Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Nisan '07

 
Kategori
İstanbul
 

Kız kulesi

Bu akşam yürüyüşe çıktım. Güneşin batışını Salacak'tan izledim. 40 yıllık Üsküdar'lı olarak, bir taraftan o güzelim Salacağın ne iken ne olduğuna tanık oluyorum ve içim buruluyor. Bir taraftan da ne olur ise olsun doğanın bir savaşının var olduğunu görüyorum insanoğluyla. Bir yer güzelse o güzelliği ne kadar harcarsan harca çirkinleştiremiyorsun. Hriso Polis ismini duydunuz mu hiç? Altın Şehir anlamına gelir. Üsküdar'ın en eski isimlerinden biridir. Güneş batarken camlarında altın renkleri tutuşturduğu için bu ad ile anılır. Tam karşımdaydı Kız Kulesi. Eski hali geldi aklıma. Beyaz kireç badanalı hali. O haliyle boğazın incisi gibiydi adeta. Şimdi başka bir güzel, modern yeni alımlı. Fakat beyaz bir inci değil artık.
Kz kulesi'nin hikayesi Mersin Erdemli'deki Kızkalesi'nin hikayesi ile karıştırılır çoğu kez.
Oysaki Kızkulesi' nin acıklı bir aşk hikayesi vardır.
Atina'lı kumandanlardan Üsküdar'da oturan Kares çok kıskanç ve tamahkar bir adamdır. Karun gibi zengindir ve servetini herkesten gizlemektedir. Servetini gizleyebilmek için de Denizin ortasına bir kule yaptırmış ve başına nöbeçiler dikmiştir. Kares zaferler peşinde koşadursun, tıpkı serveti gibi baş döndürücü güzellikteki genç ve güzel karısı Damalis gençliğinin ve güzelliğinin en ihtiraslı çağlarında kocası savaştayken tek başına vakit geçirmiyordur. Sarayburnu'nun üstündeki Putge'de oturan ve ırkının bütün güzel hususiyetlerini kendinde toplayan Herkül yapılı genç rahip Leandr ile sevişmektedir.
Aldatıldığını duyan Kares karısını öldürmeye kıyamaz ve binbir eziyetine rağmen de sevgilisinin kim olduğunu da öğrenemez ve çaresizlik içerisinde karısını da kuleye hapseder.
Damalis, Leandr'ına kavuşabilmek için binbir mücadele vermesine karşın nöbetçiler buna asla imkan vermezler. Nihayet bir Ağustos gecesi sevgilisi ile işaretleşmek için bir yöntem bulur. Kulenin en üst katında bir ateş yakar ve önünden bir karartı geçirerek Sarayburnu'na işaret verir. Bu O'nun ümitsizliğinin en son çaresidir. Bir taraftan da "Ah!" diyordur. "Bu erkekler ne kadar zalim olurlar.Kim bilir Leandr da beniçoktan unutmuştur."
Böyle düşünürken, kulenin korkuluğuna dayanmış ve mehtaba dalmış vaziyettedir. Bir aralık Maramara'nın yelpazeliyen hafif rüzgarı O'nu uyutur gibi olmuştur. Kulağına çarpan musikili ve ahenkli sesi rüya zanneder. "Damalis!...Damalis!" Birdenbire silkinir ve heyecanla ellerini göğsüne bastırarak mehtabı tekrar dinler. Aynı heyecanlı ses titriyordur. "Damalis!...Damalis!"Bir kol denizi fosforlandırarak işaret ediyor ve "Damalis!... Damalis!"Ben geldim!" diyordur. İnanamaz kulaklarına ve emin olmak için sorar "Leandr sen misin?"
" Benim canım Damalis'im. "
Damalis uçar gibi merdivenleri iner ve rıhtıma çıkan Leandr'ın ıslak endamına sarılır. İki ateşli genç bir müddet mehtabın büyülü ışığında birbirlerine sarılı öylece heykel gibi kaldıktan sonra Damalis'in menfasına dalıp aşka doyarlar. Üsküdar'ın horozları gecenin sükunetini çimdiklemeye başlarken Leandr sevgilisine veda ederek tekrar denize atlar. Yüzerek Sarayburnu'na koyu ormaların koynundaki mabedine döner. Damalis o geceden sonra her gece kulede ateş yakarak sevgilisini çağırır. O da yüzerek gelir ve tatlı saatler yaşadıktan sonra yine döner. Ta ki zifiri bir gecede kulede yanan ateşi rüzgar söndürene dek. Leandr hedefini şaşırır ve Boğaz'ın kuvvetli akıntısında Marmara'ya sürüklenerek boğulup gider. Damalis de bu feci akıbeti öğrenince kendisini kuleden atarak scak kanını Leandr'ını boğan Marmara'ya akıtır. İşte bundan sonra kule Leandr kulesi Üsküdar sahilleri de Damalis adını alır.
Bu gün Kız Kulesi'nin tam karşısında güneşin batışını izlerken bu hikaye aklıma geldi ve sizlerle paylaşmak istedim. Efsaneler Şehri İstanbul'dan bir küçük efsane de benden olsun dedim. Sevgiyle, barışla ve İstanbul'la kalın.
 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara