Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '08

 
Kategori
Babalar Günü
 

Kızım baba çiçek aldı!

Kızım baba çiçek aldı!
 

Baba olmak hep omuzlarında taşımaktır çocuklarını!


Bu sabah kızım bembeyaz çiçeklerle geldi bana!

Onu hep bembeyaz, masum ve saf bir çiçek gibi gördüğümü bilircesine…

Sonra hediye olarak aldığı beyaz tişörtleri verdi…

Çok sevindim.

Babası olmaktan gurur duyduğum bir kıza sahip olduğum için sevindim.

Bugün beni unutmadığı için sevindim.

İçinden “off baba ne kadar disiplinli ve sıkıcısın! Bana güvenmeyi ne zaman öğreneceksin? Ben artık büyüdüm bana hala çocukmuşum gibi davranıyorsun. Senin devrin değil şimdi. Göreceksin bak ben seni hep gururlandıracağım ve iyi bir insan, iyi bir evlat, iyi bir vatandaş, iyi bir sinema yönetmeni olacağım; ama sen bunları göremiyorsun” dese de, yüzüme hep “Babamı seviyorum” bakışıyla gülümsemesine sevindim.

Eşim de gülücüklerle verdi hediyesini. İçine sevgisini de koyarak.

Bu aileye baba olduğuma sevindim.

İnsanın yaşı ilerledikçe duygusallığı mı artıyor ne!

Her ne kadar babalar günü filan neymiş desem de, hiç umursamıyormuş gibi yapsam da, birkaç gündür acaba kızım babalar günü bana çiçek getirecek mi diye bekliyordum. (Kızım duymasın).

İnsan yaşamı tıpkı bir nehir gibi… Akan zaman geri dönmüyor. Yol bazen yokuşa denk geliyor; bazen derin uçurumlardan aşağı düşüyorsun. Yaralanmış, yıpranmış, sarsılmış olarak kalkıp düz ovalarda yoluna devam ediyorsun. Çok köprülerden geçiyorsun geri dönüşü olmayan… Anılar biriktiriyorsun. Sevgiler, nefretler, acılar, mutluluklar, heyecanlar, günahlar, sevaplar biriktiriyorsun.

Kızım İletişim Fakültesinin Sinema-TV Yönetmenliği bölümünde okuyor. Bir sabah kalktı ve bana o gece kalbine ilham edilen kısa film senaryosunu anlattı. Bayıldım. Bu kadar anlamlı bir senaryo düşündüğü için onu tebrik ettim.

Sonra onu film yaptı ve hocasından tam not aldı.

Neydi biliyor musunuz konu?

Yaşamına elinde bembeyaz bir torba ile başlayan bir çocuğun hikayesi. Annesinden başlayarak yaşamında karşılaştığı herkes o torbaya bir şeyler koyuyordu. Annesi kurabiye şeklindeki sevgi ve şefkatini, şefkatsiz baba (acaba burada bir iğneleme mi vardı?) yüzüne bakmadan bir miktar parayı, yaşlı nine Mevlana’nın çocuk öykülerini, öğretmen büyük bir ciddiyetle kocaman ve ağır bir ansiklopediyi, kız arkadaşı şekere dönüştürdüğü sevgisini vs.

Sonra tüm yaşam boyunca dolan torbasıyla yaşlı bir adam olarak gün batımında deniz kenarında görüyoruz kahramanı. Biriktirdiği tüm anıları düşünüp ufka bakarken, sessizce ayrılıyordu dünyadan. Ve onca yaşam yılı boyunca biriktirdiklerini taşıyan torbası da onunla birlikte kaybolup gidiyordu.

Çok etkilendim. Aslında babalar günü hediyesini o filmi seyrederken vermiş oldu kızım. Çünkü bir babaya en güzel armağan, güzel ahlaklı, iyi yetişen, ailesine saygılı, kendisine saygılı, insanları sevmeyi bilen ve düşünebilen, düşündüklerini de somutça ifade edebilen, başarılı bir evlada sahip olmak değil midir?

Hepinize sağlık ve mutluluk dolu nice babalar günü geçirmeniz dileğiyle.

 
Toplam blog
: 51
: 2739
Kayıt tarihi
: 15.07.06
 
 

1961 yılında Çorum’un Osmancık ilçesinde dünyaya geldim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde li..