Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Kıskançlık Üzerine - 1

Kıskançlık Üzerine - 1
 

https://assets.miniguide.es/img/il-bacio@2x.jpg


Hayvanlarda da var mıdır bilmiyorum ama biz insanlarda var olan, şüphesiz insan oldukçada var olacak duygularımızdan biri bu, kıskançlık. Azı düşündürten, çoğu zarar veren, ortası karar olup normal ve doğal karşılanan, üzerinde durup düşünmeden sadece o an için körür körüne içine kapılıp yaşadığımız bir duygu. Araştırdıkça da enteresanlığını ve bizlere neler yaptırtabileceğini bir kere daha gördüğüm duygularımızdan. Her insan kabul etsede kabullenmesede özel hayatında, sosyal hayatında, kendi içinde bir şekilde öyle ya da böyle yaşar kıskançlığı.
 
Gelin gündemimizdeki acı dolu haberlerin içinden biraz olsun sıyrılıp insan olmamızın bize getirdiği duygulardan birini tanıyalım. Maalesef ki gündelik hayatımızı son derece etkileyen ve inanılmaz şekilde çevremde özellikle de son zamanlarda fazlasıyla artış gördüğüm, kimisi için tamamen veya başkası için kısmen ilkel olan bu duygumuzun üzerinde durup onu daha iyi anlamaya çalışalım.
 
Dedim ya özel hayatımızda, yakın çevremizde, iş hayatımızda, okul hayatımızda bizi her an her yerde etkileyebilecek olan bu duygu, eğer ki dikkat etmezsek bizleri esiri alıp, ciddi anlamda sıkıntı ve stres içerisine sokma potansiyeline sahip. Bu yazım sayesinde belkide yaşantısında bu yüzden sorun yaşayan kişilere bu duygumuzu tanımamız adınan bu konuda farkındalık yaratıp birazda olsa bir yardımım dokunur. Çevremde artış gördüğüm kişilere ve çevrelerine son derece zarar veren bu duygumuz üzerine yazmamım temel amacı da zaten bu, yani yardımcı olabilme isteğim.
 
Belkide okudukça, ''Aaa evet işte O'' diyecek ve tabiki öncelikle kendisine sonrasında da size veya başkalarına bu konuda işkence çektiren birilerini hatırlatacak bu yazım. Konu çok geniş, önemli bir konu. Daha çok kişisel ve yakın çevrimizi ilgilendirebilecek ama toplumsal sorunlara da yol açabilecek potansiyelde. Bu yüzden yazımı çok uzatıp sizi sıkmak istemesemde, olabildiğince akıcı bir dilde ve üç parça halinde aktarmaya çalışacağım size. Haydi beraber kısa başlıklar altında gayet doğal bir o kadar da bize akılalmaz şeyler yaptırabilecek olan bu duygumuzun anatomisini çıkaralım. 

KISKANÇLIK NEDİR?
 
Kıskançlığın tanımıyla başlayalım. Bu konuda yaşanılan duruma göre birkaç farklı tanım görebiliyoruz. Kıskançlık; bir kişinin veya bir ilişkinin yitirilmesinden endişe duyulan, karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuz bir durumdur. Bu duygumuz ilkel çağlardan beri süregelen bizi biz yapan, bazen içimizi yiyip bitiren olumsuz bir duygu hali. Kişinin ilgi ve sevgi duyduğu birine, ilişkisine, aşkına dışarıdan bir tehdit geldiğini hissederek, bu nedenle bu kişide oluşan olumsuz hislerle gösterilen tutum ve davranışların tümüne kıskançlık denir. Kıskançlık aşktan daha yoğun yaşanılır ve kişi için oldukça yıpratıcıdır.
 
Başka bir deyişle kıskançlık; hem başkalarının sahip olduğuna sahip olma isteği, hem de sahip olduğunu, başkasına kaptırma korkusu, bir ilişkinin veya bir kişinin yitirileceği endişesidir. Genel anlamda insanın sahip olduğu ilgi ya da sevgiyi kaybetme, başka biriyle paylaşma endişesi ya da başka bir insanda ya da yaşamda var olan şeylere sahip olma isteğini de içeren kaotik, acı veren bir ruh hali diyebiliriz.
 
Hepimiz zaman zaman kıskanç oluruz ama güçlü kıskançlık duygusunun asıl nedeni kişinin kendine olan güvensizliğidir. Kıskanç bir insan sadece partnerinin sadakatinden şüphe etmekle kalmaz, kendi çekiciliğinden ve kapasitesinden de şüphe eder. Hatta kendilerinin, beraber oldukları insanın sevgisini hak etmediklerini düşünürler.
 
Kıskançlık olumsuz olsa da tamamen normal ve insani bir hissiyattır ve uzmanlara göre kökeni çoğunlukla çocukluğumuza kadar dayanır. Örneğin; aileye katılan yeni bir kardeş, ilgi ve sevgi kaynaklarımız ebeveynerimizin ilgi ve sevgilerinin, aileye yeni katılan küçük kardeşe göstermesi, kıskançlık duygusu ile tanışmamıza büyük ölçüde sebep olabilir. Aileye küçük bir kardeş katıldığı zaman sevilmemekten hatta gözden düşüp terkedilmekten korkarız. Kıskançlık kardeşler arasında bu şekilde gelişir. Hayatımızın ileriki zamanlarında ise bu çocukluk dönemimizde tanıştığımız kıskançlık hissi her türlü ilişkilerimizde devam eder.
 
Çoğumuz bilmiyorum biliyor mudur ama insanlık tarihindeki ilk cinayet de kıskançlık sebebiyle işlenmiş. Kabil’in Habil’i öldürmesinden söz ediyorum. Kuran-ı Kerim ve diğer Kutsal kitaplarda geçen, yüce yaratıcının insanlığa ders olacak şekilde anlattığı bu ibretlik hikayede kıskançlık ve öfkenin neticesinde bir cinnetle iki kardeşten biri diğerini öldürmüştür. Kısaca anlatcak olursam; Hz. Adem'in iki oğlu olmuş, Habil ve Kabil. Bunlar yurdumuzun adeta cennetten bir parça olduğunu bir kez daha bize hatırlatır nitelikte, bereketli topraklarımızda Harran'da yaşıyorlarmış, Habil çoban Kabil ise çiftçiymiş. Bir gün Habil ve Kabil Rabblerine adaklarını sunarlar. Fakat, Habil'inki kabul edilirken Kabil'inki kabul edilmez. Ve kırda oldukları bir zaman Kabil Habil'e karşı çıkar ve onu öldürür. İlgilenenler google amcaya bakıp detaylara ulaşabilir. Bu ve daha birçok olayda görülüyor ki kıskançlık ciddi boyutlarda cinayet sebebi olmuştur ve olmaktadır.

KISKANÇLIK BELİRTİLERİ NELERDİR?
 
Kıskançlığın göze çarpan birçok belirtisi var tabiki. Ama kıskançlık yaşayan kişi bunları biliyor mu? Hayır. Genellikle kıskanan kişi değilde önce kıskanılan kişi bu belirtilerin farkına varıyor ve rahatsız olmaya başlıyor. Başlarda, çoğu zaman kendileri bu durumun farkında olmaz hatta kendilerine bu davranışları gayet normal bile gelebiliyor. Ve kıskançlık gösterdikleri kişiler tarafından uyarılıyorlar. Sonralarda kişi yaptığının yanlış olduğunu biliyor ama kendisine ve kıskançlığın sebep olduğu rahatsızlık boyutuna ulaşabilen davranışlarına engel olamıyor.
 
Sevdiğiniz birini kıskandığınızda kendisi bundan rahatsız oluyorsa, sahiplenme konusundaki hareketlerinizden irrite oluyorsa sağlıksız bir kıskançlığa girdiniz demektir. Bu tür kıskançlık sürekli izleme, sorgulama, kontrol etme, tuzaklar kurma, kısıtlama, misilleme, cezalandırma ve rakibi cezalandırma gibi eylemler barındırır. Takıntı hastalığı ile aslında çok benzeşir. Kıskanan kişi aldatılma ve kandırılma konusunda takıntılı düşünceler geliştirir ve aşırı bir hassasiyet gösterir. Tuzaklar kurar. Sürekli endişe, korku ve kaygı girdabının içinde yer almak, kontrol etme istediği, kişinin kendinde mevcut olan özgüven eksikliğini çarpıtma yoluyla kendini ispat etme isteği, talepkarcılık, dayanamamcılık, suçlayıcılık görülen davranışlardır.
 
Örneğin çiftlerde gördüğümüz gibi sosyal medyada sahte bir hesap açıp, güzel fotoğraflarla süsler ve eşine, sevgilisine arkadaşlık daveti gönderir. Bakalım tanışmaya yanaşacak mı diye. En tehlikelisi ise misillemedir. Aldatıldığını düşünerek kendisi aldatır. Bir de sürekli karşısındakini aşağılar hakaret eder ki, kendine güveni azalsın ve başka biriyle birlikte olma fikri aklına bile gelmesin diye. Ya da uzmanların belirttiği günde 300 defa aranan eşler, sevgililer olabiliyormuş. Eşi ya da sevgilisi tarafından aranan biri telefona cevap veremediğinde ise aşırı derecede kıskanılıyor ve kendisine ilk ulaşıldığı anda direk hakaretlerle suçlanabiliniyor.
 
Peki kanımızda değişen değerler var mı? Bu konuda çok ilginç bir araştırma yapılmış. Pisa Üniversitesi Psikiyatri bölümü uzmanlarından İtalyan doktor Donatella Marazzitti tarafından 400 kişiyle yapılan bir aşk araştırması var. Bu araştırmayı konuyla ilgilenenler okusun, bence çok önemli bir araştırma. 400 aşığın beyin kimyası incelenmiş. Aşıkların büyük çoğunluğunun serotonin düzeyinin yüksek olduğu görülmüş. Aşırı kıskançlık olan sebepsiz yersiz aldatılma korkusu yaşayan kişilerde serotonin hormonu normale göre çok yüksek görülmüş. Serotonin hormonu beslenme alışkanlığı, uyku düzeni, mutluluk hali, huzur gibi birçok mental ve yaşamsal fonksiyonla ilgili rol alan bir hormonumuzdur. Azlığı ve fazlalığı çeşitli rahatsızlıklara neden olabilir.

KISKANÇLIK NORMAL MİDİR?
 
Aslında bakacak olursanız tabiki de dozunda bir kıskançlık gayet normaldir ve ilişkileri ayakta tutan en önemli kuvvetlerden birisidir. Eşlerin, sevgililerin birbirleri için değerli olduğunu ve bizlere ilişkilerimizi sağlıklı devam ettirebilmek için çaba harcanmamamız gerektiğini hatırlatır. Yukarıda ünlü araştırmasından bahsettiğim İtalyan doktor kıskançlığın normal olmayan bir duygu olduğunu belirtiyor. Araştırmalarında o bölgedeki toplumun yaklaşık %10 kadarının normal kıskançlık yaşadığını eklemiş.
 
Kıskançlığın insanın doğasında mı olduğu, yoksa sonradan öğrenidiğimiz sosyo-kültürel bir kavram mı olduğu hala tartışılmaktadır. Evrim teorisine göre bakıp bu açıdan değerlendiren uzmanlara göre kıskançlık, kadın ve erkek için farklı evrimsel güçler tarafından şekillenmiş doğal bir tepkidir. Cinsiyet farklılıkları da insanın evrimsel tarihi boyunca karşılaştığı farklı üreme bedelleri ve uyum problemlerine bağlıdır.
 
Evrim teorisine göre bakan uzmanların açıklamalarına göre; döllenme kadın vücudunun içinde gerçekleştiği için anne çocuğun kendisinden olduğuna emindir, oysa baba bundan hiçbir zaman yüzde yüz emin olamaz. Bu yüzden de partnerinin onu cinsel anlamda aldatması erkeğin ileride hem onun olmayan bir çocuğa imkanlarını sunması, hem de soyunu devam ettirememesi demektir. Kadının ise böyle bir problemi olmamakla birlikte, insan yavrusu iki ebeveynin de bakımına ihtiyaç duyduğu için, kadının soyunu devam ettirmesi için o bebeğin yaşaması gerekmektedir. Kadın bunun için partnerinin imkanları ve olanaklarıyla desteğine ihtiyaç duyar. Evrimsel teoriye göre bu yüzden, partnerinin başka bir kadına aşık olup, zaman ve imkanlarını ona yönlendirmesi kadın için bir tehlikedir. İşte kıskançlık ta burada doğar.
 
Sosyo-kültürel yaklaşıma göre ise kıskançlık, sosyal ve kültürel bir olgudur. Kişi yaşadıkça, içinde bulunduğu toplumun yarattığı ilişki kurallarına göre kıskanmayı öğrenir. Kendi anne ve babasının ilişkisi o kişinin karşı cinsle ilişkisinde bir model olacaktır. Onların sevgi, saygı, sadakat, kıskançlık tanımlarını öğrenen çocuk, büyüdüğünde kendi ilişkisinde bu tanımlara uygun davranacaktır. Cinsiyet farklılıkları da kadın ve erkek için kıskançlık yaratan durumları ve uygun tepkileri tanımlayan sosyal kurallardan etkilenir.
 
Devam edecek...
 
Emre1

 

 
Toplam blog
: 21
: 3107
Kayıt tarihi
: 21.05.09
 
 

İstanbul doğumluyum... İstanbul da yaşamaktayım... Tıp Fakültesi'ni yeni bitirdim-bitiricem sayıl..