Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '13

 
Kategori
Komşuluk
 

Komşu hakkı

Komşu hakkı
 

NETTEN


Mahalleye taşınalı üçüncü yılımız, sağolsun kedim Topik sayesinde çevrede tanımayan yok beni.

Topik efendi, günde iki kez bahçeye iner. Kafesiyle indirir bırakırım, 1-2 saat oynar sonra yine kafesiyle inerim aşağı. Topiiik! Topik! diye araya araya bulurum haylazı. Etrafta bahçe çok, hangisinde olduğunu bilmediğimden, seslene seslene bi hal olurum. Artık alıştı komşular, kim rastlasa: Hocam, yine mi yok senin deluğanlı! gibi ince dokandırmalarla! böyle ilginç bir frekans oluştu ahaliyle aramızda. Hiç bozmam eğlencelerini: Sorma gonşum, hadi delikanlı çocuk, arkadaşlarının yanında bozmayayım fiyakasını diyorum, ama çok yoruyor beni yahu!.. Bu dokundurmaların altında neler vardır neleer! Sizi gidinin bilmiş kayyumları sizi: Allahın akıllısı, evlenseydin de çocuğunla böyle uğraşsaydın olmamıydıı? Kocaman kadın, aklını kediyle bozmuş! Yaa, sizler evlendiniz maşallah allame-i cihanlar ortalığı götürüyor ya, bi benim bebeler eksik kaldı. Ne diyeceen, Allah akıl vermemiş işte. Her Allahın günü, mahallenin muhtelif yerlerinden gelen kavga sesleri, babasına küfürün sunturlusunu haykıran nicee deluğalıların içinde, niye iki bebe de benim yok Yarepbim? Niye bana bunu reva görmedin şükürler olsun? denmez tabii, Allah'ın işine karışılmaz haliylen.

Şaka bir yana, hakikaten dinimizin inancın bu kadar dejenere olduğu bir dönem hatırlamıyorum kendi adıma. Bu nasıl bir yozlaşmadır, nasıl bir cehaletir aklım almıyor. Şimdi mübarek ramazan ayındayız, öğlen balkona çıkıyorum. Grup grup kadınlar, kucaklarında örtüye sarılmış kitapları, nereye gidiyorsunuz: Kur'an okumaya! E, niye topluca? Nedir bu ritüel? Kime görünüp ispatlama furyasıdır bu? Evinde okuyunca olmuyor mu acaba? Daha mı az sevap yazılıyor kimbilir? Aynı hassasiyeti, hayatın en temel görevlerinde göremiyoruz nedense?

KOMŞU HAKKI mesela.. Son bir haftada yaşananları yazmak istiyorum. Gecenin ikisi olmuş saat, davulcu gelip gidene dek uyumuyorum. Derin uykudan o dangırtıyla uyanmaktansa, bekle daha iyi.

1-2 ay önce, apartmanın giriş katına doğu kökenli bir yaşlı karı koca taşındı. Adamın kalça kemiği kırılmış, çocukları evlerinde bakamamışlar gariplere, bu evi tutmuşlar. Gündüzleri geliyor çocukları, işlerini yapıyorlar. Akşam 8-9 da evlerine dağılıyorlar. Akşam 9'dan sonra gelen olursa şenlik başlıyor. Yaşlı teyze hafif sulanmış, kapıyı açtırabilene aşkolsun. Her gece birileri geliyor, pencereler vuruluyor, bas bas bağırıyorlar nafile, teyze açmıyor, korkuyormuş. Bizim bina sakinleri, tabii hepsi Saraylı olduklarından, homurtular başladı kısa sürede: Ama olmazkii!  Bunlar hiç mi medeniyet görmemişler canıım? Geçen akşam benim bey yorgundu ,erken yattı. Bunların bağırtısından nasıl öfkeyle fırladı yataktan, zor tuttum kardeş! İnip dövecekti vallahi! Ulan sizin topluca bir yerden gelişinizde çıkardığınız şamataya ne diycez? Son model arabalarınızla park edip, binaya girene dek yaptığınız sahte sahte görgüsüzlük güruhu kahkahalarınızı nereye koyalım? Yok kardeşim, tahammül sınırlarımda ciddi zorlanma! teşhisi var ben de, nerelere gidek?..

