamu ya da kooperatif yatırımları olmadan kalkınma ve istihdam sorununu çözebileceğini söyleyenler de en büyük hayalperesttir.