Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '10

 
Kategori
Futbol
 

Kontrollü Galatasaray mı yoksa kontrolsüz Galatasaray mı?

Kontrollü Galatasaray mı yoksa kontrolsüz Galatasaray mı?
 

Arda için her sistemde farklı bir görev var


Taktik konsantrasyon oranının önemli bir kısmını gol bulmak için harcayıp yenecek golleri çok da dert etmeden maç kazanmaya çalışmak mı (ki sistemin işleyişinde yaşanacak münferit arızaların bazı maçları riske edeceği açıktır) yoksa nasılsa yaratıcılık için harcanan paranın hakkını verecek yıldız tabir ettiğimiz oyuncuların, sayıca az da olsalar, gol bulmayı bir şekilde becereceği varsayımı ile kontrol futboluna yönelmek mi?

Galatasaray aşikar zorunluluklar yüzünden bu iki uç düşüncenin uygulamasını birden henüz sezonun üçüncü çeyreği bile geride kalmamışken yansıtmak zorunda kaldı. Zorunluluktan da olsa uygulama becerisini göstermek kolay mı? Elbette değil. Son maçlarda Lucescu döneminden beri denememiş olan (Bülent Korkmaz’ın tam olarak niyetin ne olduğuna emin olamadığımız gayreti dışında) bu uygulama 2 maçlık da olsa istenen sonuçları vermiş durumda.

Peki hücum futbolundan kontrol futboluna geçmek orta sahadaki tek ön liberoyu ikiye çıkartmakla başarılacak bir konu mudur? Sezonun ilk yarısında ki defansif anlayışı oyuncularla beraber ele alacak olursak geri dörtlünün Sabri, Servet, Gökhan, Hakan dörtlüsünden oluştuğunu görüyoruz. Hatta buna Hakan’ın olmadığı maçlarda onun yerine oynayan Caner’i de ekleyebiliriz. Onların önünde oynayan tek ön liberonun Mustafa Sarp veya Ayhan olduğunu düşünürsek hatta buna bazı maçlarda Mustafa ve Ayhan ikilisinin bir arada yer aldığı gerçeğini eklersek zaten daha ilk aşamada iki ön liberoya geçmenin kontrol futboluna geçmek anlamına gelmediği notunu düşerek başlayabiliriz.

Mevcut düzene geçişte Sabri gibi hücum yönü ağır basan bir bekten Uğur gibi savunma yönü ağır basan bir beke geçiş ve son iki maçta Caner değil de yine savunma yönü aşırı ağır basan Hakan’ın oynamış olması dışında Gökhan yerine Neill gibi rakibi durdurmanın yanında tüm savunma dengesini idare ile görevli bir katkı en önemli farklar olarak göze çarpmaktadır. Bunun dışında Ayhan yerine Mehmet Topal’ın ikinci ön libero olarak devreye girmesi, hatta önceki düzende tutan Mustafa Sarp’ın giden rolüne bürünmesi ve Mehmet’in tutan rolüne soyunması, sol açıkta Kewell, Arda, Elano gibi dönmeyen isimler yerine, doğrudan gole tesir edecek defansif hatalar yapmasına rağmen, sürekli giden gelen Caner olması bütünü tamamlıyor. Bu düzene forvet görünümlü orta saha Arda’yı da ekleyersek kontrol futbolu tarifimiz hazır hale gelmektedir.

Şimdi akıllardaki soru şudur ki, Jo geldi, Baros’un eli kulağında. Peki şimdi ne olacak? Aşikar ki sistem iki uçtan birinde konaklamayacak. Optimali bulabilecek kadar mahir olduğuna inandığım teknik ekip bu konuya ciddi anlamda mesai harcayacaktır.

Tüm bunlara ilaveten forvet oynamak zorunda kalan Arda’nın bu maçlarda gol bulamadığı, ancak Jo sakatlanmadan dakikalar önce Antalyaspor’a ve Jo döndükten dakikalar sonra Beşiktaş’a, hem de sol açık oynadığı dakikalarda, gol attığı istatistiğini eklersek Jo veya Baroslu Galatasaray’ın gol bulma ihtimali fazla olan kişi adedini bir anda ikiye çıkardığı aşikardır. Bu da ister terazinin ister kontrol futbolu isterse hücum futbolu kefesi ağır bassın, atılan gol sayısının artacağı dip notu olarak cepte bir artı değer olarak bulunmaktadır. Zaten Kasımpaşa maçında kontrol futbolu oynamak da Madrid veya İnönüdeki kadar anlamlı olmayacaktır.

 
Toplam blog
: 22
: 684
Kayıt tarihi
: 10.04.09
 
 

1977 Sivas doğumluyum. Endüstri mühendisiyim. Kalite Sistem denetçisi olarak çalışıyorum. Yazmayı ço..