Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '22

 
Kategori
Öykü
 

KIYAMET ALAMETİ

    Sıcak ve rutubetli bir eylül günü gri kumaş pantolonu, kısa kollu çizgili gömleğiyle köy minibüslerinin olduğu durağın yanındaki kıraathanede oturuyordu. Mavi ipek mendili vasıtasıyla saçlarının seyrekleşmesi sonucu genişleyen alnındaki teri sildikten sonra cebinden çıkardığı sarı renkli on yedilik pala tespihini çekmeye başladı. İkinci el tuşlu cep telefonundan saate baktı. Köye gidecek minibüsün hareket etmesine yaklaşık iki saat vardı. Kahvehane sorumlusuna çay sipariş ettikten masanın üzerindeki gazeteyi okumaya başladı. Pek hoşlanmadığı üçüncü sayfaya geldiğinde mide bulunduran bir haberi görmenin üzüntüsünü yaşadı. Çocuk istismarcısı bir döl israfının sırf mahkemede takım elbise giydiği için iyi hâl indiriminden yaralanarak beraat etmesine öfkelenmişti.

     Yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için çocuklara karşı mesafeli duran, ‘’Yutarım sizi şekerler!’’ diye seslendiği torunlarını severken bile en az iki kere düşünen adam; üvey kızını taciz eden insan müsveddesinin pişmiş kelle gibi sırıtan suratını gazetede görünce çileden çıkmıştı. Okudukları karşısında insanlığından utanmış; ‘’Biz nasıl oldu da bu duruma geldik?’’ diye sorgulamaktan kendini alamamıştı.

    Utanç, öfke, kaygı gibi nice duyguyu açığa çıkaran bu tarz haberlerin sayısı vahim bir biçimde günden güne artmaktaydı. Asıl kıyamet alameti ise çocuk istismarının sıradanlaştırılması ve hatta bazı haysiyet yoksunlarınca meşrulaştırılmasıydı. Kafasında cereyan eden karmaşık olayların etkisiyle sert bir biçimde gazeteyi katlayıp yandaki masaya koydu ve tespih çekerek sakinleşmeye çalıştı.

     O esnada kıraathaneye içten bir selamlama cümlesiyle intikal eden köylüsünün önerisi üzerine aznif oynamaya karar verdi. Masaya serilen emektar yeşil çuha örtünün üzerine klasik dominonun değişik bir sürümü olan, yirmi sekiz taştan oynanan oyunun malzemeleri kondu. Sohbetle karışık süren oyun sırasında fındık hasadının bitmesinin ardından işçilerin parasını ödemek için şehre gelen köylüsünün mahsulün önemli bir kısmını satmak zorunda kaldığını öğrendi. Çekişmeli süren mücadele sarı tespihli oyuncunun galibiyetiyle sona erdi.

    Mağlup oyuncunun çay parasını ödemesinin ardından kahvehaneden ayrılan iki çocukluk arkadaşı köye gidecek minibüste yerini aldı. Bu yıl fındığın beklentileri karşılamadığını ve hayat pahalılığı konu edinen koyu sohbet yarım saatlik yolculuğun daha hızlı geçmesine önemli ölçüde katkı sağlamıştı.

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..