Koalisyon masasından kaçan kim olursa olsun kaybedecektir...

İçinde bulunduğumuz bu kanlı süreçte koalisyon şartları tartışılıyorsa bilin ki koalisyon kurmak isteyen tarafların hiç birisi samimi değildir.

Çünkü hiçbir partinin şart şurtu içinde bulunduğumuz durumdan daha önemli değildir.

Partilerin “kırmızıçizgileri” vatanın bölünmez bütünlüğünden ve insanımızın canından daha değerli değildir.

“Kırmızıçizgiler” devletlerin olmazsa olmazıdır. Partilerin değil!

Koalisyon, toplumsal uzlaşmanın adıdır.

Ülke yanıyor, ülke terörden yorgun düşmüş buna rağmen partiler hala sorumluluğu başından atmak sevdasında.

Herkesin taşın altına elini koymak zorunda olduğu günleri yaşıyoruz.
Bu zor günlerde partiler ve liderleri elini taşın altına koymayacaklarsa ne zaman koyacaklar?
Yüreği olan söylesin ne zaman?

Bu vatanın uğrunda ölecek insan çok diye insanlarımızın göz göre göre ölmeleri gerekmiyor.
O insanların ölümünden kader sorumlu değil.

Kararı veren siyasiler sorumludur.
Bu nedenle siyasi iradenin onları koruma sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun için de siyasiler ellerini taşın altına koyarak ölümü değil yaşamı sunmalıdırlar insanlarımıza.

Bu nedenle uzlaşmaya karşı çıkanlar da, bu uzlaşma da yer almak istemeyenler de bundan böyle “vatan, millet” edebiyatı yapmasın.

Vatanın zor günün de, milletin kanı aktığında sorumluluk almayanlar, vatanın iyi gününde ortalıkta adamız diye dolaşmasınlar.

Bu saatten sonra bu ülkenin birikmiş sorunlarını ancak geniş tabanlı ve uzun vadeli bir koalisyon çözer.

Bu halk sandıkta bunu açıkça söyledi.

Bu istek, birilerinin kişisel ihtiraslarına kurban edilemez.

Partiler kişilerin değil halkındır.

Halkın dediği olmalıdır.

Bunu yerine getirmeyenler tarih önünde de, halkın önünde de hesap vermekten kurtulamazlar.

Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…