- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kış güneşinin soğukluğu avuçlarımdaki
Kendimi sıfırladığım günlerden birini daha sırtladım gidiyorum. İçimde bir tedirginlik, bir kasvet, tavan yapmış durumda!!!!!!!!!!!! Nedenini biliyorum. Kaçmak isterken bu tedirginlikten, duvarlara çarpıyorum. Ölümün soğukluğunu bir kez daha ensemde hissediyorum. Üşümemek, ürpermemek elde değil ki... Ne zaman şu illet hastalıktan birini daha kaybettiğimizi duyduğumda, omuzlarım çöküyor, böğüre böğüre ağlamak istiyorum.
Ölüm; genç, yaşlı demeden alıp götürüyor insanı, geride kalanların avucunda, kış güneşinin soğukluğunu bırakarak, terk ediyor bu diyarı. Belki acıların son bulması, ölenin huzura kavuşması ama ne bileyim işte ölümün soğukluğundan ürperiyorum. Bu illet hastalığın(Kanser) adını ağzıma bile almak istemiyorum; Kim ne derse desin, tek sebebi stressss!!!!!!!!!!!!! Annemi ve babamı yaşlılıklarını göremeden, bu hastalıktan kaybettim. Babam rahmetli, sigara ve alkol kullanırmış, Annem rahmetli ise, ne sigara ne alkol hiç birisini bırakın kullanmayı eline bile almamıştır. Gelin görün ki ikisinide bu illet hastalık elimden aldı.
Üzüntü, stres her derdin anası, hastalıkların temelinde yatıyor. Bu yüzden hayatımızın değerini, bir daha dünyaya gelmiyeceğimizi bilerek, omzumuza bir heybe alıp; iyileri ön göze, kötüleri arka göze koymanızı tavsiye ederim. İnsan oğlunu birbirinden ayıran en büyük özellik; kişiliklerindeki özelliklerin farklı olması, kimi dünyanın sadece kendi etrafında dönmesini ister, kimi; bu evrende benden başkaları da var diyerek, çevresindekilere de ''aman zararım değil faydam olsun'' amacını güderek, tüm yükleri omuzlamaya çalışır. Bu illete yakalanmamak için stresten uzak, biraz da bencil olmaya çalışın olur mu?
Hayatınızın önemini bilin, giderken, sevdiklerinizin avucun da kış güneşinin soğukluğunu bırakmayın ne olur !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!