- Kategori
- Şiir
Kısır döngü

Ah canım
kirpi bile olsam burnumun dikeni yok...
göğeren ekinlerin arasından geçtim hep,
saplamadım dikenim...
vaktiyle
çiçeklerin üzerine
ve böceklerin
ve deri pabuçlu nasırlı ayakların
ve dalgalı saçlarına hale hale
papatya tacı takan
hızmalı kızların
taşa kaderini
taşın kaderini yontan
gözlerine tarihin tozu kaçmış
ateşte çiçek yakmış
kilde alev alev aşka gelmiş
gelmiş de kurtulamamış
tablet olmaktan...
kırk ince kilit gibi
düğmesi dikenli gül
ah nasıl al basardı yanağını
mayısta dalda kiraz gibi...
dönüp arkamı gidemiyorum
duyarken kulağım
gömütten gelen bu sesi..
oysa çoktan
başak oldu gözleri
yüreğiydi öğütülen değirmende
bir çiğnemlik hitit ti ekmek
güneşe ondan sıcak baktım ben...
gitmiyoruz demek
dönüp dönüp duruyoruz demek
ana rahminden düşüp toprağa
demek
kalkıp ot ot
kalkıp et et
kalkıp konuşarak
kalkıp güle oynaya
sonra yine toprağa...
demek
kil bir kaptan bakıyoruz arada bir hayata...
demek rotasyon
demek şark hizmeti
demek amino asit
demek bir başınalığım milattan kalma...
uyanır gibi yedi uyurlar mağaradan
açtım gözlerimi isa dan çok sonra ben...
baktım
sadece şekli değişmiş yazı yazmanın
hala yerle yeksan olmuş yakınlarımızı
su katıp çamur yapıp
güneşe bırakıp yan yana
tuğlalar yapıyoruz...
tuğladan evlere
saklıyoruz sevdiklerimizi...
bu nasıl kısır
bu nasıl döngü...
kirpi bile olsam burnumun dikeni yok...
göğeren ekinlerin arasından geçtim hep,
saplamadım dikenim...
vaktiyle
çiçeklerin üzerine
ve böceklerin
ve deri pabuçlu nasırlı ayakların
ve dalgalı saçlarına hale hale
papatya tacı takan
hızmalı kızların
taşa kaderini
taşın kaderini yontan
gözlerine tarihin tozu kaçmış
ateşte çiçek yakmış
kilde alev alev aşka gelmiş
gelmiş de kurtulamamış
tablet olmaktan...
kırk ince kilit gibi
düğmesi dikenli gül
ah nasıl al basardı yanağını
mayısta dalda kiraz gibi...
dönüp arkamı gidemiyorum
duyarken kulağım
gömütten gelen bu sesi..
oysa çoktan
başak oldu gözleri
yüreğiydi öğütülen değirmende
bir çiğnemlik hitit ti ekmek
güneşe ondan sıcak baktım ben...
gitmiyoruz demek
dönüp dönüp duruyoruz demek
ana rahminden düşüp toprağa
demek
kalkıp ot ot
kalkıp et et
kalkıp konuşarak
kalkıp güle oynaya
sonra yine toprağa...
demek
kil bir kaptan bakıyoruz arada bir hayata...
demek rotasyon
demek şark hizmeti
demek amino asit
demek bir başınalığım milattan kalma...
uyanır gibi yedi uyurlar mağaradan
açtım gözlerimi isa dan çok sonra ben...
baktım
sadece şekli değişmiş yazı yazmanın
hala yerle yeksan olmuş yakınlarımızı
su katıp çamur yapıp
güneşe bırakıp yan yana
tuğlalar yapıyoruz...
tuğladan evlere
saklıyoruz sevdiklerimizi...
bu nasıl kısır
bu nasıl döngü...