Neyse, uzatmayalım toplam 2 ay sonunda, zavallı hasta amca vefat etti. Cuma günüydü, sela  veriliyordu. Aşağıdan çığlıklar koptu, amcanın kızlarının feryatları: Oy baba, oy babaaa! Hemen indim aşağıya. Kur'an okumaya gidecek tüm komşular evlerindeydi. Aşağı indim, içeri girdim. Amca son nefesini veremiyor, çenesi titriyordu. Çocukları feryattan adamı görmüyorlardı. Yanıbaşında duran bardağa elimi soktum, ıslanan elimi amcanın dudaklarında gezdirdim. İki kere daha çenesi titredi, puff! diye son bir soluk çıktı, gittii.. Öyle temiz, öyle masum bir yüzü vardı ki, sol gözünden bir damlacık süzüldü usul usul yanağına. Kocaman bir perde bir kez daha kapandı, bildiğim tüm duaları okudum başucunda, gözümden süzülen yaşlara aldırmadan. İNSAN olmak, acıyı hissedebilmek, din de bu ,iman da bu işte..

Sevgili komşularımız, Kur'an okumaya gideceklerinden, tabii hazırlığı bayağı uzun olduğundan! gelemediler komşularının vefatına! Sadece girişteki yaşlı teyze ile, yan dairedeki Saadet teyze geldiler. Onlar da dua ettiler, başsağlığı dilediler.  Yaklaşık yarım saat içinde, gariplik bitti. Akrabaları yakınları  ne çoktular, oh! yüreğim ferahladı. GARİPLİK çok acı, değillermiş, işte yağmur gibi doldular yakınları.

Evime çıktım, iğrenç yorumlarını duymamak için muhterem zengin komşularımın! kapıları kapattım.

Duyarsam, biliyorum ki dayanamayacağım, çenem durmayacak, en iyisi duymamak..

Hz. Muhammed(s.a.v) bir hadisinde diyor ki: Cebrail a.s bana komşu hakkı için öyle şeyler söyledi ki, bir an için komşuyu komşuya varis kılacak sandım. Kabirde, imanınızdan sonra, komşu hakkından hesaba çekileceksiniz!  Her gün salına salına okumaya gittiğiniz o kutsal kitapta, bu bölümü okumadınız mı acaba? Yoksa ne okuduğunuzu bilmeden mi okuyorsunuz? Bu daha da vahim, ne okuduğunu bilmeden okumanın bir faydası yok. Bu nasıl müslümanlık? Bu nasıl iman? O garipler size ne yaptılar, komşunuz değiller miydi? Allah'ın huzuruna çıkınca ne diyeceksiniz?..

Amcanın kızları teker teker sarıldılar bana, abla senden Allah razı olsun, o ilk anda ne yapacağımızı bilemez haldeyken koştun geldin. Biz senden razıyız, ama diğerlerine acıyoruz. Hesap günü işleri çok zor! dediler. Diğerleri adına utandım, mahcup oldum. İçim sızladı, insan olma gayreti bir imtihan, kocaman bir umman. Bir damlasını edinebilirse bahtiyar olur insan, yeniden mesleğe dönüp bir iki tur daha mı atsam bebelere, bi faydası olur mu bilmem ki?..

Dolu beyinlerin çoğunlukta olduğu bir memleket özlemiyle, açık gidecek gözlerim. Ne diyeyim?

İnşallah gelir o günler, sağlıcakla kalın.

       

        

 
Toplam blog
: 95
: 736
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Emekli öğretmenim, 52 yıllık hayatımdan amatör mizah, bağlama, sürrealist resimler, yitikler, sev..