- Kategori
- Kişisel Gelişim
Kişisel gelişimin önündeki tuzaklar - 1
Öncelikle yazım biraz uzun bir yazı olacak ve yazının devamı yarın ve sonraki günlerde de devam edecek. Şimdiden kusura bakmayın. Çünkü, konu gerçekten önemli ve muhakkak farkındalığına varılması gereken bir konu.
Konu, daha önce “EGO” başlıklı yazımda kısacık bahsettiğim ve bugün biraz daha detaylandırmayı istediğim çok önemli bir konu. Gün, kişisel gelişim yolunu tıkayan sabotajcıyla tanışma günü...
Eğer ilgileniyor ve de okuyorsanız, tüm kişisel gelişim yazılarının ortak bir özeti vardır. Bu da, “insanın güç ve potansiyelini kendi içinde barındırdığı ve her insanın aslında aynı yeti ile dünyaya gelip, kendi seçimleri ile hayat yolunu kendi belirlediği” dir.
Peki her insan aynı yeti ile doğan ve zorlukları aşabilen bir varlıksa, nasıl oluyor da bu güç ve potansiyel her insanda ortaya çıkmıyor? Ne oluyor da kendimize bir türlü söz geçiremiyoruz?
Evet işte şimdi yazımızın konusu sabotajcı ile tanışıyoruz.
SABOTAJCI KİMDİR?
Kendisi, içimizde yaşayan biri ve o kadar çok konuşuyor ki, içimizdeki bizi kamçılayan, cesaretlendiren, takdir eden sesleri bir güzel susturup; onca güzel ses arasından, bize ait olmayan korkuları, kaygıları ve endişeleri dinlemeyi seçmemize sebep oluyor. Biz ne kadar akıllıysak o da o kadar akıllı ve hatta yeri geldiğinde de bir o kadar kurnaz. Size genellikleOLMADIĞINIZ’ı hatırlatan, hayatınızın kontrolünü ele geçirmeye çalışan, sizi O olduğunuza ikna edendir.Yeri geldiğinde dostunuz yeri geldiğinde de düşmanınızdır. Ve çeşit çeşit te huyları vardır. Gelin bu huylara bir bakalım.
SABOTAJCININ HUYU 1:
Dedik ya çok konuşuyor diye..Söylediği gerekçeler bazen o kadar gerçekçi ve mantıklı oluyor ki insanın inanmaması mümkün olmuyor. İnanınca da, pek tabii olarak, gerçekleştiremeden sonlandırdığımız hayallerimiz, başlamadan bitirdiğimiz hedeflerimiz/ işlerimiz oluyor. Yani pes ediyor ve başaramayacağımızı düşünüyoruz. Yani, sabotajcı bize ne kadar güçlü olduğumuzu UNUTTURUYOR ve SÜREKLİ KONUŞUYOR.
Bu söylenilenlerden hiç birşey anlamama ihtimali yok. Çünkü siz kimden bahsettiğimi çok iyi anladınız.
Gelin, öncelikle, bu sabotajcıya maruz kalmış iki insanı ve durumlar karşısında verdikleri tepkileri tanıyalım.
Sabotajcımızı pek bir seven ve onun yönlendirmesine maruz kalmış insanlar için olaylar nasıl gerçekleşiyor, bir bakalım.
-Kendileri sınavı geçememişlerdir çünkü daha önce de bunu başaramamışlardır ve zaten sınav da zordur.
- İstedikleri kiloya erişememişlerdir çünkü daha önce defalarca denemişlerdir ve zaten de genetik olarak ta kilolu olmaya yatkındırlar
- İstedikleri işe girememişlerdir çünkü denemedikleri kalmamıştır, daha ne yapsınlardır ve zaten de iyi iş için torpil gereklidir .
- Terfi edememişlerdir çünkü geçen yılın tekrarı yaşanmıştır ve zaten de sistem adaletsizdir.
Sabotajcıları, %100 ihtimal ile bir sonraki yaşanacak aynı durumlar karşısında kendilerine bu yaşanılanları hatırlatacaktır ve malesef bu arkadaşlarımız, hayallerinden vazgeçerek, pes ederek, durumlardan kaçarak kalıcı başarısızlık(!) durumunu devam ettireceklerdir.
Sabotajcıyı hiç dikkate almayan, onu dinlemek yerine onu susturan, sanki elinden çok sevdiği oyuncağını alıyormuşsunuz gibi hayaline sımsıkı tutunan ve onu asla bırakmayan geçici başarısızlık(!)lar yaşayan arkadaşlarımız için durum nasıl olacak bakalım.
- Kendileri sınavı geçememişlerdir çünkü o hafta uyku düzenlerine dikkat etmemişlerdir artık bir dahaki sefere kesindir.
- İstedikleri kiloya erişememişlerdir çünkü henüz kendilerine uygun bir diyeti bulamamışlardır.
-İstedikleri işe girememişlerdir çünkü istedikleri işin karşılarına çıkması için henüz doğru zaman olmayabilirdir.
-Terfi edememişlerdir çünkü geliştirmeleri gereken bir takım şeyler daha var demektir ki olmamıştır.
Sabotajcıları, ilk örnekteki arkadaşımıza yaptığı gibi %100 ihtimal ile bir sonraki yaşanacak aynı durumlar karşısında kendilerine bu - sözüm ona başarısızlıkları- hatırlatacaktır.
Ve, bu arkadaşlarımız sabotajcıyı susturarak, bir önceki sefer hedeflerine gitmelerine engel olan durumları ortadan kaldırarak ve kendilerine inanarak, başarılı olmayı seçecekler ve hayallerinden, isteklerinden vazgeçmeyeceklerdir.
Şimdi, bu noktada sabotajcının bize sürekli unutturmaya çalıştığı “Başarı” kelimesi yerine en sevdiği kelimelerden biri olan ve sürekli bize geçmişten getirdiklerimizle hatırlattığı “Başarısızlık”ın ne olduğunun tanımını yapmak hiç fena olmaz..Bu tanımı, Amerikalı yaşam koçu ve yazar olanAnthony(Tony) Robbins’in çok sevdiğim bir sözü ile tamamlamak ve o sözü de kocaman harflerle yazmak istiyorum.
“BAŞARISIZLIK DİYE BİRŞEY YOKTUR, SONUÇ VARDIR. EĞER İSTEDİĞİN SONUÇLARI ELDE EDEMEZSEN, BAŞARISIZLIĞA UĞRAMAZ, SONUÇ ALIRSINIZ.”
İşte, sabotajcıya ayak uydurmayan arkadaşlarımız için durum budur. Onlar, sadece bir SONUÇ elde etmişlerdir ve bu SONUÇ’un da GEÇİCİ olduğunu bilirler. Faydasız olan bu SONUÇ’u devam ettirmektense de, süreçte değişikliğe giderler. İçindeki gücün farkında olduklarından, geçmişte yaşanan başarısızlık gibi bir durum yoktur. Ve sabotajcı bir sonraki seferde kendilerine bu başarısızlığı(!) hatırlattığında, onlar bunun sadece geçici bir sonuç olduğunu bilirler.
Sabotajcının soktuğu bu geçici felç durumundan ve konfor alanımızdan çıkamaz, içimizdeki potansiyelin farkına varamaz, zihnimize gelen korku ve kaygı dolu düşünceleri yönetemez ve duygularımıza hakim olamazsak, maalesef bizi yöneten sabotajcıyla, onun istediği şekilde bir hayat sürdürmek durumundayız.
Geçenlerde kişisel gelişim sayfalarının birinde dolanırken karşılaştığım ve Amerikalı bir yazar E.E. Cummings’in çok beğendiğim bir sözü ile bu yazımı sonlandırmak istiyorum.
“BEN’in sürdürebileceği savaşların en zorlu olanı, BEN’i an be an başkası olmaya zorlayan bu dünyada, kendinden başka BEN olmamak için savaşmaktır ve bu savaş hiç bitmez.”
Belki de sabotajcınızla gireceğiniz tatlı sert savaşlar biraz hırpalayacaktır. Burada mühim olan içinizdeki o sesleri yönetebilmek ve seçimlerinizin özgürlüğünü yaşayarak hayatın tadına varmaktır.
Yarın, sabotajcımızın diğer huyları ile tanışmak üzere diyerek bugünkü yazımı sonlandırmak istiyorum.
Sevgiyle,
NERGİS KAYGAS