Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Kızımın havuçlarının içi

Kızımın havuçlarının içi
 

Akşam yemeğindeyiz ve kızım yine ara vermeden konuşuyor.


Bir şeyler anlatıyor, heyecanlı bir şekilde.

Hoş, sürekli böyledir. Yemek masasında, yemek bitene kadar, bir türlü oturamaz. Diyebilirimki; yemeğin başlangıcından, bitişine kadar, en az yirmi kez, bir takım mazeretler öne sürerek, masadan kalkar.

Kâh, arkadaşları ile neyi nasıl yaptığını, uygulamalı olarak gösterecektir,

Kâh, öğretmeninin sorduğu soruya, nasıl yanıt vermiştir,

Kâh, ders nasıl işlenmiştir,

Kâh, İngilizce öğretmeni Sarah hanımın, nasıl dersi anlattığından bahsedecektir.


Ve kızım, yemek masasından olur olmaz bir şekilde kalkabilmek adına, olmadık mazeretler üretir.


Ve masadaki yemeklerde, böylelikle soğur ve annesi ile ben, sürekli, İdil hadi otur yemeğini ye demekten helak oluruz.


-Bak baba.

-Ne oldu İdil.

-Bak dedim baba.

-İdiş yemeğini yermisin.

-Ya baba bir şey anlatacağım. Bu gün öğretmenimmmmmm bize ne yaptırdıııııııı biliyormuuuusunnnnnn?

-İdil yemeğini yersen dinleyeceğim.

-Yemeğimi yiyeceğimdeeee, önce okulda yaptığımız deneyi anlatmam lazım.

-İdil yemeğini yedikten sonra deneyini anlatsan olmazmı ve bu arada sohbette ederiz.

-Olmazzzz. Şimdi anlatmam lazım.

-Ya İdil yemeğin soğuyor ama.

-Soğumaz.

-İdil lütfen yemeğini ye.


Tabi ne söylersek söyleyelim nafile. İdil kendi dünyasında dönüyor ve illaki öğretmeninin yaptırdığı deneyi benle, annesine anlatacak.


-Bak şimdi baba, ellerimizi şöyle birbirine sürtüyoruz ve havuçlarımızın içi ısınıyor. Öğretmenimiz; eğer elleriniz üşürse havuçlarınızı birbirine sürtün, hemencecik havuçlarınızın içi ısınır dedi.

-Havuç değil İdil hanım, avuç olacak.

-Hayır, öğretmenim havuç dedi.

-İdil, sen havucun ne olduğunu bilmiyormusun?

-Ama öğretmenimiz öyle diyor.

-Bence İdiş sen bu konuyu tekrar öğretmenine sor derim. Sanırım yanlış anlamışsın.

-Hayır, yanış-manış anlamadım. Öğretmenimiz havuçlarınızı sürteceksiniz dedi ve böylede gösterdi.

-İdil orası havuç değilki, avuç ama.

-Baba anlamıyomusun sen. Öğretmenimiz havuç dedi diyorum.

-Ben seni anlıyorumda prenses, sen beni anlamıyorsun.

-Hayır baba. Havuç dedim işte. Havuç. Ben yanış manış anlamadım.

-İdil bu kadar sinirlenmene gerek yok. Sakin olurmusun lütfen.

-Ama sizde beni dinlemiyorsunuz. Size diyorum öğretmenim havuç dedi, siz diyorsunuz avuç.

-İdiş doğrusu oda, o yüzden senin doğru söylemeni istiyoruz. Neyse İdiş, yemek bitsin artık.

-Ben yemek istemiyorum.

-İdil böyle bir şansın olmadığını biliyorsun.

-Canım istemiyor ama yemek.

-İdiş lütfen ama. Sürekli böyle yapıyorsun. Yemek bitmeden masadan kalkmak yok. Yermisin yemeğini.

-Yemek istemiyorum baba.

-İdil daha ağzına bir lokma koymadın. Olacak işmi.

-Yedim ya.

-Yemedin İdil. Önündeki tabaklar hepsi dolu.

-Baba ne olursun canım istemiyor.

-Çikolata isteme o zaman.

