Kitap yağmuru...

Kış ancak Ocak ayının ortalarında kendini göstermeye başladı. Şubat’a girişimiz de oldukça sert oldu. Kimi yerde kar, kimi yerde yağmur, sel… Kapanan yollar, donma tehlikesi geçirenler, trafik kazaları, ölümler, sobadan zehirlenenler, soğukta titreyenler… Acılar, hüzünler, kederler, yoksulluklar, kırılmalar… Yolların kapandığı, ulaşımın ve iletişimin kesildiği yerler… İnsan televizyonlarda bu görüntüleri izlerken, çok da ayrımına varmıyor acıların, sıkıntıların, yaşanan güçlüklerin…Bir filmi, bir diziyi izler gibi oluyoruz. Arada ağzımızdan çıkan ah- vah sesleriyle. Sonrasında sıcak odanın ve koltukların rahatlığıyla görüntüler silinip gidiyor.

Ocak ayının tamamına yakınını İstanbul’da geçirdim. Eve kapandığım günlerde bilgisayara odaklandım. Televizyon izledim. Gazete, dergi, kitap okudum. Sokağa çıktığımda yağmuru yaşadığım zamanlar oldu. Kimi kez kar yağarken adımladım sokakları. İki katlı İETT otobüsüyle Boğaziçi köprüsünden geçerken, göğün kar kelebeklerini izledim. Kalabalığı, telâşı, koşuşturmayı, koca kent tedirginliğini yaşadım. Kolay değil İstanbul’u yaşamak… İstanbul’u yaşamak sabır ister, yürek ister, zaman ister, para ister… İyinin, kötünün, çirkinin, güzelin…

Tüm karşıtlıkların barındığı bir ayrı ülke bu İstanbul. Girince korkutuyor, ürkütüyor insanı. Bozguna uğruyorsun ilk başta. Alışınca da canın gitmek istiyor. Bak şimdi sen…İstanbul’u anlatmak için girmedim ki bu yazıya. Ama İstanbul işte; adamın kafasını, yazısını, konuşmasını karıştırıyor. En iyisi ben gene İzmir’e döneyim… Evet bu hafta başında İzmir’e döndüğümde, oturduğum sitenin güvenlik görevlisi, bir tomar kitabı ve dergiyi yükledi kucağıma! Sevincimi, coşkumu, heyecanımı da birlikte… Yerli ve yabancı bir dolu kitap… Doğan Yayıncılık’tan Ocak ayında çıkanlardan bir çoğu, kitaplığıma girmeden ellerime dokundu.

Yeni yetişme yıllarımda beğeniyle, heyecanla okuduğum Kerime Nadir’in iki romanı Hıçkırık ve Samanyolu yeni biçimi, sunumuyla çıktı karşıma. Eski dostlarla buluşur gibi oldum. Romanları Selim İleri yayına hazırlamış. İleri, kitaplarla ilgili yazdığı sunu yazılarında, geçmiş günlere götürüyor bizi. Gelen kitaplardan üçü roman;Richard Yates’in Ablamın Mutluluk Fotoğrafı, Ercan Akbay’ın Değirmenlere Karşı, Hakan İşcen’in Aşkın Haçsız Seferi. Prof.Dr.Sevil Atasoy, yakından izlediği, sıra dışı, yaşanmış olayları mercek altına almış ve Karanlığa Yolculuk adıyla kitaplaştırmış yazdıklarını. Gerçek suç öykülerini ve başka karanlık işleri buluyoruz bu inceleme yazılarında. Ankara Olgunlaşma Enstitisi kurucu ekibi içinde yer alan eğitimci 1928 doğumlu Yümniye Akbulut Şıklığın Resmi Tarihi ’nde hazırladığı defilelerde, sergilerde yaşadıkları olayları, anıları sunuyor sıcak anlatımıyla. Merve Nur Usluer Üniversite bitirme tezi olarak hazırladığı çalışmasını kitaplaştırmış:Abdülkadir Güler’in Eserleri’nde Halk Bilimi Unsurları. Milliyet Blog yazarı dostum Güler’in hayatı, yapıtlarındaki halk inanışları, bayramlar, töreler, yöresel sözler, aldığı ödüller ve hakkında yazılanlar derlenmiş ve okura sunulmuş bu kitapta.

Dergilere gelince, memleketim Gaziantep’ten gelen iki dergi bana duygusal anlar yaşattı. Hemşerim Ahmet Ayaz Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi Ayıntap’ı göndermiş. Benim de bir yazıma yer vermişler sağ olsunlar. Mutlu oldum. Gaziantep Tarih Kültür Dergisi’nin her sayısı da adresime geldikçe heyecan duyuyorum. Bu kez gene memleketimden esintiler taşıdı odama. Zonguldak Devrek’te çıkan Şehir Dergisinin her sayısını da beğeniyle okuyorum. Akköy Kültür Sanat, Edebiyat Turizm ve Geliştirme Derneği’nin Söke’ye bağlı Akköy’de yayımladığı şiir, gezi, çeviri dergisi Akbük de postadan çıkanlar arasındaydı. Yıllardır köylerde kurduğu kütüphanelerle yararlı bir hizmet sunan ana oğul Rasime - Recai Şeyhoğlu’nun “Aydınlanma Yolunda İmece” dergisini atlayabilir miyim hiç. İstanbul’da şair dostum Nalan Çelik’in okumam için verdiği Kar dergisi de yazıları, şiirleri, öyküleriyle içimi ıstı doğrusu. Şimdi gelen bu kitapları, dergileri okumak için zaman yarışına gireceğim. Daha okunmaya sırası gelmeyen kitapları saysam, bu sütunlar yetmez. Ama ben şikâyetçi değilim bu kitap yağmurundan. Tersine katlanıyor mutluluğum. Sevgili dostlar sizin de kitabınız, derginiz, okumanız bol olsun.