Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Mayıs '08

 
Kategori
Deneme
 

Kişisel gelişim

Kişisel gelişim
 

beyin; bir et parçası, ya da bir 3.boyutta ruhun ta kendisi.


Felsefe psikolojiye ekmek kapısını araladığından beri, kişisel gelişim diye modası hiç mi hiç geçmek bilmeyen bir deyim tırmalıyor kulaklarımızı. Bu tırmalanış yalnız kulaklarımızda kalsa neyse! Gelişimcilikleri kişiselliklerinde kalan bu gelişmişler, kitaplarında kelimelerine, konferanslarında ses tonlarına, vurgularına öyle umutlar katar, öyle vaatlerle (bir nevi) hipnoz ederler ki 'öteki' dediklerini! Öyle ya, kişisel gelişim! Kişinin ötesinde kalan tüm kişiler 'öteki' oluveriyor ve taş devirlerinden bu yana süregelen güç-yemek-otorite üçleminde, gerekirse kafasına vura vura, o öte-kinden ekmeğini alıyor; hep daha da fazla yemek için çırpınıyor.

'Çocuklar 1–3 yaş arası her şeyi kendilerininmiş sanırlar. Anne onun için vardır. Baba da öyle! Tüm oyuncaklar onun oynaması için yapılmıştır. Ve tüm öteki çocuklar onun arkadaşı olmak için doğmuştur. Gördükleri her şeyi istemeleri de çocukların, işte bu yüzdendir.'

Özel mülkiyetin böylesi çocuksu bir açgözlülüğe, doymak bilmezliğe sürüklenişi, insan ordularının umut mayınlarına sürüklenişi ve benzetmelerle bezenmiş bol sıfatlı cümlelerin ardındaki boş linklerde okurun, dinleyicinin hep eli boşluk hali, artık fark edilmeli.

'Bay x insanlara mutluluğun ve zenginliğin kapılarını aralıyor.'

'Haftalarca New York Times Bestseller listesinden inmeyen x kitabının yazarından çok konuşulacak bir kitap daha!'

'İnternetten zengin olmanın 50 altın yolu!'

İnsani değer ve duygular temeline dayandırılmış izlenimi veren ideler, iki kavramı da aslında hiç olmadığı kadar yok sayıyor. Başarı tanımlarını görmez miyiz hepimiz? Rakamlara, belgelere dayalı bir insani vasıflama, bir statü anlayışı ile, dostluk, birliktelik, iyilik, yardımseverlik gibi kelimeleri tekrarlamaları hiç bir anlama mazhar olamıyor. Öğrenci olsun, tüccar olsun, siyasetçi, yönetici olsun, hedef olarak hep en üsttekine çevirdiği gözlere hırstan haleleri çoktan yerleştirmişlerdir zira. Sayfalar çevrildikçe, hırs kıskançlıkla yoğrulur. 'Neden olmasın!' denir. Kısa yaşam öyküleri dökülür satır aralarına. 'Onlar başardı, siz neden yapamayasınız?'

Duyguları bile planlayan bu zihniyet, insani ilişkileri soğuk bir sembolizmle sınırlıyor, hayatı bir protokol ekseninde merkeziyetçi anlayışa itip, kendimize karşı bir resmiyet sunuyor. Yaşam koçları bizim yerimize düşünüyor, bizim için duyuyorlar. Ne mutlu kişisel gelişimciyim diyene!

Bulunduğumuz noktada psikolojinin insanlığa hediye ettiği sonsuz nimetler var. Yadsınamaz gerçekleri, güzellikleri var bu bilimin. Ancak ‘kişisel gelişim’ adı altında toplanmış, tek amacı kişisel kazanç, ego tatminiyeti olan ‘yaşam koçları’nı bilimsellikten uzak bir güruh olarak görüyorum.

 
Toplam blog
: 22
: 540
Kayıt tarihi
: 25.04.08
 
 

Hayal Bilgisi Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Yayın Yönetmeni | İngilizce Öğretmeni http://edebi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara