Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Koşarken

Koşarken
 

O kadın tepeye gelene kadar çok yorulmuştu, ama aşağıya koşarken çok hızlı koşuyordu. Yorgun olmasına rağmen ona birşey yeniden enerji vermişti. Ona enerjiyi veren neydi? Arkasından rüzgar mı itiyordu, yoksa yerdeki çimenlere basmak hoşuna mı gidiyordu? Onu önden, kalbinden birşey mi ileriye doğru çekiyordu.

Kadın koşarken kendini deneyimleme fırsatı buldu. Kadın hızla, çok hızla koşuyordu. Etrafla hiç oyalanmaması gerekiyordu. Çünkü aceleci olduğu halde bu kadar zaman kaybetmişti. O yüzden kadın etrafındaki hiçbirşeyle ilgilenmeden hızla çekim alanına girdi. Kalbinden birşey onu ileriye doğru çekiyordu. Bir ışık, kalbinden yakalamış olan birşey onu çekiyordu. Nereye gitmesi gerekiyordu?

Kadın hızla koştu, koştu. Koşması gereken çok şey olduğunu biliyordu. Ama o sırada kadın bir ses duydu. Dedi ki; “dikkat et.” Kadın durdu. Çünkü yeni koşmaya başlamıştı. Muhteşem bir koşuştu. Teninde rüzgarı hissediyordu. Burnunda rüzgarın her yerden getirdiği o muhteşem kokuları hissediyordu. Bunlara kapılmış koştururken ve kendini olduğu gibi Tanrının iradesine bırakmışken birşey ona “dur” dedi.

Kadın durması gerektiğini hissetti. Çünkü kadın kendisini Tanrının iradesine bırakmıştı. Öyleyse dur sesi Tanrıdan geliyor olmalıydı. Kadın gelen sesin nereden olduğunu anlamak için etrafı dinledi. Çok sessiz olması gerekiyordu. Kendini herşeye kapattı. Evrendeki herşeye kapattı. Kadın kendini; gökyüzüne, yıldızlara, rüzgarlara, kuş cıvıltılarına, yağmur sesine, güzel yada kötü olan herşeye kapattı. Çünkü başka türlü kendi evrenine inemiyordu. Kadın herşeye kendini kapattıktan sonra, kendi evrenindeki yolculuğuna doğru ilerledi.

Dedi ki; “bana kim dur” dedi. İçinden bir ses; “Tanrı” dedi. Kadın; “bana dur dediysen beklemem mi gerekir?” diye sordu.

Tanrı cevap verdi; “hayır, ne kadar çabuk ve kolay bulursan, o kadar kolay bu istasyonu geçersin. Beklemen gerekmiyor. Hemen bul, yola koyul.”

Kadın birikimlerine baktı. Bilgi birikimlerini deneyimlemeye karar verdi. Bilgi birikimlerine göre dur sesini bulması gerekiyordu. Kadın dur sesini bulurken durdu, kendi içine baktı, bilgilerini değerlendirdi. Kadın neden durduğuna baktı. Çünkü koşarken seçimini yaptığı biriyle karşılaşmıştı. Evet seçimini yaptığı biriyle karşılaştı. İstediği herşey onda vardı. Ama kadın onun yalan söylememeye çalışan biri olduğunu gördü. Çünkü seçiminde yalansız insan olabileceğini düşünemiyordu. O yüzden seçimine yalan söylememeye çalışan biri olsun dedi. Kadın üç ayını kaybetti. O adama baktı aradığı herşey vardı ama yalan söylememeye çalışan biriydi. Aslında kadın hiç yalan söylemeyen birini istiyordu. Böylece bunu deneyimledikten sonra şöyle düşündü; bundan sonraki istasyonda gene yanlış seçim yapmayayım. İyisi mi Tanrı benim için doğru olanı karşıma çıkarsın. Çünkü kadın dağın tepesinden aşağıya inerken kendisini Tanrının iradesine bırakmıştı. Kendisini Tanrının iradesine bırakmış bir halde yolda giderken daha önceden kendi iradesini kullanarak bir başka erkeğin karşısına çıkması onun doğrusu olamazdı.

Kadın Tanrıya ait olmayan kendi yapmış olduğu eski seçimini değiştirdi ve şöyle dedi; “benim için doğru olanı en iyi Tanrı bilir. O zaman kendi iradesini Tanrıya bırakmış biriyle bu yolda karşılaşayım.”

İradesini, Tanrının iradesine bıraktığı bir yolda, yine kendini Tanrının iradesine bırakmış biriyle karşılaşmaya karar verdi ve kadın aşağıya doğru tekrar koşmaya başladı.

Tekrar görüşünceye kadar sevgiyle kalın

 
Toplam blog
: 101
: 5279
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Ege Üniv. İşletme Fakultesi'ni, daha sonra da Harward Üniversitesi'nin Master programını Türkiye'de ..