- Kategori
- Kitap
Kral Çıplak !

" Haliç de Yaşayan Simonlar"... Dikkat çekici bir başlık.
Ben de zannediyordum ki Haliç'de yaşayan bir cemaat ya da topluluk var, onların yaşam tarzları ve inançları ve tabi basından anladığımız kadarıyla emniyet teşkilatı içindeki örgütlenmeleri kitabın yazılmasında başlangıç oluşturmuş(!)
E peki Hanefi Avcı yahudi ismine de benzeyen bu "Simonlar"la hangi cemaati kasdetmişti, bunlar kimlerdi acaba? Yani doğrusu komik gelecek ama kitabın adını duyunca ilk aklıma gelenler bunlardı(!)
İstanbul 'da ve bazı şehirlerde kitabın yok sattığını ve hatta piyasada da bulunmadığını gazetelerden okuyorduk. İzmir' de böyle bir sorun yok neyse ki. Kitapçıların raflarında fazlasıyla mevcut. "Bu Simonlar emniyet teşkilatını nasıl ele geçirmişler okuyalım bakalım" diyerek kitabı aldım.
Hepimiz zaman zaman bazı durum, kişi, olgu ya da olaya zihnimizde anlamsal bir bağlantı ile ilişkilendirdiğimiz isimler koyarız. Bu da öyle bir şeymiş meğerse.
Meğerse... Haliç tüm ülkemizmiş. Hani o bir zamanlar kötü kokular saçan Haliç. Ama yanında yakınında oturanların artık bu kokuları kanıksadığı pek de rahatsız olmadığı Haliç.
Ve meğerse Simonlar' da görmeyenler, bilmeyenler, görüp de görmeyenler, bilip de bilmeyenler, görüp, bilip de gereğini yapmayanlar, bananeciler, aklının özgürlüğünü kaybeden ,doğruyu sadece itaat kültüründe bulan akıl mahkumları, doğruyu yanlışı, haklıyı haksızı sadece belli bir ideoloji çerçevesinde değerlendirenler ,insana değer vermeyenlermiş.
Yani kötü kokuların içinde yaşayıp artık bu kokuları hissetmeyenler, duymayanlarmış. Ve meğerse ne çok Simon varmış Haliç' de yaşayan.
Ben kısaca yazdım ama, tabi Hanefi Avcı kitabın başında Haliç'i ve Simonları, hangi durum ya da kişilerden esinlenerek ve nasıl bir anlamsal bağlantıyla, böyle bir başlığın ortaya çıktığını ayrıntılı bir şekilde açıklamış. Ve bu açıklama kitabın içeriğinin kısa bir özeti, bence anafikri aslında.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Ben henüz birinci bölümü bitirdim ikinci bölüme yeni başladım. Burada kitabın içeriği hakkında bilgi vermekten çok okuduklarımın sonucunda şu ana kadar hissettiğim ve düşündüklerimden bahsetmek istiyorum.
Bu kitap Simon'ken kişisel dönüşümünü olumlu anlamda gerçekleştiren, kendini özgürleştirme çabasından başarıyla çıkmış, bürokraside ve ülke yönetiminde bu kadar körlüğe ve duyarsızlığa isyan eden bir insanın çığlığı adeta.
Hanefi Avcı istihbarat ve emniyetin önemli görevlerinde bulunmuş bir kişi. Yazdıklarıyla, emniyet teşkilatı, jandarma, JİTEM ve diğer istihbarat örgütleri, PKK, Susurluk, Uzanlar, belediye ve gümrük yolsuzlukları ve parayla satın alınan adalet , emniyet içindeki cemaat örgütlenmeleri ve daha birçok konuda, tanık olduğu, içinde bulunduğu , yaşadığı tek tek olay ve durumlar hakkında ifşaatlarda bulunmuş. Hem de isimler vererek, belgeleriyle.
İnsan bunları okuyunca kendisini aptal gibi falan hissediyor. Yani hep duyduğumuz, bildiğimizi zannettiğimiz, gazetelerden okuduğumuz ama ayrıntılandıramadığımız şeyler bunlar. Hissettiğimiz ama bir türlü isimlendiremediğimiz ya da şu ana kadar tutsaklaştırılmış aklımız kadarıyla yorumlayabildiğimiz ŞEYLER.
Sadece Uzan ailesi ve onların milleti devleti akıl almaz yöntemlerle nasıl dolandırdıkları bile dudak uçuklatıyor. Bir de bu ailenin bir üyesi olan Genç Parti ve Cem Uzan'ın bu ülkede 92 seçimlerinde % 7,25 oy aldığını düşününce...
İnsanın algı sürecinde etkili olduğu kabul edilmiş algıda seçicilik olarak tanımlanan psikolojik bir kavram vardır.
Bu; çevrede bulunan uyarıcılardan, olaylardan ya da nesnelerden bir ya da birkaçına dikkati yöneltmektir. Kişinin daha önce yaşadığı deneyimlerin, önyargıların, eğitimin belki sahip olduğu ideolojik kökenin ve benzer her türlü duygulanımın o anki algılama düzeyinde etkili olduğunu ifade eder.
Ve inanıyorum ki bu kitabı okuyan herkes kendi algısal seçiciliği içinde bu kitabı değerlendirecek. Okudukları tek bir noktaya takılıp kitabın tamamında yazılanları gözardı edip onu eleştirip , yerden yere vuranlar olabileceği gibi yine kendi dar düşünsel çerçeveleri ile anlatılanların içinde tek bir noktayla karar verip onu "En kahraman Rıdvan" da ilan edebilirler.
Bu anlamda benim algımın seçtikleri ise anlattığı olaylardan çok, olumlu anlamda gerçek bir dönüşüm yaşamış olan bir insanın değerlendirmeleriyle ilgili. Akıl, aklın özgürlüğü, bilim ve evrensel insani bakış açısı, demokrasi konularındaki değerlendirmeleri beni çok daha fazla ilgilendirdi.
Kimilerine çok fazla marjinal gelebilecek bu değerlendirme ve önerilerin özellikle demokratik açılım konusunda, ve referandum öncesi birbirlerini adeta düşman ilan eden taraflar açısından ışık olmasını yol olmasını doğru anlaşılıp doğru yorumlanmasını gönülden diliyorum. Ve sadece bu değerlendirme ve öneriler açısından bile kitabın okunmaya değer olduğunu düşünüyorum.
Ben zaman zaman okuduklarımdan dehşete düştüm. Ama bu dehşet hissinin, olayları, yaşananları sağlıklı değerlendirmem konusunda beni tutsak almasına ve görüş mesafemi daraltmasına ve beni demokrat biri olarak dahi militanlaştırmasına izin vermeyeceğim.
Yani henüz ikinci bölümü bile bitirmeden ben bu kitabın ışığını aldım . Bundan sonra okuyacaklarım beni yine dehşete düşürecek belki ama en azından aldığım bu ışıkla anlatılanları göreceğim, düşüneceğim.
Kitapta anlatılanlar, yaşadıklarımız, içimi karartsa da, ülkemiz ve geleceğimiz açısından kötümser bir ruh durumuna girsem de Simon olmak istemeyen, bunun için çaba gösteren milyonların olduğunu da biliyorum. Bu kitabı merak edip satın alan okuyan insanların çokluğu da bunu gösteriyor.
Tijen Taşlı- İzmir