Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Kısa çöpün uzun çöple aynı hizaya gelmesi…

Kısa çöpün uzun çöple aynı hizaya gelmesi…
 

Eğer insan egoizmini, denetimsiz ve başıboş olarak toplumun içine koyverirseniz... O toplumda dirliği, düzeni, adaleti ve insanca değerleri arayıp durursunuz, ancak bulamazsınız... 

Eğer insanın insanı yiyip, yutmasının önüne bazı sınırlar koymazsanız, o zaman güçlünün güçsüzü yiyip bitirmesine, büyük balığın küçük balığı çiğneyip yutmasına ortak olmuş olursunuz… 

Liberalizm denen ekonomik sistem ile sosyal nitelikli korumacı düzenleri birbirinden ayıran temel öğe, işte bu kavşakta gizlidir. 

Ya büyük balıktan yana olup, küçük balıkları onun keskin dişlerinin önüne yerleştireceksiniz… Ve bırakacaksınız toplumda kan gövdeyi götürsün, toz duman çevreyi kaplasın ve altta kalanın canı çıksın… 

Ya da adaletin herkese eşit bir biçimde dağıtılması yönündeki mücadeleye omuz vereceksiniz… 

İşte meselenin özü ve esası budur. 

Amerikan emperyalizmi, örneğimizde büyük balıktır. 

Avrupa Birliği topluluğu, büyük balığın “sınıf” arkadaşıdır. 

Emperyalizmin ağı altında kalan tüm sömürülen ülkeler ise, küçük balıklardır. 

Büyük balıklar, içinde bulunduğumuz zaman diliminde, küçük balıkları daha da ufalama gayreti içindedirler. 

Uygulamaya çalıştıkları yöntem, “Böl ve Yönet” ve “Parçala ve Hükmet” ilkeleri üzerine kuruludur. 

Oltaları, neo-liberal serbest rekabet ortamı… Oltalarının ucuna taktıkları yem ise, tüketim ürünleri ve kendi [yerli] yandaşlarına bu ürünlerin satışından verdikleri kar payları; yani komisyonlardır... 

Büyük Ortadoğu Projesi, Türkiye’nin parçalanması, ılımlı İslam adı verilen siyaset, besleme medya ve onun uşakları, bu vahşi ve ilkel balık avının sair enstrümanlarıdır... 

Onun için yerel yönetimleri güçlendirmek isterler… 

Çünkü yerel yönetimler, merkezi yönetimin [yani Devlet’in] güçten düşmesi oranında güçlenecektir… Yani Devlet çürütülecektir ki, bu çürük ortam içinden parçalanmanın tohumları yeşersin… 

O’nun için serbest piyasa ekonomisinden yanadırlar... 

Çünkü ancak böyle bir düzen içinde küçük balıklar, büyük balığa karşı korumasız yakalanarak yem olabilirler. 

O’nun için, ılımlı İslam adı altındaki dahiyane formülleri piyasaya sürerler… 

Çünkü ancak bu yolla önlerindeki en büyük engel olan Cumhuriyetin temel değerleri etkisiz hale getirilebilecektir… 

Ve O’nun için Devletin tüm değerlerini yabancılara pazarlarlar… 

Çünkü işbirliği içinde oldukları büyük balığın doymak bilmez iştahı böyle buyurmaktadır... 

“İzm”lere karşıyız derler… 

Ancak bizzat kendileri 19. yüzyılın vahşi kapital[izm]’ini ısıtıp ısıtıp, modern takılar altında yeniden piyasaya sürerler... 

Küçük balıkları, toplumu ve halkı savunanları yıllar yılı “kökü dışarıda” ideolojilerin peşinden gitmekle suçladılar… Ancak, asıl kendileri “kökü tümü ile dışarıda” ideolojilerin rüzgârlarını arkalarına alarak, ekonomik beklentileri “dışarı”ya dönük zümrelerin kursaklarını doyurmak için didinip, çırpınırlar... 

Türkiye halkı, vitrinlere ve cilalı sözlere kanmadan, gerçeği sadeleştirip, seyrelterek… Yani iyice basite indirgeyip, yalıtarak tespit edebildiği gün bu oyunlar sona erecektir. 

Ve ancak o gün, kısa çöp uzundan, küçük balık büyük balıktan hakkını alabilecektir. 

Adalet budur. 

Toplumun ekonomik ve sosyal düzeni, küçük balıkların büyük balıklar tarafından yutulmasına imkân tanımayacak bir biçimde yeniden düzenlendiği gün... Evet, ancak o gün bu ülkeye adalet, insan hakları, gerçek demokrasi, özgürlük ve benzeri insani değerler yerleşebilecektir... 

Ötesi boştur, laf-ı güzaftır. 

Gönül eğlendirmek ve havanda su dövmekten ibaret, hoş ve boş bir sedadan ibarettir, vesselam!.. 

soruyusormak@gmail.com 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..