Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Kısa metrajlı kopuş

Kısa metrajlı kopuş
 

Başım dönüyor. Gözlerimi kapatıyorum daha hızlı dönüyor. Kulağıma çalınan tüm sesleri hayal meyal işitiyorum. Bana duyurmak isteyen yoktur herhalde..

Bir ben, bir kendim, bir de yalnızlığım.. İlk kez özgürlüğü yürekten hissederek bildiğimiz her şeyi unutuyoruz. Bu özgürlük oyununda her şeyi anlamsız buluyoruz. Aptal dünyadaki her şeyin, herkesin saçmaladığını düşünüyoruz. Onlarla hem fikir olmak da rahatsız ediyor sonra, ayrılıyoruz.

Sokakları turluyorum. İlk kez gezmediğim bu sokaklara, acemi acemi dalıyorum. Hangi sokak nereye çıkar umurumda olmadan.. Kediler, turlayan insanlar ve evinin önüne çömelip çekirdek çitleyenler.. Boş işler.. Vakit geçirmeler.. Sıkıntıdan patlamalar..

Kaldırıma oturup, elimde boy boy şişe, delice sarhoş olmak istiyorum. Hiç sıyrılamadığım kadınlığımdan bu kez insan kimliğine bürünüp sıyrılmak istiyorum. Berduşların gözlerinin parlamamasını, hiç kimselerin rahatsız etmemesini, canım istediğinde doğrulup kalkmayı ve nereye istersem oraya gitmeyi istiyorum. Yapamıyorum yine, tüm özgürlüğüme rağmen, saçmalıklara ortak olarak..

Kısıtlanmışlığımı ameliyatla aldırmak istiyorum. Ruhumun estetiğini bozan bu çirkin görünümlü uzvumdan nefret ediyorum. Üzerimden akan boşluğu kana kana içmek ve ona kul olmak istiyorum. Sendeliyorum. Toprak kayıyor sanki ya da, evet, sallanan benim. Adım atmayı yeni öğrenmiş çocuklar gibi, kendinden korkak, emanet verilmiş güçlerle ilerliyorum. Hareket etmeye düşünemeyecek kadar yoğunlaşıyorum. İkisini bir arada yapabilmek için alışmak gerek.

Hiç bulunmadığım sokaklara geliyorum şimdi.. Bu izbe yerlere küller dökmüşler sanki, her şey is olmuş. Kirleri üzerime yapışıyor. İnsanlar hareketli. Şeytanların uyanık olduğu bir vakit.. Her gözü süzüyorlar. Mezatçıların 5 paralık malı 3 paraya alışlarını ve pis sırıtışlarını görüyorum.

İçim ürperiyor. Biraz daha sendelersem onlara kul olacağım sanki.. Koşmaya başlıyorum. Tüm kopuşlardan iğreniyorum. Ve ilk bulduğum tanıdıklığa sığınmayı düşlüyorum. Ara sokakları aşıp, şehrin kalabalık caddelerinden birine ayak basınca, “ohh” diyorum içimden.

Güvende hissediyorum kendimi. Biraz önce yaşadığım aykırılığa hayret ediyorum. Bu son olsun diyorum. Zihnimin bulanıklığı bir korkaklıkla son buluyor.

Pılımı pırtımı topluyorum, kendimi ve yalnızlığımı üzerime giyiveriyorum. Üşümem bıçak gibi kesiliyor. Hemen biniyorum bir otobüse, en kalabalık olanına.. Evime gidiyorum. Uykum gözlerimden akıyorken yatağı boyluyorum.

Rüyamda; dar, penceresiz bir odada olduğumu görüyorum. Elimde bir kazma, delik açmaya çalışıyorum. İlk tuğlayı dışarı gönderiyorum. Açılan boşluktan süzülen ışıkla gülümsüyorum. Aydınlık gücümü arttırıyor. Sonra bir, iki, üç tuğla daha.. Pencerelerim çoğalıyor..

Dışarı çıkıyorum.. Duvarlarla örülü odanın şimdi daha güzel göründüğünü düşünüyorum. Kazmayı sallamaya devam ediyor ve aldığı darbelerle odanın tümden çöküşünü seyretmeye koyuluyorum.

İçim ferahlıyor. Kuş kadar hafifliyorum.

Uykumdan hafiflik hissiyle uyanıyorum sonra. Uzunca bir süre yatakta boşluğa bakıyorum. Duvarlara ilişiyor gözlerim, duvarlar rahatsız etmiyor.

Bütün yükleri taşıdıktan sonra bir anda içe çöküşümü ve sonrasında silkelenip kendime gelişimi unutuyor, sabah sersemliğini üzerimden atıp güne hazırlanıyorum.

 
Toplam blog
: 68
: 931
Kayıt tarihi
: 30.12.06
 
 

Yazmadan duramaz. Öğrenmeden duramaz. Sevmediği yerde durmaz.   ..