Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Saide Belgin Erdağı

http://blog.milliyet.com.tr/monti

07 Nisan '17

 
Kategori
Deneme
 

Kış düşleri

Zaman kararsız adımlarla ilerliyor. Kimi zaman duruyor, kimi zaman hızla salınıyor. Kasvetli gökyüzü zamanı ağırlaştırıyor, kararsız kılıyor. Toprak üşüyor tüm katmanlarında. Kalabalık caddelerde insanlar, adımlarını nereye gideceklerini bilen bir kararlılıkla hızlandırıyor. Dünyayı ,yaşamı, pencereden izleyen çocuklar dalgın bakışlarını, aç bilaç kuşlara kenetlemiş,  soruları  yanıtsız kalıyor. Kendi düşlerini buluyorlar yanıtsızlık içinde…Çıkmaz sokaklarda şaşkın, labirentler kentinde, yolunu kaybetmiş ihtiyarlar. Evsiz kediler gülümsüyor, kah kaybolan, kah görünen güneşin ışınlarına. Sokak çocukları, uykuya dalıyor, yanan kasaların alevinden yansıyan sönük bir sıcaklıkta. Kıyıda köşede kalan kurumuş sonbahar yaprakları savruluyor üzerlerine, rüyaları kesintiye uğruyor köpek havlamaları arasında. Sarhoş bir adam yalpalarken sokağın köşesinde, paltosunu çıkarıp bir şarapçıya bırakıp, evinin yolunu tutuyor titreyerek kuru ayazda. Serçeler kafalarını boyunlarına gömmüşler kurumuş dalların kuraklığında uykudalar. Sabah oluyor hava açık, gökyüzü masmavi, havada kuru  ayaz.. Bir çocuğun elinden kayıp gidiyor  kırmızı kocaman bir uçan balon. Gökyüzüne uzanırken bir nokta olana dek sarı balon, bakıyor ardından çocuk, gülümsüyor gözlerinde özgürlük, balonla birlikteymişcesine, uçsuz bucaksız gökyüzünde. Özgürlüğün bedelini ödemez  çocuklar. En azından tutsaklıklarından ağır değildir bu bedel. Dışında yaşamın, tamamen dışında bir kadın, kurduğu dünyanın griliğinde kayboluyor, seyre daldığı pencerenin ardında. Kendi ellerini tutuyor ve sığınıyor ellerinin sıcaklığına, çoğalıyor. hiçbir şeye uzatmıyor ellerini biliyor ki neye uzansa uzaklaşacak kendinden, ellerinden, çölde serap görmeye değmez diyor kendine. Uykularını kuşlara veriyor gecenin soluksuz suskunluğunda. Gözlerini kapatıyor. Gitgide donuklaşan ve yaşamın anlamsızlığını haykıran gözlerinde, yaşam boş bir tablo oluyor.. Neden  nehirde sandal olmaya kalkışıyoruz. Nehir güvenilir değil mi? Bizi akıntısına kattığında neden ürküyoruz. Kadın kendini nehre bıraktığında ya kaynağa ya nehrin döküldüğü mavi bir göle varacağını bilse de bırakmaz nehre kendini. Oysa tekne  alabora oluverir. Nehrin doğallığını,  akışını bir çocuklar, bir de  telaşsız edalarıyla kuğular yaşayabilirler ancak. Nehirde akıntıya karşı durmaya çalışan sandalda değil, nehir olmayı başarırlar. 

Saide B. Erdağı

 
Toplam blog
: 18
: 232
Kayıt tarihi
: 17.04.16
 
 

 “Söz uçar yazı kalır.” Bilgi, duygu ve düşünceler paylaşıldığında çoğalır, anlam kazanır. Zaman ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara