Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

15 Temmuz '08

 
Kategori
Dünya
 

Kıtalar Birer Sandal Gibidir

Kıtalar Birer Sandal Gibidir
 


Kaynamış bir sütün üzerindeki kaymak tabakası, soğumuş et suyunun yüzeyinde görülen yağ tabakası, kaynama noktasına ulaşmış bir maddenin köpüğü ne ise; yumuşak ve kızgın magmanın üzerinde yüzen yer kabuğu da odur!..


Bu kaya tabakasının birkaç defa kırılarak ayrılan küçüklü büyüklü parçalarını, su üzerinde yüzen sandallara benzetmek alışkanlık haline gelmiştir... Olup bitenleri daha iyi kavrayabilmek için onları, bir bardağın içerisindeki buz parçalarına da benzetebiliriz aslında.


Sudan daha hafif olduğu için buz suda yüzer. Buzun bir kısmı suyun dışında, diğer kısmı da altında kalır. Buz parçası ne kadar büyük olursa suyun altında kalan kısmı da o kadar büyüktür. Buz erimeye başlayınca hacmi de azalır ve suyun içerisinde kalan kısım daha az derine batar. Şu anda belki de, "Öyle olacağı muhakkak, bunu söylemenin gereği nedir?" diye düşünebilirsiniz. Lâkin, suyun içerisindeki buz parçalarını değil de, yumuşak ve yapışkan maddeler üzerinde yüzen yer kabuğu parçalarını ele alırsak, sizlere doğal gelen yukarıdaki aynı sözler hepinizi çok şaşırtabilir.


Bir kıta, bilindiği üzere çok büyük bir kütle demektir. Öyleyse yer kabuğu kısmı magmaya hayli batmış olmalıdır. Bizlere çok derin gelen toprağın altı araştırıldığında bu durum açıkça farkedilmektedir. Kıtaların altındaki yer kabuğunun derinliği 30-40 kilometreyi bulmaktadır. Çok büyük bir kütle olan Alp Dağları ise daha da derinlere iner; tıpkı büyük bir buz parçasının limonatanın içerisine daha fazla batması gibi.


Şimdi bir okyanusu ele alalım... Bu alan bir kıtadan çok daha hafiftir; çünkü hem yüksekliği yoktur, yâni sıfır metredir, hem de kendisini meydana getiren su, taşlardan ortalama 3 kez daha hafiftir. Bu sebeple okyanusun altındaki yer kabuğu, kıtaların alt tabakalarına oranla, magmaya daha az batmaktadır.


Yer'in içerisindeki esraengiz magmaya erişmek için sondaj araştırmalarına bir kıtanın üzerinde girişilirse, yer kabuğunu daha fazla delmek gerekecektir. Fakat bu çalışma okyanusun ortasında olursa, yer kabuğunu ancak 5 ya da en çok 10 kilometre delmek yeterli olacaktır. Bu nedenle Amerikalılar, yer kabuğunu delme çalışmalarını özel şekilde donatılmış bir gemiden yapmayı düşünmüşlerdir.


Kıtaların, kaygan bir zemin üzerinde yüzen birer kocaman sandal olduğu artık kanıtlandıktan sonra; ortaya atıldığı zaman delice bir fikir sayılan, eski bir kuram akla gelmeye başladı... Buna göre, eğer Avrupa ile Kuzey Amerika kıtalarını birbirlerine yaklaştırabilseydik, tıpkı bir bilmece yüzüğünün parçaları gibi kenetlenebileceklerdi. Güney Amerika ile Afrika kıtaları için de aynı şey söylenebilir. Demek ki, çağdaş dünya haritası, tersine gerçekleşmiş, bir bilmece yüzüğü oyununun sonucudur... Birbirinden ayrı olan parçaları yaklaştırıp yerine oturtmak değil de, yaklaşık parçaları birbirinden ayırmak şeklinde sonuçlanan bir oyun!


Değişik kıtalar, şekil yönünden, gerçekten inanılmaz bir şekilde birbirine uyduğu halde bunların yüzmilyonlarca sene boyunca nasıl yol aldıkları ve bilhassa, kızgın magma tabakasının üzerindeki bu taştan sandalları hangi gücün ittiği bir türlü anlaşılamıyordu. Böyle güçlerin gerçekten varolduğu bugün artık biliniyor. Yer kabuğunun altındaki magmanın içerisindeki birtakım akıntıların varlığı anlaşılmakla kalmamış, bunların nasıl geliştikleri de keşfedilmiştir. Bu akıntılar, Avrupa ve Afrika kıtalarını bir yana, iki Amerika kıtasını da öbür yana itmektedir.


Kıtaların magma tabakasının üzerinde kaymaya başlaması, bundan 220-230 milyon sene evvel başlamıştır. Amerika kıtası bu süre içerisinde 5-6 bin kilometre kadar uzaklaşmıştır. Bu da senede yaklaşık olarak 2 santimetrelik bir kayma demektir ki, bunu ölçmek bir insan için olanak dışıdır.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara