Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Kısa kısa

Kısa kısa
 

Şu sıralar tüm renkler karışık, arada bir gökkuşağı görünsede, bulutlar önünden çekilmiyor.

Bize okulda Türkiye’de dağlar denize paralel gider, Ege'de ise denize dik gelir diye öğrettiler.

Oralara gittiğimizde gördük ki bu doğru, gelgitler kayalara vurdukça anladık ki, kayalar da aşınırmış zamanla.

Şimdi denize paralel ormanlarda, denizde dik olanlarda yakılıyor. Yüzyıllık yaşamlar bir anda kül olup gidiyor. Yeniden dikilenler ise 2108 yılında yaşayanlar görecek. İşte o zaman anlıyor insan ne büyük bir kayıp verdiğini.

Bir bakıyoruz ömrünü doğaya adamış koca bir adam HAYRETTİN KARACA haykırıyor ama kulaklarımızı tıkıyoruz. Tüketim toplumunu olmanın karşısında on yıldır aynı kıyafetle dolaşıyor. Ayakkabılarının altı yamalı dağı taşı geziyor. Belli mi olur, biri görür, duyar anlar diye düşünüyor ve sessiz protesto yapıyor.

Türkiye’nin modern köyünün mimarı Esat Edin çocukları ile birlikte doğal yaşam aşkından kendini ve ailesini sele kurban veriyor. Hüzünlü bir son!

Diğer yanda kayıp vermeye alışmış hep ağır bedeller ödemiş ülke evlatları. Oysa bu bedeli ödeyenler genelde gariban köylüm insanları. Ya uyanık yeni yetmeler, onlar bu ülkenin seçilmiş insanlarının çocukları, onların elleri soğuktan çatlamaz, alınları sıcaktan terlemez. Onlar hazıra konmaya birileri de onu hazırlamaya mahkûmdur.

Henry Ford, “ Hata değil, çare bulun” demiş. Oysa bizim çare bulmak gibi niyetimiz yok. Sorun varsa mutlaka çözümü de içinde saklıdır. Yaşam hepimize eşit sunulmuşsa eğer, neden İstanbul’un lüks semtlerindeki camilerde şehit cenazesi kalkmaz. Allah onları daha mı çok seviyor ki, şanslarına zor görevler çıkmıyor. Benim senden ne ayrıcalığım var? Oysa her taraf üstünlük tayfası ile dolmuş. Kime yazık bana mı, sana mı?

Çözümlerimiz günü birlik çarelerimiz hep geçici. Oysa korkmadan üstüne gidebilseydik uçurumların, yüzmeyi çoktan öğrenmiştik.

İlkokulda sınıfa ilk girdiğimizde “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım…” derdik. Ezberledik ve hep söyledik oysa her bir kelimenin hakkını vererek öğrenebilirdik.

Bugün bakıyorum ki bunları lafta bırakmışız, bu da ormanlarımız gibi yangın yeri.

Sadece sorumluluklarını yerine yetiren bireyler olsak yeter. Bir gün kaçacağımız yer de kalmayacak.

Saygılarımla

 
Toplam blog
: 9
: 433
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

İktisat Fakültesi, Kamu Yönetimini bitirdim. Yazmayı, okumayı, yeni yerler keşfetmeyi seviyorum. ..