Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '10

 
Kategori
Okullar
 

Köy Enstitüleri

Köy Öğretmeni

Çocukluğumuza rastladı dünya savaşı,
Mum ışığında ders çalıştık verdik uğraşı.
Kıtlık yıllarında zor bulduk ekmeği, aşı,
Yinede mutluyduk dökmedik gözyaşı.
İmdadımıza yetişti <ı>Köy Enstitüleri.
Bağrına bastı yoksulu, kimsesizi, öksüzü,
Elimizde meşale, ağzımızda vatan türküsü,
Yetiştirdi bizi kalkındırmak için köylümüzü,
Çok severim vatanımı, milletimi
Çünkü ben bir köy öğretmeniyim.
Bir elimde kazma, yetiştirdim örnek bahçemi,
Sen rahat uyu <ı>Hasan Ali,
İyi ki görmedin bu günkü hali,
Gelse de bir <ı>Tonguç baba imdada,
Öğretmenlik dönerdi hayata.

Köy enstitüleri bir efsanedir. 17 Nisan 1940 yılında TBMM de köy enstitüleri yasası çıkartılmış, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı TONGUÇ idi. 1946 yılına kadar 16400 öğretmen, 7300 sağlık memuru, 87756 eğitmen, bir sürü bilim, kültür adamı ve aydın yetiştiren <ı>Köy Enstitüleri uygulaması dünyada eşi yoktur. Bunlardan biride kitapları çok okunan Yazar <ı>Fakır BAYKURT. Bakın ne diyor köy enstitüleri için.: ”<ı>Otların dikenlerin içinden çıkıp geldik. Biz Köy Enstitülüler, çoğumuz, yokluğun yoksulluğun, karanlığın en dibe vurmuş yerinden geldik. Devrimci Cumhuriyetin aydınlanmacı bir eğitimi olan Köy enstitüleri açılmasaydı hiç birimizin okuma olanağı yoktu. Tıpkı analarımız, babalarımız gibi, öbür yaş taşlarımız gibi, Karanlığın kör kuyusunda ömür geçirecektik. Köy enstitüsü eğitimi ile gözümüzü açtık. Dünyanın nereden gelip nereye gittiğini, okkanın altında kimlerin kaldığını apaçık gördük. Kendimizi kurtarmak yetmiyordu elbet. Derin uykulara dalmış, sonuna kadar ezilip sömürülmüş halkımızın haklarını savunmak gerekiyordu. Boynumuzun borcuydu bu. Halkın öğretmeni olmak çok boyutlu bir işti. Önümüze gelen çocuklara sadece okuma yazma öğretmekle halkın yaşamı değişmiyordu. Onların ve tüm köylünün gözünü açmak, onları bilinçli yurttaşlar düzeyine getirmek gerçek öğretmenlerin göreviydi. Köy enstitüleri eğitiminden bu donanımı almıştık. Bu ülkülerle yetişmiştik. Gel gör ki 1946 dan sonra bir şeyler değişmeye başladı. Devletin eğitim politikası ters yüz oldu. Öğretmen halkın sorunları ile ilgilenmeyecek, sınıfında ABC öğretecek denildi. Hele 1950 den sonra biz Köy enstitülülere ağır baskılar, baskıdan öte zülüm yapılmaya başlandı . Tüm halktan yana aydınlara yapıldığı gibi, biz öğretmenlere de devlet adeta düşman oldu.. Aydınlanmacı eğitimin yerini uyutucu eğitim aldı.

Sahibini sesi. Atatürkçü Destansal Milli Eğitim Bakanı <ı>Hasan Ali YÜCEL 1944 tarihli “<ı>Ülkümüzün Yolculuğu” adlı yazısında şöyle demiştir: ”<ı>Ne için yaşadığımızı bilmek. Ne aldanmak, ne aldatmak. Gözü pek, yüreği yumuşak olmak. Doğruyu kuşun ötmesi gibi sıkıntısız söyleyebilmek. İnanmayanları inandırmak. Her zaman içimden hecelediğim bu gerçek kuralları yinelemek.” Eğitimin ticarete döndüğü günümüzde; yazar, düşünür, devlet adamı Hasan Ali Yücel, i daha geniş kesimlere, genç kuşaklara anlatılmalıdır. Eğitim de kalite; <ı>Köy Enstitüleri modelin yeniden dönüşle artacak Köy Enstitüleri 27 ocak 1950 kapatılmıştır.
 
Toplam blog
: 154
: 861
Kayıt tarihi
: 25.01.10
 
 

Rize nin Çamlıhemşin ilçesinde doğdum. 1969 yılında ilkokul,1972 yılında ortaokul,1975 yılınd..