Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '10

 
Kategori
Anılar
 

Kötü anılar

Kötü anılar
 

Kocaman evrende, küçücük evrelerimiz vardır. An da diyebiliriz buna. Şöyleki; "çok kısadır süresi ama bir ömre bedeldir hatırası" bu bazen güzeli bazen de çirkini anımsatır. Bazısı da devrelerimizi attırır.

Yaşantımız süresince ruhumuzda derin iz bırakan bazı şeyler olur; babamızdan duyduğumuz tokattan ağır gelen bir azar, bir öğretmenimizin sınıf önünde bizi rencide ettiği bir olay veya toplum içinde amirimiz tarafından küçük düşürülme gibi bir tutuma maruz kalma gibi. Hepsi de can yakar ve derinden üzer. Aylar, yıllar geçer ama o kendi küçük hafızamızda kapladığı alanı büyük yaşanmışlıklar bizimle yaşar, durur. Her anımsamamız bizi o günlere götürür.

Benim de böyle bir anım olmuştu. Orta okul ikinci sınıftaydım. Fen Dersi Öğretmenime bir belge vermem gerekiyordu. Fakat o gün kendisine ulaşamamıştım. O sırada okulun bahçesinde gördüğüm Beden Eğitimi Öğretmenine Fen Dersi Öğretmenimi sormuştum ama keşke sormaz olsaydım bana "Ben okulun muhtarı mıyım? nereden bileyim" diyerek elindeki dosyası kafama geçirmişti. O an okulun başıma yıkıldığını zannetmiştim. O kadar utanmıştım ki, yerin dibine geçmiştim. Bütün herkesin bakışlarının üstümde olduğunu hissetmiştim. Bu olay beni okuldan bile soğutmuştu. Ertesi gün "Okula giden önlüğün içinde benim olmadığım bir öğrenciydi" sanki. Ağlamaktan gözlerim kan çanağına dönmüştü.

Bazı anılar hep taze kalır çünkü güzeldir. Unutmak istemezsiniz. Ama bazıları da keşke "insan vücudunda bir tuş olsa da bassam silsem" dersiniz. Tamamen yoketsem ama küçük bir kıvılcım sönmüş ateşi yeniden alevlendirir. Geçmişin karanlığında yine bir aydınlığa dönüşüverir. Aslında tamamen gömmektir amacınız ama öyle olmaz. Her ne olursa olsun ister anne, ister baba olalım hiç kimsenin kendi çocuğuna dahi vurma hakkı yoktur. Değil ki emanet ettiğimiz okuldaki çocuklarımıza hiçkimseden bir fiske gelsin istemeyiz. Öyle dayak gibi bir lüksü de kimsenin yoktur. Konuşmak, olmuyorsa bir daha konuşmak yani insana insanca davranmak gerekir. Çünkü "İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır" diye boşuna dememişler.

Çocuklarımıza da sevgi ve saygıyı, büyüklerine nasıl davranması gerektiğini çok iyi öğretmeliyiz ama başlarına gelen olumsuz bir şeyi de sineye çekmemeleri gerektiğini mutlaka büyüklerine haber vermelerinin şart olduğunu anlatmalıyız. Bizler eskiden çoğu şeyi içimizde saklardık. Söylenilmesi uygun düşmez sanardık ama belki söyleseydik bazı yaşadıklarımız yanımızda kalmazdı böyle.

Bence; iyi anıları hep taze tutmalıyız, çünkü bizi mutluluğa sevkeder ama kötü anılarımızı da mümkün olduğunca hatırlamamaya çalışmalıyız. O her nekadar ben buradayım dese de. Aysel AKSÜMER

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..