-Yaaaaaaaaaaaaaaaaa isterim.

-Hayır isteme.

-Ne olursun baba, yemeğimi yemek istemiyorum.

-İdil akşam yemeği yenecek. İtiraz yok.

-Ağlıyacam şimdi.

-Ağlarsan ağla. Ama yemek bitsin. Hem ağlayıp, hemde yiyebilirsin.

-Baba beni sen yarın okula bırakırmısın.

-İdil önce yemek bitsin.

-Ya baba, sana diyorum, okula bırakırmısın beni yarın sabah.

-İdil yemek bitsin dedim.

-Servisle gitmek istemiyorummmmm. Sıkılıyorum servisten.

-İdiş duruma göre bırakırım. Ama sen önce yemeğini ye.

-Baba ne olursun, yemek yemek istemiyorum.

-İdil bak, akşam yemeği konusunda taviz vermediğimizi biliyorsun. İllaki yiyeceksin ve bu konuda hiç ağlayıp sızlanmaya gerek yok. Yarın sabahta ben seni okula bırakırım.

-Tamam yiyeceğim. Ama bana masal okuyacaksın.

-Tamam okurum.

-Ama on tane okuyacaksın.

-Ya İdil, on tane masal okunurmu. Hepsini bu akşam okursak, yarın ne okuyacağız.

-Yarında hepsini okursun.


Hoş; bütün masalları tekrar, tekrar okumaktan ezberledim ve artık kabak tadı vermeye başladı, ama ufaklık defalarca aynı şeyleri dinlemekten usanmadı.


-İdiş hafta sonu yeni masallar alalım. Birazda onları okuyalım.

-Baba ben “Duvardaki Resim” masalını çok seviyorum biliyormusun?

-Nasıl bilmem İdiş. Sürekli önce okuduğum masal o.

-Keloğlanıda seviyorum, Tom Sawyer’ıda seviyorum.

-İdil yemek bitsin lütfen.

-E yiyorum ya baba, görmüyormusun.

-Görüyorum görmesinede, ağırdan alma.

-Çabuk çabukmu yemem lazım. Çabuk çabuk yersem, dahamı çabuk büyürüm.

-İdiş çabuk yemene gerek yok. Sadece oyalanmadan, bir an önce yemeğini ye ve masayı toplayalım.

-Tamam yiyorum işte. Baba benimle resim yaparmısın şimdi.

-Tabi yaparım. Sen yemeğini yerken, ben kâğıt ve kalemleri hazırlayayım.

-Tamam. Ama masal okuyacaksın.

-Tamam dedim ya. Okuyacağım, ama on tane değil. İki tane okurum.

-Of baba ya. On tane okusan ne olur.

-Çok yorulurum.

-Baba bu akşam on tane oku, yarın okumazsın olurmu.

-Hayır, olmaz.

-İdil portakal suyunu iç.

-İçiyorum ya.

-İdil hadi ama, çok oyalandın masada, bak ben kâğıtları çıkarttım, ama sen hala masada yemek yiyeceksin.

-Ya baba sende ne çok söyleniyorsun. Yiyorum dedim ya.

-Benmi çok söyleniyorum. Hanımefendi sende söyletme. Senin başını beklemekten yoruldum ama.

-Yiyorum işte. Beni rahat bırakırsan bitireceğim.

-Sende bir an önce ye yemeğini.

-Yemek, hızlı yenmez baba.

-Yemek oyalanarakda yenmez prenses.

-Bitirdim işte.

-Ellerini yıka İdil.

-Of baba of.

-İdil of diyip durma, ellerini yıka ve gel resim yapalım.

-Sen ne resmi yapacaksın baba.

-Dağların arasından akan bir kanyon yapacağım. Sen ne yapacaksın.

-Parkta oynayan çocukları yapacağım.

-Hadi bakalım başlayalım.

-Tamam.


Ve yaklaşık iki saatten fazla resim çizdik ve bu arada ufaklığın uykusu geldi ve gidip uyudu. Masalı falan unuttu. Bende masal okumaktan bir akşamlığına daha yırtmış oldum.


Ne yaparsınız her akşam her akşam masal okumak kolay iş değil valla.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..