Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kıskançlık hakkında

Yüreğe Karşı Etek

Ortalama erkeğin tutkusu da takıntısı da tendir. Sevdiği kadın başkasına gönül verse aldırmaz ama eline başka erkeğin eli değse cinayet işleyebilir.

Şöyle düşünür:

“İsterse başkasını sevsin, yeter ki sevişmesin.”

Kadında cümle tersine döner:

“İsterse başkasıyla sevişsin, yeter ki sevmesin.”

Çünkü kadına göre vücudun merkezi yürektir; erkeğe göre etek... İstisnalar dışında ikisi de o merkezi koruma derdindedir. Erkek eteği paylaşmaz, kadın yüreği...

Can Dündar

Milliyet 25-10-2009

Kadın için büyüteceği Yavrunun geleceği, Erkek için büyüteceği Yavrunun gerçek Babası olması önemlidir.

Yukarıdaki yazı kıskançlığın doğal yani içgüdüsel olanının tezahürünü anlatıyor. Erkek ve dişinin içgüdüsel kıskançlığının merkezinde hep türün geleceği olan ’yavru’ vardır.

Doğa hayvan türlerinin sürekliliğini sağlamak için onları üreme ve yavrularını büyütme içgüdüsüyle donatmıştır. Aralarındaki ilişkilerin çoğunu bu esas üzerinde temellendirmiştir. İnsanlarda da durum çok farklı değildir. Biz düşüncelerimiz, duygularımız, fikirlerimizle bunu ne kadar yadsımaya çalışsak da ta homo sapiensden beri bu içgüdülerimiz fazla değişmeden, yerli yerinde duruyor.

Hayvanlar aleminde bazı dişilerin sahip  olacağı  yavrunun bakımı ve büyütülmesi için erkeğinin yardımına ihtiyacı vardır.

Leopar gibi bazı türlerde dişi sadece döllenmek için erkekle birkaç günlüğüne beraber olur. Çiftleşmeden sonra ayrılır ve birbirlerini bir daha görmezler. Dişi yavrularını erkeğin yardımına ihtiyaç duymadan, tek başına büyütür. Dişi ava çıkarken kolay ulaşılamayacak bir kovuğa yavrularını bırakır ve avının tamamını veya getirebildiği kısımlarını yavrularına getirerek onları besler. Onun bu tek başına, minnetsiz, özgür yaşama, yavrularını besleme ve koruma gücü ve yeteneği her hayvanda yoktur.

Bazı hayvanlar yavrunun büyütülmesinde ya erkeklerinden ya da ailelerinden yardım almak zorundadır. Bu yardımın niteliği yavrunun veya yavruların beslenmesinin ve güvenliğinin sağlanması şeklinde olabilir. Bu yardımlaşma bazı hayvan türlerinde ömür boyu monogami, yani tek eşlilik şeklinde olurken bazı türlerde sadece yavrunun büyütülmesi için geçen zamanla sınırlı monogami şeklindedir.

Genellikle yavruyu tek başına koruyup, tek başına besleyebilecek koşullara sahip olmayan veya tabitatı çok fazla tehlike ve avcı barındıran türler erkekten veya aileden yardım alırlar. Bazı hayvan türlerinin sürüler halinde yaşamasını özünde avcı saldırılarına karşı topluca karşı koyarak türlerini sürdürme içgüdüsü vardır. Onların sürüden ayrılmaları halinde avlanmaları kolaylaşır.

Aslan, çita, kurt, sırtlan, vahşi köpek gibi  bazı yırtıcıların avlanma stratejilerinde en zayıf, en güçsüz olanı veya en geride kalanı ‘sürüden ayırarak avlama’ vardır. Bu nedenle özellikle sürü halinde yaşayan hayvanlar yeni doğan yavruların etrafında bir güvenlik çemberi oluşturarak onu gizler veya kamufle ederler. Bu yolla onu sürü içinde tutmaya gayret ederler. Özellikle fillerde sadece anne değil bütün aile yavruyu canları pahasına korumaya çalışır.

Doğan yavru sadece dişi ile erkeğin değil sürünün kendi arasındaki ilişkisinin özünde yer alır. Yavrunun geleceği için başta anne ve baba  olmak üzere akrabalar ve nihayet türün diğer üyeleri sorumluluk alırlar. Hayvanlar aleminde dişi ile erkek arasındaki ilişkilerin özünde hep doğacak yavrunun beslenmesi, büyütülmesi vardır.

Dişinin ideal erkeği seçmede türlere göre çeşitlilik gösteren birçok kıstas vardır.

Bazıları aralarında kavga eden erkeklerin galibini beklerken, bazıları kendilerine sürekli şefkat gösterip yiyeceklerini veya yuvalarını paylaşanları tercih ederler.

Erkek Dokumacı Kuşları ince dallardan yaptıkları güzel ve gösterişli yuvalarla dişinin dikkatini çekmeye çalışırken aslında ‘bak birlikte büyüteceğimiz yavrularımız için öyle güzel bir yuva yaptım ki eğer beni tercih edersen yavrularımızın bakımında ve beslenmesinde de sana yardımcı olacağıma söz veriyorum’ demek istemektedir.

Bazı kuşlar danslarıyla, bazıları göstertişli renkleri ve çalımlı yürüyüşleri ile dişiden ilgi görmeye çalışır. Onlar da ‘bak beni tercih edersen benim gibi güçlü ve gösterişli genlere sahip yavruların olur’ demek istemektedirler.

Hayvanların dişilerinin beslenme dışında kalan zamanlarının büyük bir bölümü eş seçimi, döllenme ve doğan yavruları besleyip büyütmekle geçer. Dişilerin eş seçiminde önceliği genellikle sağlam genlere sahip erkek ise de bazı türler bu tercihlerini şefkatli erkek seçme biçiminde kullanırlar zira doğacak yavrunun en az annesi kadar babanın da ilgisine ihtiyacı vardır. Bazı penguenler başta olmak üzere birçok kuş türünde erkekler de dişiler gibi kuluçkaya  yatarlar ve yavrunun beslenmesini, korunmasını üstlenirler.

Hayvanlar aleminde kavgaların önemli bölümü teritoryayı korumak, haremi korumak, yiyeceğini korumak, yavruyu korumak, sürüyü korumak, yuvayı korumak, dişiyi korumak veya dişiye beğenilmek için yapılır. Dişiler çiftleşme zamanı geldiğinde kavga eden erkekleri dikkatle gözlemlerler. Kavgada galip gelen erkek epey yaralanmış bile olsa ona meylederler. Fakat bunca tehlikeyi göze alan erkeğin hiç haz etmediği şey başka erkeklerden olmuş yavruların sürüdeki varlığıdır. Çünkü kendi dölünden olmayan yavrulara bakmak, onları korumak istemediği için onları ya öldürmeyi veya sürünün dışına çıkarmayı denemekten vazgeçmezler. Üvey babalığı kabullenecek kadar şefkatlileri çok azdır.

Hayvanlar aleminde yavru ve onun geleceği ne kadar yaşamsal ise insanlar için de kadın, erkek ilişkisinin özünde yavru ve onun geleceği aynı oranda yaşamsaldır. Burada konu edilen İçgüdüsel Kıskançlığın temelinde de yavru ve onun geleceği vardır.

Evli ve yavru sahibi olmaya aday veya yavru sahibi olmuş kadın, erkeğin başka bir kadına gönlünü kaptırmasını yani duygusal olarak bağlanmasını istemez. Çünkü gönlünü kaptıran erkeğin kendinden uzaklaşarak yavrunun bakımını yarım bırakmasından korkar.

Bütün isteği yavruyu birlikte büyütmek yani büyürken erkeğinden yardım almaktır. İnsan yavrusu hayvanlardan farklı olarak zayıf doğar ve en az 6 yıl desteğe ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç sadece beslenme ve korunmayla sınırlı değildir. Yavrunun hayatta kalabilmesi, konuşabilmesi, ilişki kurabilmesi için bu birlikteliğe ve ilgiye gereksinimi vardır. 6 Yaşına kadar anne ve babayı örnek alarak öğrendiği her şey geleceği için çok önemlidir.

Evli kadın erkeğin kendi yanında kalacağına güvendiği ve ondan yardım aldığı sürece, onun gelip geçici, kısa ilişkilerine pek fazla aldırmaz. Yeter ki bu kısa ilişkiler başkaları tarafından bilinip gururu örselenmesin. Onun için esas olan henüz büyümekte olan yavrularının anne ve babanın yanında güvende olmasıdır. Kadın, hasta veya güçsüz olduğunda babanın yavruya bakmayı üstleneceğine güvenmesi gerekir. Kadın bu güveni duyduğu sürece erkeği çok fazla (içgüdüsel olarak) kıskanmaz. Ne zaman ki erkeğin tutum ve davranışlarından başka bir kadına meylettiğini ve daha da önemlisi onun öteki kadına gidebileceğini sezerse (kadınların bu sezgileri çok güçlüdür) içgüdüsel kıskançlığı ortaya çıkar. Kadınların en yıkıcı kıskançlıkları genellikle böyle durumların yaşanmasıyla başlar.

Erkeklerde durum tersinedir. Erkekler kadının duygusal ilişkilerinden çok fiziksel ilişkilerinden veya bu ilişkilerden kuşkulandığında içgüdüsel kıskançlık yaşarlar. Çünkü erkek doğacak ve bakımını üstleneceği çocuğun gerçek babası olmak ister ve kendinden olmayan başka erkeğin çocuğuna baba olmak istemez. Bu içgüdüsel tepki bazı hayvanlarda o kadar güçlüdür ki babası olmadığı yavruları boğarak öldürenler bile vardır. Örneğin yeni bir ailenin başına geçen erkek aslan tekrar dölleme aşamasına getirmek için dişinin başka bir aslandan olan yeni yavrularını boğarak öldürür. Yavrularının boğulduğunu gören dişi bütün gece ağlar ama çaresizdir. Bunun için ailenin bakımını üstlenen erkeğe saygılı olmak zorundadır. Çünkü ailenin erkeği bundan sonra aileye katılacak yavruların kendi dölü olmasını şart koşmaktadır. Kendi soyunu ve ailesini korumak için gelecekte ölümüne kavga edecek hatta ölecektir.

Erkeğin tensel ve kadının duygusal kıskançlığı arasında, her ikisinin doğasından, içgüdülerinden kaynaklanan, yavrunun kimden olduğu ve nasıl büyütüleceği ile ilintili bir fark vardır. Kıskançlığın doğal yani içgüdüsel olanının temelinde erkek için doğacak yavrunun gerçek babası olması, kadın için erkeğini öteki kadına kaptırmadan, yavrunun birlikte ve güvenle büyütülmesi vardır.

 


 

 
Toplam blog
: 36
: 2563
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Eczacı, Optisyen Fizik, özellikle optik fizik konusuna ve genel olarak görüntü ve ses teknolo..