Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '22

 
Kategori
Öykü
 

BİR ONARIM ÖYKÜSÜ

       Pervazları pervasızca aşınan kapı ve pencereleri, kırık kiremitli çatısı ve çürümeye yüz tutmuş zeminiyle virane olma yolunda emin adımlarla ilerleyen ahşap bir köy evi. İlgili kurumların iş birliği sonrasında yürürlüğe konan tasarı kapsamında belirlenen eskimiş evler Meslek Lisesi öğrencileri marifetiyle öğretmen gözetiminde onarıma ve yenilenemeye tabi tutulmaktaydı.

    Şehir merkezine iki saat mesafede bulunan köydeki evin tamirine başlayan öğrencilerin iş öğrenmeye hevesli insanlarda görülen olumlu enerjisi kayda değer bir şekilde tamiratı izleyenlerin belleğine kaydedilmekteydi. Eli ardında tamirat izlemeyi ata sporu gibi gerçekleştirenlerin bir süre sonra evin çevresinden ayrılmasıyla daha rahat çalışan genç emekçiler önemli bir iş tecrübesi edinirken etrafı izleme fırsatı bulmaktaydı.

   Düzayak evin bir metre yakınındaki çam ağacının dibinde dikili sebzeler, kesilen yaşlı bir ağaç gövdesinin yanlarına çakılan kalasların oluşturduğu yuvarlak masanın arkasında yer alan ve kullanılmayan tahtaların değerlendirilmesi sonucu imal edilen bank ortama nevi şahsına münhasır bir hava katmaktaydı. Hobi bahçesi yapmaya niyetli kentsoylular kadar doğaya hasret kalmış şehir insanına hitap eden ikamet yerinde yaşamak her ne kadar cezbedici görünse de asıl mesele göründüğü gibi değildi.

  Evin ahalisi olan karı koca geçici işlerde çalışarak geçimini sağlamaktaydı. Parasal sıkıntılar nedeniyle tedavi ettiremedikleri çocuklarını on beş yıl önce kanserden yitiren ve birbirinden başka kimsesi olmayan bu iki hayat arkadaşı hayatı paylaşarak ayakta durma çabası içerisindeydi. Evin hanımı seçkin muhitlere ev temizliğine giderken, evin beyi de köydeki mevsimlik işlerde çalışmaktaydı.

   Olumsuz yaşam koşullarını eldeki olanaklarla oldurmaya çalışan bu iki insanın konuklarına karşı sergilediği tavırla adeta içtenlik dersi vermekteydi. Evin beyi, rengi atmış mavi gömleğinin üstüne giydiği düğmeleri kopmuş siyah ceketi, krem rengi pantolonu ve boya markası yazılı sandviç siperli şapkasıyla eşiyle birlikte gelerek elindeki çay tepsisini bankın yanındaki kütükten evrilmiş masanın üstüne koyduktan sonra çalışanları çay molasına davet etti.

    Nitelikli işgücü olması olası öğrencileri görünce evin hanımı ölen oğlunu hatırladı. ‘’Yaşasaydı benim de evladım böyle faydalı işler yapardı’’ düşüncesi yüreğini dağlasa da durumu kendince belli etmemeye çalıştı.

    Öğretmenle koyu sohbete dalan evin beyi erzak yardımı yapan kuruluşlar aracılığıyla tedarik ettiği çaydan içerken kırışmış alnı, göz altı torbaları ve güleç ifadesiyle cebindeki sigara paketini öğretmene uzattı. Öğretmen sigara kullanmadığını belirttikten sonra paketi cebine koyan adam sohbete devam etti.

     On iki yaşından beri ağır işlerde çalıştığını, sigorta primi yatırmadığına pişman olduğunu belirten adamın eşiyle yaşadığı hayat romanlara konu olacak kadar çarpıcı, hüzünlü, mücadele dolu ve zorlu bir süreçti. Öğrencileriyle birlikte evin onarımını gerçekleştiren öğretmen bu iki güzel insanın onarılması olanaksız acılarının karşısındaki olumlu tutumlarına hayran olmuştu.

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..